Aramak, araşmak
Türkçenin ekleri üzerine ayrı kitaplar yazıldı.
Hem de epeyce kalın kitaplar.
Ayrı kitaplar yazılacak denli eklerimiz zengindir.
Başka dillerin de salt eklerini anlatan kitapları var mı bilmiyorum, ben karşılaşmadım.
Ekler sanki sözcüklerin içine gizlenmiş sözcükler gibidir. Çoğaltan, üreten biçimbirimlerdir. Tarlaya serpilen tohumlar gibi, sözcük üretirler. Dilimizdeki eklerin sayısı yüz ellinin üstündedir, bildiğiniz büyük dillerin hiçbirinde ek sayısı bunca çok değildir. Dilin tohumudur ekler, ata tohumudur, çok önemlidir. Türkçe eklerin çoğu (-sal//sel, -gıl/-gil vb.) dil devrimiyle yok olmaktan kurtuldu, çoğu da dil devrimi sayesinde daha işlek, daha işe yarar hale geldi. Dilbilgisi uzmanlarının hâlâ fark edemedikleri eklerimiz bile var. “Tombul”, “hımbıl” örneklerindeki –bul/-bıl eki ne zaman dilbilgisi kitaplarına girecek, merakla bekliyorum.
Eklerin dilimize kattığı olanakları görmeliyiz ve onlardan iyi yararlanmalıyız. İşteşlik eki dediğimiz -ş- eki bunlardan biridir. Örnek olarak, “sevişmek” sözcüğü gelir aklımıza. Bu ek böyle yüzlerce sözcük verdi bize. Sözlüklere girmemiş olanlar da var bunlar arasında. “Sevişmek” eylemi içinde “ısırışmak”, “kemirişmek” de var. Halkımız dilimize hoş bir erotizm katmış. Ben uydurmadım bu sözcükleri, halk dilinden derledim ya da eski kaynaklardan buldum, Kendi Diliyle Kavrulmak, Dil Hurafeleri gibi kitaplarımda yazdım. Erotizm deyince anımsadım, “Fransız öpücüğü”ne atalarımız “dil cengi” demişler. Halk dilinin bu sözcükleri yazık ki sözlüklerimize alınmamış. Sözlüklerimizi halktan kaçırmışız adeta. Bu yüzden ben sözlüklerimiz için, tesadüfen bir araya gelmiş sözcükler topluluğu diyorum.
İşteşlik ekiyle türetilmiş örnekler saymakla bitmez: Bakışmak, görüşmek, oluşmak, kaçışmak gibi… Şimdi çoğu görüşmeler telefonla oluyor, telefonla başlıyor, telefon yaşamımızın her yerinde. Telefonlaşalım derken, insanlar bazen “araşalım” da diyorlar. İşte yeni bir sözcük size… Unutmayın, sahip çıkın, bırakmayın bu sözcüğü… Yeni sözcükler böyle ortaya çıkar, ilişkiler içinde… Önce bir şaşırırsınız, sonra giderek alışırsınız, sonra da ne denli gerekli olduğunu görürsünüz. Yeni sözcükler birden milyonların diline girmez, önce dar bir alanda, tek tük orda burda kendini gösterir, sahip çıkarsak kısa zamanda milyonlara ulaşır. Sahip çıkın aramak eyleminden türetilmiş “araşmak” sözcüğüne, telefonlaşalım da deyin, “araşalım” da deyin. Bu ayrıntılar, bu nüanslar dili güzelleştirir, varsıllaştırır. “Sevinişmek”, “cıvışmak” sözcükleri bile var dilimizde, sözlüklere bakmayın bulamazsınız. Saklı Sözlük’ü bunun için yazdım.
Buradan önce sözlük yazarlarını uyarıyorum, ilgili kurumlara söylüyorum; “araşmak” sözcüğünü sözlüklerinize alın. İnsanlar bir sözcüğü sözlüklerde göremeyince kullanmaktan vazgeçiyorlar. Türkçede olmadığını sanıyorlar. Sözlüklerin, kılavuzların insanları böyle sınırlayan, baskılayan yanları da var. Bu tür sözlerin yok olup gitmelerinin bir sorumlusu da sözlük yazarlarıdır. Görevinizi yapın, aramak kökünden halkın yeni türettiği “araşmak” sözcüğünü sözlüklere alın.
Kitap önerisi: Selahattin Enis’in Zaniyeler romanında Osmanlıca içine sıkışmış Türkçenin bazı inceliklerini gördüm. Epeydir bulunmuyordu, Can Yayınevi (2022) yeni baskısını yaptı.