Anayasa üzerinde kimlik tartışmaları -(TAMAMI)
Tarih: 2009 aylardan Ağustos.
CHP Genel Başkanı kürsüde konuşuyor
Konu: AKP ve Erdoğan tarafından başlatılan “Kürt Açılımı”; elbette 88 yıldır bu ülkede her tür durumda bir bütün olan Türk kimliği:
CHP Genel Başkan’ı ısıtılıp, ısıtılıp önümüze konulan “Türk Ulusu“nun alt kimlik- üst kimlik tartışmalarından söz ediyor. Sakın aklınız karışmasın aşağıdaki sözler Yeni CHP Başkanı Kılıçdaroğlu’na ait değil. O henüz ortalarda yok. Konuşan- seven de sevmeyen de bilsin ki- Deniz Baykal’dır. “Yiğidi öldür ama, hakkını ver!“ boşuna demeyiz. Bakın daha 2009’da neler söylüyor:
“Türklüğü bir etnik kimliğe indirgeyerek birilerinin etnik kimlik arayışının önünü açmak istiyorlar. Bu yanlıştır. Arap kökenli bir insan Türkiye’de yaşıyorsa Türk milli kimliğinin parçasıdır.
Bizleri ayrıştırmaya yönelik projeler var. Anayasadaki Türk milli kimlik anlayışını kaldıralım önerisi tartışılmaktadır. Anadolu’da bin yıldan beri Türk İslam kimliği geliştirilmiştir. Bu sadece silahla savaşla gerçekleştirilen bir süreç değildir. Kültür insanlarının, filozofların ,şairlerin ve onların düşüncelerini Anadolu’ya taşıyan öncünün çabası vardır. Hacı Bektaşi Veli, Mevlana Yunus Emre bir kenara bırakılarak olmaz.
Farklı etnik kimlikler milli devleti kurdu. Osmanlı İmparatorluğu, Selçuk’a dışarıdan bakan insanlar ‘onlar Türkler’ demişlerdir.
Mozart Türk Marşı’nı yazmış. Kürtler’le de Çerkezler’le de karşı karşıya gelmiş, ama Türk marşı yazmış.”
O Deniz Baykal 2008 yılında kendisine Onur Öymen tarafından verilen bir raporu- Silk Road Enstitüsü’nün Türkiye ile ilgili senaryolar raporu- okumuş. İsveç’in bedelini ödeyerek bu enstitüye hazırlattığı raporda “Dünya egemenlerinin başına örecekleri çorap hakkında” bilgisi var. Nitekim kısa bir süre sonra bir kaset yoluyla Baykal’a “Halim selim, her emre itaat edeceği bilinen SOROS kontrollü bir alternatif adayın hazırlandığı da biliniyor.”
Bir başka onurlu lider
Biraz gerilere 1991 seçimleri öncesine dönelim.
1991 yılında İP Genel Başkanı Doğu Perinçek Güney ve Doğu Anadolu’ya bir geziye çıkıyor. Amacı: “Kürt Türk kardeşliğini” yöre halkına anlatmak. Her gittiği bölgede karşısında yüz binler var. Perinçek söylüyor, Kürt kökenli ama Türk kardeşi olan ahali tekrarlıyor:
“KARDEŞLİK”
“KARDEŞLİK”
Bu manzaralar birilerini öyle ürkütüyor, Türk Ulusunun Kürt, Laz, Abaza, Arnavut kökenlisi birleşiyor, harkulade bir Türk gücü doğmakta. Zamanın önce Başbakanı, sonra Cumhurbaşkanı Sovyetlerden ayrılan Türk dünyasını dolaşıyor. O bölgede yeniden gelişen bir Türk birliğinden söz ediliyor. 1993 yılında Cumhurbaşkanı o bölgelere gidiyor ve diyor ki: “Türk Milleti Adriyatik’ten Çin Seddi’ne doğru ilerlemekte”
Cumhurbaşkanı 2000 yılında Ecevit’in kararıyla süresinin 5 yıl daha uzatılmasını kabul ediyor. Ne oluyorsa oluyor, yeni bir dünya kurulmasının adımları atılıyor. Doğu Perinçek’in üstü çiziliyor. 9. Cumhurbaşkanı’nın önü kesiliyor ve ABD türlü bahanelerle Afganistan’a, sonra da Irak’a saldırıyor. Bu ülkeler Müslüman ülkelerdir ve Başkan Bush “Bu bir Haçlı seferidir” diyor. Afganistan’da savaş sürmekte, Irak da geriye katledilen Müslümanlar,kan ve gözyaşı... Ne için “ İleri demokrasi için”
2002’de yapılan seçimler istenilen iktidarı getiriyor, o iktidar TSK’ yı saf dışı ediyor, devletin tüm kadrolarını işgal ediyor. Ancak karşısında kaya gibi CHP var. Onun başını koparmak, oraya kendisine bağlı bir yeni adam koymak gerek. Raporlar yazılıyor, sonra Wikilakes belgeleriyle dünyaya servis ediliyor. 2010’da CHP de ele geçiriliyor. İkinci Cumhuriyetçiler bayramda. İŞ BİTTİ MAKSAT HASIL OLDU MU? Hayır! Tıkın aydınları subayları gazetecileri hapse... Şimdi o noktanın da yetmediği anlaşılıyor. Önce Tunus, sonra Mısır ve arkasından NATO uçaklarının kanlı Libya baskınları... Ya sonra?
Şimdi sırada Suriye var. ABD istiyor ama bir araç gerekli. İşte gönüllü araç da bulundu. En ünlü , en beş para etmez kalemşörler kalemlerini yontarak işaret ediyorlar: “Sıra Suriye’de. Sıra Suriye’de.”
Sıra sonra kimde acaba? Suriye’den ezik çıkacak Türkiye’de ve arkasından da asıl hedef İran’da. İran güçlü lokma! Türkiye-İran savaşının sonunda yollar Avrasya’ya...
Bunun yolu da bölünmüş, toprakları işgal edilmiş bir ülkeden geçiyor mu acaba?