Anayasa çalışmaları başlarken-(TAMAMI)
Geçtiğimiz Pazar günü Ulusal Kanal'da yeni yayın döneminde tekrar başladığımız Politikanın Nabzı programında Anayasa çalışmaları konusuna değinmiştik. Değinmekten öte konuklarım Prof. Erdoğan Teziç, Dr. Alev Coşkun ve avukat eski CHP milletvekili Şahin Mengü ve emekli Büyükelçi ve tarihi CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen konuyu alabildiğine tartışmışlardı. Programdan sonra eve döndüğümde bilgisayarımda Onur Öymen’den gelen şu notu daha açığı belge niteliği taşıyan yazıyı buldum:
“Yeni anayasa çalışması başlamış. Baykal döneminde CHP 'yıllarca, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu için mahkum edilen bir iktidar partisiyle yeni anayasa yapılamaz' dedi. 'Terör örgütünün dayatmasıyla anayasa yapılamaz' dedi. Erdoğan Başkanlık rejimi istiyor. Yabancılar "Türklük kelimesi çıksın" diyor. Arınç "Cumhuriyet hariç her şey değiştirilebilir" diyor. Geçen yılki değişikliklerden sonra yargı daha mı bağımsız oldu? Demokrasi gelişti mi? Topyekun anayasa değişikliği savaştan sonra veya rejim değişikliğinde yapılır. TBMM özgürlükleri genişletmek için bazı maddeleri değiştirebilir. Ama yeni anayasa için Kurucu Meclis lazım. Yanlış yoldan dönülmelidir.”
Saygılar, sevgiler.
Şu sıralarda bu konuda büyük endişeler duyan eski Bursa CHP milletvekili Öymen ve gene eski CHP milletvekili Şahin Mengünün de Açıktan, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Parlamentoda yapılamayan muhalefeti temsil ettiklerini daha önce yazmıştım. İzmir’den Ankara’dan ve İstanbul’dan ve daha pek çok CHP’liden bu konu ve CHP'nin yani Ana muhalefet partisinin muhalefet işlevini gereğince yerine getiremediğinden yakınan mektup, e-posta ve telefonlar alıyorum.
Osmanlının son döneminde artık gizliliği kalmayan aymazlık belgelerine çok rastlamışızdır.
Bu ülkede zaman zaman en güvendiğiniz liderlerin bile, oy ya da koltuk kaygısıyla neler yaptıkları marifetler yeni değildir. Bereket bu ulus önünde sonunda iyi ve doğru ile ihanete varan işbirliklerinin canına okumuş, kiminin elinden saltanatı almış kaldırmış, kimini de siyasi yaşamdan silip atmıştır.
Bu hataları yapanlara, tarihin yazdıklarına karşı çıkıp “vatan hainlerini” Vatansever ilan edenlere rastlamadık mı?
Bir gün bir dostumun bana dünyanın en büyük Kompradoru Abdühamit Han’ın resmini evinin duvarına, hem de Atatürk’ün resminin yanına astığını söylemişti! Bir rahmetli lider de hiç gereği yokken Vahdettin’i koruyabilmiş, onu hain ilan eden tarihimize karşı çıkmıştı. O nedenle sadece Onur Öymen’in uyarısı tarihi bir uyarı saymanın yanında ABD arşivlerine de bulunan belgelere dayanarak Osmanlının son Padişahı Mehmet Vahdettin’in ABD Başkanına yazdığı bir resmi mektubu da sırası gelmişken sizlerle paylaşmak istedim.
Aşağıdaki belge ABD Ulusal Arşivinde 86700/1788 numarayla yer almaktadır.
Padişah mektubu
Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mösyo Coolidge Cenablarına Siyasi olayların ve gelişmelerin tüm iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezini geçici bir süre için terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz. Bu konuda ayrıntılı bilgi sunmayı gereksiz görüyorum.
Bu süresiz uzaklaşmanın, babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm. Şöyle ki; İslam Hilafetinin Osmanlı Saltanatı'ndan soyutlanması ve ayrılması ve Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir.
Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararı ile çözümlenecek büyük bir evrensel sorundur. İslam bilginlerinin bildiği üzere şeriata aykırı kararlar herhangi makamdan olursa olsun sonuçsuz kalmaya mahkumdur.Bundan başka bu durumun, içinde bulunulan koşullarda İslam dünyasında sonuçları pek vahim olabilecek büyük bir heyecana yol açacaktır.. Ayrıca gelişmiş ülkelerin iç güvenliklerine de büyük bir etki yapacaktır. Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara meclisi tarafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanım bireylerini, insan ve kişilik haklarından soyutlar mahiyettedir.
Bu konuda yüce kişiliğiniz ve cumhuriyet hükümetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağımı açıklamaya gerek yoktur. Bu vesile ile sağlıklı olmanızı yüce haktan niyaz eylerim.
13 Mart 1924. Mehmed Vahideddin"
Bu iki belge birincisi henüz ne için değiştirilmek istendiği belli olmayan anayasa uzlaşmaları devam ederken ihanetin belgesi olan ikinci belgenin ne alakası var demeyin iki belgeyi zeka ışığı altında gözden geçirin.