22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ankara’daki 'ABD ile uzlaşma' memurları

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

14 Mayıs seçimlerine giderken, Ankara’da “küçük fakat etkili Atlantik yanlısı grup” olarak nitelenen ekip hareketlendi. Daha önce de yazmıştık, tırnak içindeki niteleme bize ait değil. Washington Yakındoğu Enstitüsü (Washington Institute for Near East Polcy) uzmanları Grant Rumley ve Soner Çağaptay, 28 Ekim 2021’de yazdıkları yazıda Ankara’da güvendikleri bir kesimi nitelemek için bu sıfatı kullanıyorlar.

Bu grup, aslında Biden’ın işbaşına geldiği 2021 yılı başından itibaren her hassas dönemeçte devrede. Çalışmalarını perde gerisinden yürüten bu grup, Ankara’da iktidarın politikalarını belli dönemlerde etkiliyor, hatta bazen belirleyecek ölçüde bir işlev yürütüyor.

BEKLENTİ VE HAYAL

Daha ABD Başkanlık seçimlerinden önce “Trump yerine Biden daha iyi, onunla ilişki kurabiliriz” propagandasına girişip, el altından bu doğrultuda kamuoyu oluşturmak için faaliyete başlamışlardı. Biden işbaşına geldikten sonra bu ekip, uluslararası zirveler dışında “Erdoğan ile Biden arasında yüz yüze görüşme” randevusu için devredeydi. “Ha oldu, ha olacak” derken bu randevu bir türlü koparılamadı ama meselenin esası randevu değil bu çalışma sırasında Ankara’yı, bir beklenti yaratarak oyalamaktı. Biden ile Erdoğan 14 Haziran 2021’de NATO Zirvesi kapsamında bir araya geldi. Ekim 2021’de G 20 zirvesi sırasında bir daha görüştüler. Bu görüşmede, iki ülke arasındaki sorunları ele almak üzere bir ortak mekanizma kurulması kararlaştırıldı. ABD yönetiminin tavrı “işi komisyona havale etmek ve zamana yaymak” şeklindeydi. Böylece, Ankara’da “ABD bizimle anlaşabilir” yönündeki beklentinin sürmesi sağlanacaktı.

Tam bu sırada ABD ile “buzları eritmenin” formulü olarak sunulan bir öneri ortaya çıktı. Rusya’dan S-400 aldığı için F-35 projesinden çıkarılan ve uçakları teslim edilmeyen Türkiye’ye, bunun karşılığında 40 adet F-16 savaş uçağı ve mevcut uçakların 80’i için modernizasyon kiti sağlanması önerilmişti. “Atlantik yanlısı küçük grup” bu öneriye sıkı sıkı sarıldı. Heyetler gitti geldi, Biden, “Biz Türkiye’ye vermek istiyoruz” diye konuştu ama Kongre engeli aşılmalıydı vb. Bu arada ABD ile paralel diplomasi yürüten grup, “işler iyiye gidiyor” mesajlarını getirdi, “uzlaşma istiyoruz” mesajlarını götürdü. Bu grubun marifetiyle “Kongre engelini aşmak” ve “ABD ile beyaz sayfa açmak” için ABD’deki Yahudi lobisi ile ilişkilerin güçlendirilmesi, bunun için de “İsrail açılımı” politikası gündeme geldi ve bu politikalar uygulandı.

BEKLENTİ VE KARARSIZLIĞIN YARATTIĞI ORTAM

Peki sonuç? İsrail Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi, normalleşme kapsamında karşılıklı büyükelçiler atandı. Ama hem ABD’nin hem de İsrail’in Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı politikasında milim değişiklik olmadı. Tam tersine Washington, ABD, İsrail, Yunanistan-Güney Kıbrıs cephesini tahkim etti. Bu süreçte Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırdı, silahlardan arınmış olan Ege adalarına ABD silahları konuşlandırıldı. ABD Türkiye’nin burnunun dibinde Dedeağaç dahil Yunanistan’ın tamamında askeri yığınak yaptı.

Doğu Akdeniz cephesinde bu gelişmeler olurken, Türkiye’nin Suriye ile normalleşme görüşmelerine ABD açıktan karşı çıktı. Suriye’de PKK’yı askeri şemsiye altına alan ABD, Türkiye’nin Suriye ile birlikte eşgüdüm sağlamasına karşı harekete geçti. Türkiye’nin harekat yapacağı PKK’nın Suriye’deki üslerine, üst üste Amerika’nın en üst düzey komutanları yollandı. Son gelişme, Türkiye’ye çok açık bir tehditti. Amerikan Genelkurmay Başkanı, PKK/YPG kamplarını ziyaret etti.

“Atlantikçi grup”, Suriye ile normalleşme süreçlerine karşı da içeriden baltalama faaliyeti yürüttü. Bu grubun işlevi, sopa ve havuçları ABD adına “içeriden” masaya getirmekti.

Sonuç olarak, ABD’nin Türkiye politikasında ise bu grubun oluşturduğu beklentinin tersine esasta bir değişiklik olmadı. Daha önemlisi, Ankara’nın ABD’den beklenti içindeki kararsızlığı, Washington’un daha fazla taviz istemesinin zeminini oluşturdu.

Şimdi bu grup, “iktidarda kalma” havucunu kullanarak “ABD ile uzlaşma”yı masaya getiriyor. Esas amaç, iktidarın ABD’ye daha mahkum ve mecbur hale gelmesini sağlamak.