11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Askerler görevdeyken konuşsalar-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Askerler görevdeyken konuşsalar


TSK'nın değerli komutanları nedense görev yaparken konuşmuyorlar da emekli olduktan sonra düşündüklerini söylüyorlar.


Rahmetli İsmet Paşa işte bu nedenle Askerin siyasete müdahalesini değil, her Türk vatandaşı gibi konuşmasını sağlamaya çalışmıştır. 1961'den sonra Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanına değil de Başbakana bağlı olmasını ister ve şöyle derdi:


“Adam hem elinde miltralyöz tutacak, hem de memleketin meselelerinde fikri olmayacak. Olmaz öyle şey. Biz Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanının kapısında “Anti Chamber” yapması, , beklemesi olacak iş değildir.”


Ne hazin onun koltuğunda şimdi oturan zat, bunu algılayamıyor, doğuracağı mahzurları aklına getirmiyor. Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasını, hatta iç hizmet yönergesinin 35. Maddesinin kaldırılmasını imzaya açıyor. Bu ne demek İsmet Paşa'yı inkar etmek, "ben daha akıllıyım" demek. Birileri de bir sıra kurnazlık ve fesatlıkları akıllarından bir karış yukarıda olduğu için Çerkez Ethemliğe soyunmuşlardı. Sonları ne oldu? Siyasetten silindiler gittiler. Olana değil olacağa bakın.


Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ çok değerli bir komutandı. Ne yazık ki, yeterince kararlı değildi. Uzun yıllar NATO'da çalışmasından olacak, demokrasiyi salt halkın iradesinin tecellisi olarak algılıyor, Türkiye’yi küçük ABD belliyordu, ya da sanıyordu. Defteri kapadıktan sonra ne güzel konuşuyor. Hem de kime? Kurt diplomat Şükrü Elekdağ’a diyor ki:


“- Bu önemli bir konu"- Konu da asker yerine PKK'ya karşı özel Kuvvet kullanmak yani polisleri ölüme göndermek- PKK terör örgütü ile diğer terör örgütlerini veya terörle mücadeleyi aynı noktada görürseniz yanılırız. Örneğin bugün İsrail’de ve diğer ülkeler de terör olayları var. Mücadelenin nasıl yapılacağını saptamak için terör örgütünün yapısına, nasıl örgütlendiğine ve terör eylemlerini hangi alanlarda icra ettiğine bakmamız lazım. PKK terör örgütüne baktığımız zaman, kırsal alanda, yani dağda bayırda eylemler yapmak için organize olmuş ve eğitilmiş bir terör örgütü olduğunu görüyoruz. Şehirlerde ve meskun yerlerde bazen taşeron kullanıyor, çünkü kendisi örgüt olarak yerleşim yerlerinde eylem yapmak üzere örgütlenmiş ve eğitilmiş örgüt değil. Bu durumda terörle mücadele edenlerin de kuvvet yapılarını örgütün niteliklerine göre düzenlemeleri zorunlu. Şehirlerde mücadelede asli unsur elbette polis, polisin yetmediği yerde de jandarma olacaktır. “


Çok doğru ama geç kalmış bir söylem. Keşke İlker Paşa, o cafcaflı, toplantıları yaparken söylemiş olsaydı. Hani gazetecilerin “Paşam nereyi kazsanız altından silah çıkıyor” diye dalga geçtikleri sırada! Omuzlarında apoletleri, devletin yüksek düzey toplantılarında konuşurken. Olmadı, söylemedi ve o sırada iktidar, bu projesini açıklamıştı bile. Sadece O'mu? Işık Paşa da ilk Genelkurmay Başkanı olarak konuşmasına “Tek tip askerliği” vurgulamıştı ama, Hasdal’a, Silivri’ye yargıya müdahale olur, hele bekleyelim diyerek susmayı yeğledi! Sonuç ikisi için de aynı oldu. Birisi çok şeyi bilen ama yapamayan komutan, diğeri, kararlı ama giderek güçsüzleşerek siyasi idare karşısında istifayı seçen komutan olarak tarihe geçtiler.
Ya ana muhalefet ne diyor?


Evlere şenlik Ana muhalefet partisi CHP ise ne İsmet Paşa'nın neyi ne için yaptığını anlayabilmiş. Ne de TSK karşı vaziyet almak alışkanlığından vazgeçmiş. Bu durumu anlamak çok güç! İsmet Paşanın torunu Genel Başkan yardımcı olarak karşısına oturtmakta yarar görüyor da, Paşa Dedesinin neyi niçin yaptığını- yaşı o devirde küçük olduğundan değil-, sevgili babası Metin Toker’den dinlediği için pekala kendiside yardımcı olabilirdi.


Gerçek şu ki: Komutanların görev bittikten sonra vatan gerçekleri akıllarına geliyor. Siyasetçiler ise, son söylediklerine sahip çıkarken geçmişlerini reddediyorlar. Ya da çirkin siyaseti böyle yapılınca oy getirir bir matah sanıyorlar. İşte size sayın yeni CHP Başkanından inciler:


Başbakan “Güvenlik zirvesi yapılıyor. ABD elçisi oraya adeta baskın yapıyor. Meclis’ine, ana muhalefetine, halkına değil de Batı’nın egemen güçlerine bilgi verenler, egemen güçlerin taşeronluğunu yapanlardır” Diyor:” Dış politika stratejisinin ülke çıkarlarına göre yürütülmesi gerektiğine vurgu yapıyor ve ekliyor:


“Görünen o ki, Suriye’ye müdahale yapılacak. Bu cehaletten kaynaklanmıyorsa, bunun adı ihanettir”.
Şimdi aklın başına gelmiş! Tüh tüh tüh…41 kere Maşallah