Artvin’de savaş mı var?
Bu hafta suyla yolculuğumuz Artvin’e! Bir çevre bilimleri uzmanı olarak en baştan söylemeliyim ki; maden alanları doğanın bağrına saplanmış hançerlerdir.
AKP iktidarı yurdumuzu insanıyla ve doğasıyla, gözü paradan başka bir şey görmeyen vahşi kapitalizme teslim etmiş ve doğasından tarihine tüm değerlerinin paraya tahvil edildiği bir ülke haline getirmiştir. İstanbul Yedikule Bostanları’ndan Bergamaya, Kaz dağlarından Karadeniz yaylalarına varıncaya kadar yüzlerce projede AKP’nin bu zihniyetinin izleri görülebilir. Artvin’in Kafkasör Yaylası’nın Cerattepe’si de bunun son örneğidir.
Çevre ve doğa bilimlerinin; ekosistemde yaptığı tahribatı, uygulamalardan yola çıkarak binlerce kez kanıtladığı altın ve bakır madenlerinin, yurdumuzun gözümüz gibi korumamız gereken en hassas ekosistemine sahip Artvin Kafkasör Yaylası’nda hayata geçirilmeye çalışılması, hem doğaya hem de insanlığa ihanettir, hıyanettir ve de cinayettir.
Bu yatırımın sahibi olan Şirket, AKP iktidarıyla birlikte palazlanmış, üst üste benim bildiğim çok büyük yirmi ihale almış, sahipleri hiç yoktan ülkenin en zenginleri arasına girmiştir. İşte böyle elde edilen para ve güç, sonuçta boş bir gurur ve kibir getirmiş ve Şirketin patronu “bu milletin a... koyacağız” diyebilmiştir. Cerattepe’de yapılan da budur zaten.
BİZ HALKIZ, DEVLET DE BİZİZ MİLLET DE!
Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde halkın istemediği, karşı çıktığı bir yatırım, ne gerekçeyle olursa olsun yapılamaz. Evrensel çevre hukukunun temel ilkelerinden biridir bu.
Yine dünyanın hiç bir ülkesinde -faşizmle yönetilen ülkeler dışında- kendi halkına güvenlik güçleriyle böylesine ağır şekilde saldıran bir devlet de yoktur. Doğayı katledecek altın ve bakır madenleri açma girişimine karşı, yaşadıkları yörenin doğasını ellerinde Türk bayrakları, sanatla, mizahla ve kemençelerle horon teperek koruma çabasındaki kadın, çoluk, çocuk, yaşlı halka binlerce polis ve jandarmayla tomalar, plastik mermiler, biber gazları ve coplarla vicdansızca saldıranlar bilsinler ki ne tarih ne de Türk halkı onları affetmeyecektir. Tek istedikleri doğal sistemlerini korumak, tek yaptıkları en demokratik anayasal hakları protesto eylemi yapmak olan o güzelim insanlar itilip kakılmakta, kolları bacakları kırılmakta, öldüresiye dövülüp yaralanmaktadır.
Artvin’de AKP hükümetinin, Valiliğin, güvenlik güçlerinin yaptıkları hem ulusal hem de uluslararası hukuğa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Bunun emrini verenler ve bu yasalara aykırı emirleri uygulayanlar suç işlemektedirler ve eminim bir gün bunun hesabını yargı önünde vereceklerdir.
Artvin Cerattepe olayı çevre, hatta siyasal tarihimiz için bir dönüm noktasıdır. Çünkü, Karadeniz yaylalarını yok edecek Yeşil Yol’a karşı çıkan yöre halkından sonra, böylesine ciddi, kararlı, bilinçli bir eylem yurdumuzun kırsal kesiminde ilk kez yaşanmaktadır.
Kendi yörelerini, doğasını koruma mücadelesi veren o inatçı ve yürekli doğa savaşçılarına hadi rastgele!