02 Temmuz 2024 Salı
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Esad ile el sıkışmak ertelenemez

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Cuma günü Suriye ile diplomatik ilişkilerin kurulması hakkındaki konuşması, aslında bir süredir devam eden arka kapı diplomasisinin sonucu olarak görünüyor. ABD’de ipleri elinde tutan neo-con/siyonist güruhun Kasım ayındaki seçimlerin öncesinde PKK’nın sözde özerk yönetimin meşrulaştırma atağına geçmesi, en başta Türkiye olmak üzere bölge devletlerinde teyakkuza neden oldu. Türkiye, Rusya, İran, Çin, Irak ve diğer bölge devletleri arasındaki temaslar hızlandı. Görünen o ki, “Suriye ile normalleşme” dosyası askıdan indirildi.

OLUMLU ATMOSFER

Erdoğan’ın bir soru üzerine 2011 öncesinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile ailecek görüşmeler yaptıklarına atıf yaparak “Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz” dedi. Erdoğan’ın açıklaması, Esad’ın bir gün önceki Türkiye ile ilgili söyledikleri üzerineydi. Suriye Devlet Başkanı, Putin’in Özel Temsilcisi Alexandr Lavrentyev ile görüşmesi sırasında yaptığı açıklamada, “Suriye, Suriye devletinin tüm toprakları üzerindeki egemenliğine saygıyave terörizmin tüm biçimleri ve örgütleriyle mücadeleye dayalı olduğu sürece Suriye-Türkiye ilişkilerine yönelik tüm girişimlere açıktır” dedi.

İki liderin art arda yaptığı açıklamalar iki ülke arasında 13 yıllık gerginliği sona erdirmek için olumlu bir atmosfer yarattı.

SURİYE’NİN ŞARTI: EGEMENLİĞİ KABUL

Aslında Esad’ın bu açıklaması konuyla ilgili başta ilan ettiği politikasından herhangi bir farklılık içermiyor. Esad’ın Türkiye ile masaya oturma konusunda “Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi şartını öne sürdüğü” yönündeki değerlendirmeler gerçekte bir çarpıtmaydı. Esad, “Türkiye egemenliğimize saygı duyduğunu göstersin ve Suriye’den çekilme konusunda bir irade koysun, bir takvim sunsun” demişti. Yani aslında Suriye Devlet Başkanı bir ön şart koşmuştu ama bu şart şimdikiyle aynıydı: Ankara’nın Şam’ın egemenliğini kabul etmesi. Bu nokta önemli çünkü meselenin gelip düğümlendiği yer hep burası oldu.

Erdoğan, 2017’den sonraki dönemde birkaç kez daha Suriye ile ilgili olumlu açıklamalar yapmıştı. Fakat, bu açıklamalar resmi bir politika değişikliğine dönüşmemişti.

Yine de Erdoğan’ın son açıklamaları daha önceki Türkiye’nin politikasından farklı bir yaklaşımı ortaya koyuyor. Erdoğan ve onun yönetimindeki yetkililerin daha düne kadar Suriye ile ilgili söylemi, “Anayasa yapsınlar, seçimler yapılsın, ondan sonra bakarız” şeklindeydi. Şimdi “Suriye’nin iç işlerine karışmayacağız” deniyor. Bu noktaya gelinmesi, Suriye ile birlikte PKK’yı bitirme harekatı için gerekli zemini oluşturabilir.

NORMALLEŞME DEĞİL İŞBİRLİĞİ ZORUNLU

Gelinen aşamada eğer niyet ciddiyse, gereken adımların atılması gerekiyor. Öncelikle Ankara’nın “Şam’da bir egemen devlet ile ilişki kurmak” doğrultusunda politikayı uygulayacağını diplomatik, askeri, istihbari bütün düzlemlerde netleştirmesi gerekiyor. Şu “normalleşme” lafını da bırakalım. Suriye ile normalleşme değil işbirliğinin Türkiye açısından yaşamsal olduğu ortadadır. PKK terörünün kökünün kazınması için bulunduğumuz aşamadaki yegane yol Suriye ile kapsamlı işbirliğidir. İkinci olarak, Suriye-Türkiye gerginliğinden menfaat sağlayan kesimin Ak Parti’nin politikalarını belirlemesinin önüne geçilmelidir.

Bunların, 2011 yılından bu yana Suriye’nin kaynaklarının yağmalanmasında PKK, IŞİD ve diğer terör örgütleriyle dolaylı ya da doğrudan ortak olduğu biliniyor. En koyu Amerikan işbirlikçisi olan bu grubun, Türkiye-Suriye işbirliğini baltalama imkanları ortadan kaldırılmalıdır.

Şam ile işbirliği, ABD’nin Suriye’yi bölme planını bozacağı gibi aynı zamanda İsrail saldırganlığını bertaraf etmek için de son derece belirleyici bir denge değişikliği yaratacaktır. İsrail’in savaşı yaymasını engellemenin yolu Suriye ile işbirliğinden geçer. Sonuç olarak, Türkiye-Suriye işbirliği Türkiye’nin yaşamsal çıkarları açısından bütün cephelerde kazandıran politika olacaktır.

Recep Tayyip Erdoğan Suriye PKK ABD Beşar Esad