24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Aşık Veysel Yılı’nın Viyana etkinliğinden (2)

Kadim Ülker

Kadim Ülker

Site Yazarı

A+ A-

Yunus Emre Enstitüsü Viyana (YEE Viyana) Temsilciliği Âşık Veysel’in aramızdan ayrılışının 50. yılı nedeniyle Viyana’da düzenlediği söyleşide yapmayı düşündüğüm konuşmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz:

ETKİ EDEN İNSANLAR

Aşık Veysel ilk defa Kürt Kasım lakaplı komşularıyla köyünden çıkar ve yürüyerek Sivas'ın Zara ilçesine bağlı Yalıncak köyüne gider ve orada Yalıncak tekkesinde hizmet eden Gülizar Ana ile evlenir ve köyüne döner. Gülizar Veysel’in ikinci eşidir. Gülizar Anadan önce Veysel Emminin hayatında Esme Ana olmuştur.

‘Aşık Veysel Yılı’nın Viyana etkinliğinden (2) - Resim : 1

ESMA ANA

Esma Ana Veysel Emmi ile evlidir, Veysel eşinin güzel olduğunu bilir ve sürekli kıskanır. Kendini, eşinin sadık olup olmadığını anlamak için sürekli çeşitli biçimlerde dener. Gizlice yastığının altına elma koyar, kimin koyduğunu sorar. Ya da bacadan taş atar.  Bununla ilgili tepkisini anlamaya çalışır.

Veysel’in bu kıskançlıklarından bunalan Esma Ana, Şatıroğlu ailesine azap duran Hüseyin ile Samsun Bafra’ya kaçar.

Anlatılanlara göre Esma Ana’yı Aşık Veysel ömrünün sonuna kadar sevmiştir. Gene anlatılan anılara göre Veysel görüşmek umuduyla zaman zaman Esma Anaların evinin önünden defalarca geçer. Ancak Esma Ana’nın sürekli kaçmasından, Aşık Veysel’in vefatına kadar aynı köyde yaşamış olmalarına rağmen, bir daha görüşüp, konuşmamışlardır.

Esma Ana’nın torununun anlatımına göre Esma Ana’ya Veysel ile görüşüp görüşmediği sorulur: Esma Ana: “Ne gezer yavrum ne görüşmesi, keşke görüşseydim. Bir gün gazeteciler bizim eve geldiler; Veysel Baba’ya götüreceğiz. Ölmeden önce senin sesini duymak istiyor. Bu ölen adamın son isteğidir, bu geri çevrilmez dediler.

Örf, adet gelenek vardı, utanma duygusu vardı. Büyüklere, erkeğe saygı vardı. Çok utandım. Hatta oğlu Bahri de geldi.  Gel seni babama götürmek istiyorum, gider misin?  İşte, örf ve adetlerden dolayı gitmek istemedim. Oğlu Bahri ısrar etti. ‘İkinizin resmini çekecekler, seni ölümsüzleştirecekler’ dedi. Bense benim oğlum uşağım var, duyarlarsa ne derler dedim.  Şimdi gitmediğime pişmanım. Böyle olacağını bilseydim, mutlaka gider resimlerimi çektirirdim. Gerekirse ona bir iyicene de sarılırdım. O hem benim akrabamdı. Kaçtıysak bir cahallık ettik, şimdi benim yedi çocuğum, onun altı çocuğu var. İkimizin de en küçük çocuğu otuz yaşında. Eğer Veysel’in sözünü yerine getirseydim, o bir kez daha dünyaya gelecekti, mutlaka. Ben Aşık Veysel'i bu hareketimle ikinci kez yıktım. Birincisinde Âşık olmasını sağladım. İkincisinde kara toprak olmasına yardımcı oldum. Bin kere pişmanım” der.

İBRAHİM TUTUŞ

İbrahim Tutuş’un Aşık Veysel’in yaşamında çok önemli yeri vardır. O, Aşık Veysel’in elinden tutup Türkiye'de dört bir yanı gezmesini ve çok çeşitli çevreye girmesini sağlayan ilk kişidir. Aşık Veysel'in Sivrialan dışına çıkmasını, Ahmet Kutsi Tecer’in onu tanımasını sağlayan ve Sivas Aşıklar Bayramı’na götüren kişi İbrahim Tutuş’dur. İbrahim Tutuş ile türküler havalandırmışlardır, seslerini seslerine katmışlardır.

İbrahim Tutuş ile çıkmış oldukları Türkiye’deki gezileri sırasında iyi karşıladıkları yöreler olduğu gibi, tepki de görürler. Aşıkları saz omuzlarında görünce bazı bölgelerde; “Saz çalmak şeytan işidir. Bu dünyada saz çalanlar, öteki dünyada sazdan çıkan sesler gibi inim inim inleyecekler” diye karşı çıkarlar.

Aşık Veysel ile İbrahim Tutuş bir yurt gezisinde Tarsus’ta bir Şadırvanlı Han’nda kalmaktalardır. Akşam olur, yatılır, sabah olur kalkılır, Veysel cebini yoklar, “Kapı Kitli Cüzdan Cepte Para Yok” der. Veysel'in parası çalınmıştır. Kapı da kilitlidir, içerde yoldaşı ve aynı zamanda kuzeni İbrahim vardır. Parasının kaybolmasına dair bir şiir yazar, bu şiirden sonra İbrahim Emmi alınır ve Veysel ile yolları ayrılır. Aşık Veysel ile hiçbir ilişkisi olmayan insanlar bile Veysel’i etkilemiştir denilerek abartılırken, İbrahim Tutuş görmezlikten gelinmiştir.

