Ankara’da umut rüzgarı esti...
Dün Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ATO Kongre Salonu’nda düzenlediği, “Biz Varız, Ya Siz?” başlıklı toplantıdaydım.
Toplumun değişik kesimlerinden 40 konuşmacıydık.
Herkes kendisine tanınan on dakikalık sürede bugünden şikayetlerini, gelecekten beklentilerini anlatmaya çalıştı.
Benim ne söylediğimi başkaları yazsın, konuşmacılardan bazıları şu mesajları verdi:
***
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: Yolumuz Atatürk’ün ışıklı yoludur. Bildiğimiz ve izleyeceğimiz yegane dünya lideri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
***
CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Balbay: Böyle bir dönemde karamsarlık lükstür. Yürekten söylüyorum; önümüzdeki seçimlerin sonucu ne olursa olsun Atatürkçüler kazanacak...
***
Avukat Celal Ülgen: Türkiye demokrasisi, aldatılmış bir demokrasidir. Dolayısıyla biz, aldatılan vatandaşlarız. Örneğin kurucu meclisler ve kanun koyucu bir cumhurbaşkanının asla anayasayı iğfal edeceğini düşünmemiştir. Bugün cumhurbaşkanı, bile isteye hatta bıyık altından gülerek anayasayı iğfal ediyor ve biz bakıyoruz. Tarafsız olduğunu söylüyor ama iktidar partisine 400 milletvekili istiyor. Elbette bugünleri de aşacağız. Ancak bunun için yeni bir Mustafa Kemal’i beklemeye vaktimiz yok. O Mustafa Kemalleri bir an önce içimizden çıkarmak zorundayız.
***
Gazeteci Barış Terkoğlu: Ben bu ülkede her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Bundan eminim. Aksi, doğal akışa aykırı olur.
***
Yazar Ayla Kutlu: Bu ülkeye neler oldu, bu çıldırma nasıl bir çıldırmadır; anlamak mümkün değil...
***
Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan: Ankara’daki Kaçak Saray, Cumhuriyet’e karşı yürütülen rejim operasyonunun simgesidir; onun için karşı çıkıyoruz. Bu ülkede bu ülkeyi yönetenler mahkeme kararına uymayacaklarını ilan ettikleri için, karşı çıkıyoruz. Bize dediler ki, “Sizin işiniz gücünüz mü yok?” Bizim çoluğumuz çocuğumuz var: Bu ülkede adalet yoksa, bu ülkenin yöneticileri koyulmuş kurallara uymuyorsa, bizim çoluğumuzun çocuğumuzun geleceği yok demektir.
***
Öğrenci Burak Aslan Mirza: Gençlik için en önemli mesele cumhuriyetin ve cumhuriyetin en temel unsuru hür düşüncenin yüceltilmesidir.
***
Atılımcı Hukukçular Kulübü Başkanı Kemal Çağrı Derekaya: Biz bu ülkenin sokaklarında haklarını savunan gençlerin öldürülmemesini, gaz bombalarıyla gözlerinin çıkarılmamasını istiyoruz.
***
Türk-İş Genel Sekreter Yardımcısı Naci Önsal: İnsan onuruna yakışan bir ücret, insana yakışır sosyal haklar istiyoruz. İşsizlik ve kayıtdışı ekonomi sorununun çözülmesini istiyoruz...
***
Bu isteklerden onda biri gerçekleşsin; Türkiye dünyanın cenneti olur!
TAKMAZ! (156+28!)
Abdullah Gül, Huber’i 7 ay 3 hafta işgal etti; kendisi ve ailesi için yapılan harcamaları ödediğine dair makbuzları bir türlü gösteremedi.
Ayrıca; Kanlıca’da taşındığı ve “Kendi evim” dediği, piyasa değeri 20 milyon lira olan yeni villayı hangi parayla aldığını da açıklamadı...
Zaten yıllardır Suudi Kralı’nın getirdiği hediyeleri ne yaptığını da söylemiyordu...
Bugünden itibaren Abdullah Gül’ün soyadını “Takmaz” olarak değiştirmeyi öneriyorum...
Baksanıza; akçeli işlerle ilgili hiçbir soruyu takmıyor!
GÜNÜN SORUSU
Cumhurbaşkanı geçenlerde Doğan Medya Grubu’nu eleştirdi ya; Hürriyet’in yönetimi şimdi dünyadaki ve Türkiye’deki gazetecileri “dayanışmaya” davet ediyor... Hay, hay... Elbette dayanışırım ama... Kendilerine küçücük bir sorum var:
Onlarca gazeteci cezaevine tıkılırken, yine Erdoğan’ın emriyle kendi gazetelerinde çalışanlar da dahil olmak üzere binlerce gazeteci işten atılırken; acaba siz kiminle dayanıştınız?
‘YOK ARTIK’ DEDİRTEN KONSER!
Cuma günkü Hürriyet’in Kelebek ekinde Cengiz Semercioğlu yazmış...
Beşiktaş Belediyesi geçen yıl 19 Mayıs’ta halk kanseri vermesi için şarkıcı Tarkan’la anlaşmış, ancak Soma faciası nedeniyle konser son anda iptal edilmiş...
Tarkan bu konser için önceden aldığı 1,5 milyon lirayı iade etmek istemiş ama Beşiktaş Belediyesi, “Konseri 29 Ekim’de yaparız” diyerek parayı almamış...
Ama konser ne 29 Ekim’de, ne de daha sonra ertelendiği yılbaşında yapılabilmiş...
Sonuç olarak olayın üzerinden bir yıl geçmiş... Tarkan geçen yıl veremediği konseri bu yıl 19 Mayıs’ta vermiş ve hesap kapanmış...
***
Paraya bakar mısınız?
1,5 milyon lira...
Beşiktaş’ta iyi halli iki daire parası!
Bir de belediyenin cömertliğine bakar mısınız?
Konser iptal ediliyor; parayı bir yıl boyunca geri almıyor...
Bu 1,5 milyon lira bankada dursaydı en az 150 bin lira getirirdi!
Söyleyecek sözüm yok:
Yorumu siz yapın!
GÜNÜN İSYANI
Görevi süresince, halkı açıkça isyana teşvik eden veya ülkeyi din devletine dönüştürme gayreti içine giren siyasi partiler hakkında bile soruşturma açmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, görevini Mehmet Akarca’ya devrederken, “Başsavcı olarak birilerini fazla rahatsız etmeden görev yapacağınıza yürekten inanıyorum” demiş... İsyanım kendisine:
Dört yıl oturduğunuz koltukta rahatsız etmemeye özen gösterdiğiniz “birileri” kimlerdi? “Rahatsız etmeme”nin, mesleğinizin var oluş nedenine aykırı olduğunu bile bilmiyorsanız; bu görevi bunca yıl nasıl yaptınız?