Ankara'nın 'açık kapı' politikası ve NATO'nun Kıbrıs planı
2022 Stratejik Konsepti ile küresel düzeyde faaliyet gösterecek bir savaş aygıtına dönüştürülen NATO’nun gündemi, bu göreve uygun olarak ayrıntılı planlamalar yapmak. Bu kapsamda, Soğuk Savaş sonrasında ilk kez bölgesel savunma planları hazırlandı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 16 Haziran’da Savunma Bakanları toplantısından sonra şunları söyledi: “Soğuk Savaş’tan bu yana ilk kez böyle planlar hazırlanıyor. NATO’nun daha çok korunması beklenen özel bölgelerle, özel misyonlarla bağlantılı, özel güçlerin yerleştirilmesiyle ilgili planlar. Daha çok güç, daha çok kaynak içeren planlar.”
Stoltenberg, bölgesel savunma planları hakkında son kararın 11-12 Temmuz’da Litvanya’da yapılacak olan Zirve’de verileceğini belirtti.
NATO resmi açıklamalarına göre, ana hatlarıyla belirlenecek olan bölgesel planlar üye devletlere kuvvetlerini ve lojistiklerini nasıl geliştirecekleri konusunda da rehberlik edecek.
KIBRIS PÜRÜZÜ
Bölgesel savunma planları, 10 Mayıs’taki NATO Genelkurmay Başkanları toplantısında, ardından 15-16 Haziran’da yapılan NATO Savunma Bakanları toplantısında ele alındı. Savunma Bakanları toplantısında Yunanistan’ın “Türk Boğazları” ifadesine itiraz ettiği, Türkiye’nin de “Kıbrıs’a ilişkin coğrafi konumlarla ilgili kullanılan bazı ifadelere” karşı çıktığı basına yansıdı.
Bölgesel savunma planlarının ayrıntılarını ve Kıbrıs bağlamındaki içeriğini bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz: ABD ve NATO müttefikleri öteden beri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok sayarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni Ada’nın tek temsilcisi olarak NATO’ya dahil etmek istiyor. Türkiye, bunu kabul etmiyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Avrupa Birliği (AB)’ne alındığı 2004’ten beri ise başka bir sorun var. NATO, AB ile arasında savunma işbirliği çerçevesinde, AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile bilgi paylaşımı yapıyor. Türkiye'nin bu konudaki itirazları sonucu değiştirmiyor.
AB-NATO ORTAK BİLDİRİSİNDEKİ TEHLİKE
Bu konuyla ilgili, Türkiye ve KKTC açısından sorun yaratan bir sürecin yolunu açan gelişme, 10 Ocak 2023’te imzalanan AB-NATO İşbirliğine İlişkin Ortak Bildiri'ydi. NATO karargâhında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in imzaladığı Bildiri'deki son madde, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki hayati haklarını ciddi sıkıntıya sokacak unsurlar içeriyor. Rusya ve Çin’in hedefe konduğu Bildiri’de yer alan “NATO üyesi olmayan AB üyelerinin İttifak'ın girişimlerine mümkün olan en geniş katılımını teşvik ediyoruz.” şeklindeki kararı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin NATO ile geniş ölçekli işbirliğinin yolunu açıyor.
ABD-RUM KESİMİ ASKERİ İŞBİRLİĞİ
ABD, Kıbrıs konusundaki basıncı, NATO üzerinden yürüttüğü faaliyetlerin yanı sıra doğrudan Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile askeri işbirliğini genişleterek de artırıyor. ABD, 35 yıldır devam eden silah ambargosunu geçen yıl kaldırdıktan sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile askeri ilişkilerini derinleştirmeye başladı. 29 Aralık 2022’de, ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi orduları arasında Devlet Ortaklığı Programı’na (State Partnership Program) katılım anlaşması imzalandı. Bu anlaşma Güney Kıbrıs’ı NATO’ya hazırlama programı olarak niteleniyor. Ocak 2023’te Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile ABD arasında Savunma İşbirliği Anlaşması duyuruldu. Şubat ayında ABD Avrupa Komutanlığı ve Rum Milli Muhafız Ordusu, Kıbrıs’ın çeşitli noktalarında Silver Falcon 2023 Tatbikatı’nı düzenledi. 1 Haziran 2023’te ABD ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında Savunma ve Güvenlik İşbirliği Diyaloğu toplantısı Washington’da yapıldı. Bu anlaşmalarla, ABD’nin Güney Kıbrıs’ı silahlandırması yolunda ilerlediği görülüyor.
NATO’DAKİ İTİRAZLARIN ENGELLEYEMEDİĞİ UYGULAMA
NATO’da, son olarak bölgesel savunma planları konusunda olduğu gibi itirazlar şekli olarak bazı konularda Türkiye lehine sonuç veriyor gibi görünse de, gerçekte ana plan doğrultusundaki uygulamayı engelleyemiyor. Türkiye’yi temsil eden yetkililer, “NATO’ya kayıtsız şartsız bağlıyız, açık kapı politikasını destekliyoruz.” diyor. Her aşamada döne döne NATO’nun hedeflerine bağlılık ilan ediliyor. Ama Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlük haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen sürecin, bu politikayla engellenemediği açık bir şekilde ortadadır. NATO’nun ana hedefinin Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarıyla taban tabana zıtlığı birçok alandaki uygulamayla görülmektedir.
Sonuç: NATO’nun açık kapı politikasına destek, Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atıyor.