Arda nasıl bir teknik gösteri yaptı?
Bu yıl transfer ayında yalnız Türkiye’de değil tüm Avrupa’da bir Arda fırtınası esiyor. Barcelona onu almak için 40-45 milyon avroyu gözden çıkarmış. Büyük para bu. Şimdi artık Arda da Messi ve de Neymar’la beraber top koşturacak. Oysa gördüğümüz kadarıyla Arda’nın, milli takımda oynadığı futbol, sıradanlıktan yukarı çıkmamıştı. Ya biz gözlüklerimizi çıkarmalıyız ya da onlar gözlüklerini değiştirmeli.Şimdi Arda için törenler yapılıyor. Nou Camp Stadı’nda Arda’nın transferinde bir tören organize edilmiş. Bu tören öncesi söylenene göre Barcelona takımı, Arda’nın teknik becerilerinden bir demet sunacağı, bir tören planlamış. Allah Allah bizim tanıdığımız Arda’nın teknik becerileri nedir? Nasıl gösterecek? Benim kafam almıyor. Arda bir sirke değil, Barcelona’ya gidiyor diye biliyoruz.Arda’nın Türkiye’nin en iyi oyuncularından biri olduğu tartışılmaz. Avrupa’da da başarılı olmasını çok isterim. Çünkü ekşi tatlı bizim bağın koruğu. Messi, Ronaldo ve Xavi ile kıyaslamak isteyenler var ama bence bu şimdilik çok zor. İstesek dahi mantığımız buna el vermiyor. Arda’nın transferi dolayısıyla dünya futbol kamuoyunda Türkiye’nin de gündeme gelmesi güzel bir olay. Ülkenin reklamı da yapılmış oldu. Bu açıdan Arda’yı tebrik etmek gerekir.Biz futbolu siyah-beyaz dünya içinde oynadık. Bu dünya içinde bizim bir çok futbolcumuz da Avrupa’ya gidip futbol oynadılar. Can Bartu, Şükrü Gülesin, Lefter Küçükandonyadis, Nihat Kahveci, Bülent Eken, Bülent Esen, Ender Gonca, Metin Oktay, Rüştü Rençber. Bunların içinde de çok büyük olanları vardı. Can Bartu, Lefter, Şükrü onlardandı. Hala konuşuluyor. Bizim kuşağımızda futbol var mıydı diyenler keşke bunları görseydiler. O zaman Arda gibi bir futbolcu ilah haline getirilmezdi. Özellikle Sinyor Can Bartu, Ordinaryüs Profesör Lefter Küçükandonyadis’i, Şükrü Gülesin’i ve Nihat Kahveci’yi Avrupa hala unutmuyor.Arda’nın ismi bir sokağa veriliyormuş. Dua edelim ki önemli bir gün ilan edilmesin. Bir o kaldı zaten. Her şeyi abartmaya alışmışız. Biz doğruyu söylemek istiyoruz. Acaba kıskanıyor muyuz? İnsanlarda böyle huylar da vardır bilirsiniz.
Bir düne bakın, bir de bugüneBu transfer fırtınası içinde verilen trilyonlar karşısında Lefter Küçükandonyanidis ve Selahattin Torkal gibi gelmiş geçmiş en büyük futbolcuların komik transfer hikayeleri aklıma gelip takılıyor.Ankara’da Anadolu Ajansı’nda çalışan Fenerbahçe’nin eski sağ açığı Niyazi Sel, Demirspor’da oynayan Selahattin Torkal diye bir genç futbolcunun Fenerbahçe’ye alınmasını önerir. Fenerbahçe A takımında oynamak üzere de yataklı trene bindirip İstanbul’a gönderir. Torkal Haydarpaşa Garın’da elinde tahta bavulla trenden indiğinde şaşırır kalır. Çünkü onu karşılamaya hiç kimse gelmemiştir ve o da nereye gideceğini ne yapacağını bilmez. Şimdiki gibi törenli karşılamalar nerede o zamanlar. Torkal, denizi bile ilk defa Haydarpaşa’da trenden indikten sonra yakından görmüştür... İstanbul’daki Fenerbahçe yöneticilerinden Müslüm Bağcılar’ın Eminönü’deki yazıhanesini bin bir güçlükle bulur. Böylelikle Torkal, kulübe getirilir ve ondan itibaren de Fenerbahçe takımının önce sağ iç daha sonra da sağ haf mevkiinde görevlendirilir ve de böyle bir komik transfer de gerçekleşmiş olur. Transferi komik olmuş ama Fenerbahçe topa çok düzgün vurabilen, kıvrak, ölçülü hareketleri olan hırslı bir futbolcuya kavuşmuş olur.Lefter’in transferi de bir tesadüf sonunda olmuştu. Aslında askerlik görevini yapmaya giden kaleci Cihat Arman’ın yerine kaleci aranmaktadır. Bu konuda Rüştü Dağlaroğlu, Beyoğluspor yöneticisi ile konuşurken. “Bak ben sana bir futbolcu tavsiye edeyim de gör ama şimdi askerlik görevini yapıyor. 2 ay sonra işi bitecekmiş” demiş. Fenerbahçe kulübü de Lefter’in 2 ay sonra kulübe getirilmesi için birini görevlendirir. Gerçekten de askerlik görevini bitiren Lefter, Fenerbahçe-Vefa maçının devre arasında Dağlaroğlu’nun yanına getirilir. Dağlaroğlu’nun İlk gördüğünde gözü tutmamıştı Lefter’i. Geldiği gün antreman maçı yapılmış ve Lefter arka arkaya 4 tane gol atmıştı. Gol atmasına atmıştı ama bu maçtan sonra bir süre ortalıkta görülmemiş sanki sırra kadem basmıştı. Daha sonra bulunup getirilmiş ve takımda yerini almıştı. Tam da o dönemlerde babası rahatsız olan Lefter’in paraya ihtiyacı olduğu anlaşılır ve Dağlaroğlu cebinden 200 lira çıkartıp Lefter’e verir. İşte bu da Lefter’in transfer ücretidir. Hey gidi yıllar hey!Bu her iki büyük futbolcu (Selahattin ve Lefter), Cumhuriyet Gazetesi’nin organize ettiği ‘60. yılın en iyi kadrosunun oluşturulması’ etkinliğinde Selahattin sağ haf, Lefter sol iç seçilmişti... Stoch zor bulunan sol açıktı