26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Artık devrim savaşı önleyebilir

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Foreign Policy’de 14 Aralık 2015 tarihinde Dan de Luce tarafından kaleme alınmış “ABD Donanması Çin’e Kimin Patron Olduğunu Göstermek İstiyor” başlıklı bir rapor yayımlandı. Raporda, Çin’in deniz gücünde son yıllarda görülen hızlı büyümenin, Amerikan donanmasının Pasifik’teki rakipsiz üstünlüğüne son verdiği saptanıyor. Rapor, Çin’in son dönemde yapımına hız verdiği ve bir uçak gemisini de kapsayan çok sayıda savaş gemisinin yanı sıra, askeri donanımına dahil ettiği ve menzilleri 100 ile 900 deniz mili arasında değişen füze sistemlerinin, Amerikan donanmasını Batı Pasifik’te ortaya çıkabilecek çatışma bölgelerinden uzak tutma kabiliyetine sahip olduğunu belirliyor. Yeni güç dengesi, bir çatışma durumunda ABD’nin Batı Pasifik’teki büyük üslerini güvensiz hale getireceği gibi, aynı zamanda Amerikan deniz gücünün simgesini oluşturan uçak gemilerini de işlevsiz kılacağı için, raporda ABD’nin geliştirmesi gereken yeni askeri stratejiler üstünde duruluyor.
ABD’NİN GELENEKSEL ASKERİ YAKLAŞIMININ GEÇERSİZ HALE GELMESİABD’nin geleneksel askeri yaklaşımı, önce düşmanın hava savunma yeteneğini yoğun bir hava saldırısıyla imha etmek ve bunun kendi hava ve deniz kuvvetlerine sağladığı güvenli manevra alanından yararlanarak sonul hedefe doğru ilerlemek biçiminde özetlenebilir. Raporda, Pentagon yetkililerinin ağzından, Çin’e karşı bir savaş durumunda son gelişmelerin artık böyle bir yaklaşımı geçersiz kıldığı ifade ediliyor. Çare olarak, bir saldırı başlatırken yalnızca denizaltı ve uçak gemilerine dayanmak yerine, bütün savaş gemilerinin böyle bir saldırıda etkili olabilecek uzun menzilli ve yüksek bir ateş gücüne kavuşturulması öneriliyor. Batı Pasifik’te yerleşik büyük hava üslerinin yanı sıra, hava kuvvetlerinin, bir bölümü yalnızca bir iniş-kalkış pistinden oluşabilecek çok sayıda konuşlanma yerine dağıtılmasının savaşın kazanılmasına katkıda bulunacağı belirleniyor. Rapor, Pentagon yetkililerine atfen, Çin’le sıcak bir çatışmanın uzak bir olasılık olarak değerlendirilmesine karşın, ABD’nin askeri üstünlüğünü yitirmesinin müttefikleri üstünde yaratacağı olumsuz etkinin önüne geçmenin önemini vurguluyor. Yine raporda, Çin’in ekonomik durumunun deniz gücünü geliştirme programını hızlandırarak sürdürmesine izin vermesine karşın, ABD’nin ekonomik bunalımının donanmasını büyütme konusunda hâlâ ciddi bir engel oluşturmaya devam ettiği saptanıyor.
ÇİN’İN ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİSİAsya-Pasifik’teki mevcut durumu doğru anlamak ve olası gelişmelere ilişkin gerçekçi öngörülerde bulunmak için, Çin Halk Cumhuriyeti’nin son yıllarda “Ulusal Güvenlik Stratejisi”nde yaptığı değişikliklere ve bu değişiklikleri yaşama geçirmek için attığı adımlara daha yakından bakmak gerekir. Çin, son dönemde, deniz kuvvetlerinin odak noktasını, “karasularının korun-ması”ndan, “karasularının korunması ile açık denizlerin korunmasının bir bileşimi”ne kaydırmıştır. Dünyada barışın korunmasından yana olan güçlerin yükselişte olduğu ve yeni bir dünya savaşının hâlâ yakın bir olasılık olmadığı saptamasına karşın, “hegemonyacılık, güç politikası ve yeni müdahalecilik” tehditlerinin artmakta olduğunu belirlenmektedir. Bu belirlemeler, Çin’in “vatan savunması”nı kendi gündeminin ön sıralarına taşımasına yol açmıştır. Emperyalizme karşı vatan savunmasının en önemli etkeni, halkın seferber edilmesidir. Onun için Çin’in, bir yandan Halk Kurtuluş Ordusu’nu Çin’e karşı bir saldırıyı caydıracak, ama saldırı gerçekleştiği takdirde de çıkacak savaşı kazanacak bir düzeye çıkarmaya çalışırken, öte yandan da ülke içinde sosyalizmin halkı güçlendirmeyi hedefleyen değerlerine ağırlık vermeye başlaması tesadüfi değildir.
SIRA, FORMÜLÜN İKİNCİ YARISINDAYirminci yüzyılda Mao’nun ünlü “ya savaş devrime yol açar ya da devrim savaşı önler” formülünün hep ilk yarısı gerçekleşmiştir. Ama bugün yeni bir dünya savaşı çıkacaksa, bu artık emperyalist ülkeler arasında değil, emperyalist sistemle Ezilen-Gelişen Dünya arasında olacaktır. Günümüzde Ezilen-Gelişen Dünya hayatın her alanında emperyalist sisteme bir alternatif oluşturma gücüne kavuşmuştur. Onun için artık “devrimin savaşı önlemesi”, felsefi düzlemde bir önerme olmaktan çıkıp, gerçekleştirilebilir bir formüle dönüşmüştür.