“Parça parça olsun paramı çalan
Kimi gerçek dedi kimisi yalan
Dünyada görmedim ben böyle plan
Kapı kitli cüzdan cepte para yok”

‘Aşık Veysel Yılı’nın Viyana etkinliğinden (2) - Resim : 2

AŞIK KÜÇÜK VEYSEL ERKILIÇ

Aşık Veysel'in İbrahim Tutuş ile yollarının ayrılmasından sonra Aşık Küçük Veysel Erkılıç ile Türkiye gezilerini sürdürmüştür. Aşık Veysel ile Aşık Küçük Veysel tam tamına 21 yıl boyunca beraber olmuşlar, Veysel’in gözü olmuştur Küçük Aşık Veysel. Her iki aşık beraber türküler söylemişlerdir, birlikte plak yapmışlardır. Köy Enstitülerini beraber gezmişler, oralarda birlikte ders vermişlerdir. Altmışlı yılların başında Aşık Küçük Veysel vefat eder. Aşık Veysel, küçük Veysel’in ölümüne çok üzülür, buna reaksiyonu “işte ben şimdi kör oldum” olmuştur.

EMLEK YÖRESİ OZAN YATAĞIDIR

Emlek yöresinin huyundan mıdır suyundan mıdır, yoksa Veysel’in de dediği gibi tohumunun sık atılmasından mıdır, çok değerli ozanları vardır. Hemen hemen her köyde bir veya birden fazla ozan yaşar. Veysel’den önce yetişmiş en önemli ozanlar hiç şüphesiz 1854 yılında ölen İğdecik köyünden Aşık Veli, Kale Köylü Aşık Kemter (ö.1818) Kılıççı köyünden Aşık Agahi, 1848 ile 1928 yılları arasında yaşamış Aşık Kul Sabri de güzel şiirler yazmışlardır. Pir Sultan Abdal, Karaoğlan, Dertli, Ruhsati gibi usta ozanların şiirleri Veysel'in karanlık dünyasına ışık olur.

Kendinden önceki ozanların şiirlerini Aşık Veysel dinler ve ezberine alır. Dolayısıyla önce usta malı söyleyen Veysel’i çevrenin önemli ozanları ciddi derecede etkiler. Ayrıca yöre ozanları da zaman zaman babası Şatıroğlu Ahmet’in evine uğrar, orada çalıp söylerler. Merakla dinler Veysel o aşıkları.

Komşularından Molla Hüseyin de sazını düzenler, kırılan tellerini takar. İlk saz derslerini babasının arkadaşı olan Divriği'nin köylerinden Çamışıhlı Ali Ağa’dan (Âşık Alâ) alır. Süre içinde Veysel kendisini iyice saza verir; usta malı şiirlerden çalıp söylemeye başlar. Emlek yöresinin Emlek Hüyük adlı önemli bir köyü vardır. Bu köyde Veysel’in çağdaşları Ali İzzet Özkan, Aşık Devrani, Aşık Ali İzzet Savaş’ların dışında Sarıkaya köyünden Aşık Hüseyin Aşık Veysel’den biraz daha yaşça küçüktürler, arkadaşlıkları ve dostlukları ile karşılıklı etkileşim içinde bulunmuşlardır.

ETKİNLİK

YEE konferans salonu doluydu, güzel bir etkinlik oldu. Açılış konuşmasını YEE Müdürü Ayşe Yorulmaz yaptı. Açılış konuşmasından sonra T.C. Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun oldukça güzel ve onurlandırıcı bir konuşma yaptı. Yazar Demirtaş Ceyhun’un oğlu olarak halk müziği ile çok küçük yaşlarda haşır neşir olduğunu, babası Demirtaş Ceyhun’un da arkadaşları olarak Ruhi Su ve Rahmi Saltuk’u bizzat tanıma şansının olduğunu anlattı. Aşık Veysel’i bizzat tanıma fırsatının olmadığını, ancak Aşık Veysel’in kültürümüz için çok önemli olduğunu ve kültür değerlerimizi tanıtmak, tanıştırmak gerektiğini konuşmasında vurguladı.

Sivil toplum kuruluşlarının, konfederasyonların temsilcilerinin de bulunduğu etkinlikte büyükelçinin dışında T.C. Viyana Başkonsolosu da hazır bulundu. Etkinlik sonrasında Nazander Süzer Gökçe; YEE müdürü Ayşe Yorulmaz, Büyükelçi Ozan Ceyhun ve Başkonsolos Mert Özmert’e “2023 Aşık Veysel Yılı, Basında ve Ustaların Objektifinden Aşık Veysel” kitabı ile Aşık Veysel’in taş baskı bir portresini hediye etti. Başkonsolos Mert Özmert, annesinin 1975 yılında Sivrialan köyünde öğretmen olarak çalıştığını belirtmesi etkinliğin en güzel bir sürprizlerinden oldu. Fotoğraf sergisinde fotoğraflar, başta Büyükelçi Ceyhun ve Başkonsolos Özmert olmak üzere misafirlere tanıtıldı.