Ankara’da patlayan bomba (TAMAMI)
1 Şubat 2013 günü ABD Büyükelçiliği’nin Paris Caddesi’ne açılan ikinci kapısı önünde patlayan bir canlı bomba Ankara’yı ciddi biçimde karıştırdı. ABD Büyükelçiliği en iyi korunan büyükelçiliklerden biridir. Oranın yakınından geçmek bile kaç kontrolden geçmeyi gerektirir.
DHKP/C örgütü mensubu olduğu söylenen Ecevit adındaki çılgın o koruma duvarını aşmış, kontrollerden geçmiş ve kendisini patlatmıştır.
Bu saldırının anlamı nedir?
* İsrail’in üç gün önce Suriye’yi bombalamasına bir karşılık mı?
*Acaba İmralı’yla yapılan görüşmelere karşı bir eylem mi?
Ve tabi en önemlisi bunu kim üstlenecek, ya da bireysel bir intihar eylemi mi?
İşin daha ilginci Sayın Başbakan’ın bu olaydan çok geç haberdar edilmesi ve söylediği sözler. İstihbarat, MİT, asayişten sorumlular nerede? Tüm kentlerimizde asayiş yokluğu dikkati çekmiyor mu?
Sizce de Başbakan’ın konuşmalarında her gün “Esad gidecek” diye şiddet ve celalle kullandığı üslubunda bir yumuşama, bir aklı selime dönüş sezilmiyor mu?
“Suriye ile bu işin ilişkisi ihtimalini vermiyorum. Suriye Türkiye’de şu anda teröre yönelik ekstra bazı adımların içerisinde. Güvenlik güçlerimizin DHKP/C’ye çok ciddi operasyonları oldu. Bir daireye giriyorsunuz 11 çelik kapıyı kaynaklarla kesmeye çalışıyorlar. Sabah 05.00’de içeri girildiğinde orada 11 avukat ve bir kısmı yakılma gayretine girmiş evraklar, bilgisayarlar bulunuyor. Ana muhalefetin genel başkanı da kalkıp bu işi sahiplenme noktasına gidiyor. Şu anda ‘basın mensupları içeride’ diyorlar. (Habertürk TV Teke Tek- 1 Şubat 2013)
Başbakan’ın olaydan hemen sonra Fatih Altaylı’nın “Teke Tek programını” izleyen her vatandaş son yıllarda Türkiye’yi saran akıl tutulmasını rahatça görebilir. Bundan yıllarca önce-1960 öncesi- ABD Dışişleri Bakanı Ankara’ya geliyordu. Ama o gece yarısı “Mr. Dulles’ın” uçağı Ankara’ya sis yüzünden inemedi. İstanbul’a döndü bir süre bekletildi sonra Ankara’ya gönderildi. İşin garibi Ankara’da o gece hiç alışmadığımız bir olay gerçekleşti. İki bomba patladı. Olacak iş değil... Sonra siyah bir otomobilin ABD büyükelçiliğinin bulunduğu civarda dolaştığını, bombaları atıp gittiğini öğrendik.”
Yorumcular o bombalardan sonra Mr. Dulles’in Sam Amca’nın kesenin ağzını açıp açmadığını tartıştılar. (Bir Numaralı Tanık, K.Altuğ.)
İki olay arasında benzerlik var mı yok mu bilemem. Ama o zaman DP iktidarının hızlı bir şekilde bir takım şiddet tedbirleri üzerinde çalıştığını biliyorum: Dikkatlerin başka bir yöne çekilmesi gereksinimi. Nitekim arkasından üniversitelerle ilgili yeni tedbirler gelmişti.
Şimdi durum farklı.Türkiye’de Yeni “Bölünme Anayasası” görüşmelerinin daha da hızlandırılması isteniyor. Başbakan bu sıralarda Suriye’ye karşı daha hoş görülü. İsrail Suriye’yi Amerika’ya haber vererek vuruyor ve hemen arkasından ABD Ankara Büyükelçiliği’nde panik yaşanıyor. Başbakan’ın aynı programda özellikle TSK ile ilgili sözlerine bir bakınız: “Terör örgütü üyeliği suçlaması affedilemez. Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez.”
Tayyip Erdoğan hafızasını silmiş olmalı ki: Silivri Hasdal ve Hadımköy’de tutuklu bulunan subay ve generallerini unutmuş! Dahası Ergenekon davasının savcısı olduğu söylemlerini de.
Tüm bu olasılıklar ve Başbakan’ın eski söylediklerinden U dönüşü yapmasını, bir yıldan 5 yıla kadar hala tutuklu yargılanan TSK’ya aydınlara hiç kimsenin sahip çıkmadığını düşünün ve bombaların neden ABD’yi hedef seçtiği konusunda yorum yapın.