23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Anayasa dayatmasını hafife almak

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

O bir milliyetçi. Yeni anayasa saldırısını görüyor. Ama kıpırdanmaya niyeti de mecali de yok. Bu halini savunmaktan da geri kalmıyor.
“Türk Milleti’ni anayasadan çıkarsa ne olacak, tarihten silemez ya!” diyor. Doğru, kendileri ortada yok ama tarihte varlar, örneğin hepimiz Hititlerden haberdarız!
“Öyle değil” diyor, “17 devlet kurup 16’sını yıkmışız, bu da yıkılır, biz yine yenisini kurarız!” Ne irade değil mi? Ne büyük bir kendine güven ve ne büyük bir savaşçı! Ama bu irade ile güven şimdi harekete geçecek türden değil, o şimdi kerameti kendinden menkul ağırlığı altında ezik.*Biri daha var. O bir laiklik yanlısı.
“Şimdiki anayasada Türk vatandaşlığı, Türk Milleti var da ne oldu? Bak, hükümsüz! Çıkarsalar ne olacak?” diyor. “Anayasa dediğin bir kağıt parçası!”
İktidar partisi, anamuhalefet partisi ve daha iki parti, ülkeyi Yeni Anayasa rüzgarında kasıp kavururken, o bunu umursamıyor. Bırakınız yapsınlar diyor, bırakınız geçirsinler! Peki ama, anayasa o kadar önemsizse bu koca partilerin, elinde silah PKK’nın, AB’nin ve ABD’nin yeni anayasadaki ısrarları neden? Adam Yeni Anayasacı değil, bunun peşinde koşmuyor. Ama doğrusu mevcut konumu eşsiz. Nitekim Yeni Anayasacılar tarafından bol bol ödüllendiriliyor.*Biri daha... Dediğine göre bir cumhuriyetçi.
“Hayır demekle olmaz; önerilerinizi söyleyin, halka anlatın, istemezükçü olmayalım!” Yani diyor ki, “siz de katılın”. Karşıdevrimin anayasasının asıl derdi gayrı-meşruluk iken, bizden Yeni Anayasa yapmaya katılmamızı istiyor. Karşıdevrimi meşrulaştırmamızı istiyor. Zaferine ortak olsak da zararı yok, yeter ki efendilik bizde kalsın! Demek ki turuncu projeciler Türkiye’de iyi iş görmüş; siyasal mücadelede reddiye - direniş yollarını tıkamak için bolca gönüllü yetiştirmiş.*Ve ne güzel ki, Türkiye’nin dört bir yanında şevkle örgütlenen bir Anayasa Direnişi var. Anayasa direnişinin, sürüp giden bireysel özgürlük ve eşitlik ile ulusal egemenlik ve bağımsızlık mücadelesinin güncel kavga alanı olduğunu ilan ediyorlar. Diyorlar ki:
Yeni Anayasa ile tehdit edilen Türk Vatandaşlığı, bireysel özgürlük ve eşitliğimizin güvencesidir; bunu kimse anayasadan silemez. Türk Milleti, ulusal egemenlik ve bağımsızlığın sahibidir; bunu hiçbir güç anayasadan çıkaramaz.
İhvancı kuvvetler ile radikal ve özgürlükçü turuncu demokrat ittifakı, ancak karşıdevrim anayasası yapar. Bunlara karşı varlığımızı ve varlığımızın hukukunu korumak hakkımızdır. Bunlara geçit vermemek ise görevimiz.
Bu meclis Yeni Anayasa yapamaz. Anayasalar, olağan meclisler tarafından ortadan kaldırılamaz. Hele yüzde 10 barajlı, yönetimde istikrar için kurulmuş bir meclis, bu işi hiç yapamaz.*Anayasa Direnişi hepimize çok şey öğretecek. Hem yalnızca ideolojik-siyasal olarak değil, insani olarak da.
Karşıdevrimin açık aktörleriyle nasıl mücadele edileceğini biliyoruz. Asıl olarak, saklı aktörleriyle mücadele etmenin yollarını bulacağız. Saklı aktörler arasındaki iyiniyetlilerle artniyetlileri birbirinden ayırmayı öğreneceğiz. Herhalde bu arada “cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşenir” sözünün anlamını bir kez daha sökeceğiz. Oblomov’larla nasıl mücadele edilebileceğine ilişkin deneyimimizi zenginleştireceğiz. İşgal ettikleri kurumları kullanıp, sinsice ve kurnazlıkla karşıdevrimin yollarını süpürüp temizleyenlerle ve bunun yörüngesindeki ‘anlar da anlamaz’larla başa çıkma yollarını keşfedeceğiz.