Arap aşiretlerinin isyanı Türkiye için fırsat
Deyrizor merkezli olarak gelişen Arap aşiretlerin PKK ve ABD’ye isyanı, kısa bir süre durulmuş gibi göründükten sonra yeniden alevlendi. Arap aşiretlerin isyanı üzerine, PKK/YPG’nin panik içinde başvurduğu ABD’nin girişimleri sonuçsuz kaldı. Oysa PKK/YPG’liler, geçen hafta bölgenin hakimi pozlarında “isyanı bastırdık” açıklaması yapmışlardı.
Basına yansıyan haberlere göre, bölgenin en büyük aşiretlerinden olan el-Akidat aşiretinin lideri İbrahim El Hafel, PKK/YPG güçlerinin köylerden atılması için talimat verdi. Daha sonra başlayan çatışmaların sonunda, Ziban, Tayana ve Ragıb köylerinde 10 PKK/YPG üyesi etkisiz hale getirildi.
İSRAİLLİ YAZAR: ABD’YE KARŞI TÜRKİYE VE İRAN
PKK kaynakları, Arap aşiretlerin Şam tarafından yönlendirildiğini belirtiyor. PKK/YPG’nin Suriye’deki elebaşı Ferhat Abdi Şahin, Arapça yayın yapan Al Mecella Dergisi’ne verdiği röportajda Deyrizor’daki son çatışmalarda İran, Suriye ve Türkiye’nin eşgüdüm halinde hareket ettiğini açıkladı. (Rudaw, 24 Eylül 2023)
Benzer değerlendirmelerin İsrail basınında da yer alması dikkat çekiyor. İsrail’de İngilizce yayımlanan The Jerusalem Post yazarı Seth J. Frantzman, “Suriye’de ABD’ye karşı aşiretlerin arkasında İran ve Türkiye’nin vekilleri olabilir” başlıklı yazısında şöyle diyor:
“Türkiye ile İran’ı birleştiren şey ABD’nin Suriye’deki rolüne karşı olmalarıdır. Bu durum, Fırat’ın doğusundaki bölgelerde SDG yönetimi altında aşiretlerin sıkıntı yaşadığı bir dönemde, bazı grupların bu çatışmayı körüklemeye çalışabileceği anlamına geliyor. Bu gruplar Deyrizor’da olabileceği gibi Ankara’nın Münbiç yakınlarında işgal ettiği bölgelerde de mevcut olabilir.”(25 Eylül 2023)
İsrailli yazar, PKK/YPG’nin bu durum üzerinde önemli güçlüklerle karşı karşıya olduğunun altını çiziyor.
SURİYE İLE NORMALLEŞME NE OLDU?
Türkiye, Arap aşiretlerin isyanından memnun. Hatta Astana ortakları Türkiye, Rusya ve İran arasında bu konuda belli ölçüde bir eşgüdüm olduğu da savunuluyor. Peki bu, Suriye’deki sorunun Türkiye’nin menfaatleri açısından çözümü doğrultusunda yeterli mi? Yeterli olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü, Türkiye ve Suriye ile Astana ortakları ve bütün bölge ülkeleri açısından sorunun çözümünde anahtar olan Ankara-Şam normalleşmesi zamana yayılmış durumda. Geçen yılın sonunda başlayan süreç, Türkiye’deki seçim sürecinde yavaşladı, seçimden sonra ise ciddi bir ilerleme sağlanamadı.
İlk adım, 28 Aralık 2022’de Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Suriyeli muhataplarıyla Moskova’daki görüşmeleri olmuştu. Daha sonra görüşmelere İran dahil oldu. 4 ülkenin dışişleri bakan yardımcıları, 3-4 Nisan’da Moskova’da görüştü. 25 Nisan’da da 4 ülkenin savunma bakanları ve istihbarat başkanları arasında görüşmeler yapıldı. Son görüşme ise 10 Mayıs’ta dışişleri bakanları düzeyinde oldu. Toplantıda, Türkiye-Suriye ilişkilerinin ilerletilmesi için yol haritası hazırlanmasına karar verildi, dışişleri bakan yardımcıları, savunma bakanlığı ve istihbaratın katılımıyla dörtlü komite kurulması kararlaştırıldı.
Bu komiteler kuruldu mu, kurulduysa işliyor mu, neden ilerleme sağlanamıyor? Bu soruların yanıtları konusunda herhangi bir bilgi ya da açıklama yok.
ATAK ZAMANI
İki ülke arasında konuşulan ayrıntıları bilmiyoruz fakat kilidi açacak anahtarın şu olduğunu biliyoruz: Önce genel düzlem… Türkiye’nin ihtiyacı hem Suriye hem de Astana ortakları nezdinde karşılıklı güveni sağlamaktır. Güven, istikrar ve kararlılıkla sağlanır. “Çok yönlü politika” diye parlatılan mevcut hat ile değil. Bir gün Rusya’nın, öbür gün Ukrayna’nın yanında duruş, bir gün doludizgin AB’ci ve NATO’cu, öbür gün “AB’yle ipleri koparırız” vs. Atlantik tehditleri karşısında Ankara’nın yalpalayan mevcut dış politik hattı, potansiyel olarak Atlantik’e karşı güçbirliği yapılacak ülkelerde güvensizlikleri büyütüyor. Suriye düzleminde ise, bulunduğumuz aşamada, Türkiye’nin Suriye’deki askeri mevcudiyetinin Şam ile eşgüdümlü hale getirilmesi zorunludur. Daha önce, şartların zorlamasıyla içine girilen yol, eğer amaç üzüm yemekse, en fazla bugün ulaştığı seviye kadar kazanım sağlayabilir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak, bölgeden terörü temizlemek için Ankara-Şam ortaklığı yegane yoldur.