Astana zirvesi dinamitleniyor!
İdlib kimyasal gaz provokasyonu, Trump`a, Suriye`ye yeniden müdahale bahanesi verirken; Türkiye, İran ve Rusya işbirliğini ve Astana zirvesini kökünden dinamitliyor!
Yalan korosunun Londralı başı, Rami Abdel Rahman adlı eski Suriye mültecisidir!
Dün sabah Suriye İdlib`te ( Han Şeyhun) kimyasal gaz saldırısında 58 Suriyeli ağızlarından köpükler gelerek acılar içinde hayatını kaybetti. Olaydan daha dakikalar geçmeden ve henüz hiçbir soruşturma yapılmadan, AB Dış İşleri Yüksek Temsilcisi Mogherini Esad`ı suçladı!
Müthiş bir hızla Washington, Londra ve Paris, BM Güvenlik Konsey`ine başvurarak Esad`a karşı karar almaya çağırdılar! Ama konseyin daimi üyesi Rusya bugün veto hakkını kullanarak ABD`yi engelledi. Trump bunun üzerine "BM kararı olmazsa bile, biz tek başımıza gerekeni yaparız" dedi!
Bir hafta öncesine kadar "Esad'lı çözüm olabilir " diyen Trump, artık Neocon ağızla konuşuyor: "Ben esneğimdir, görüşüm değişti, Suriye bütün kırmızı çizgileri aşmıştır. Müdahale gerekiyor."
BATIDA YALAN HABER KOROSU
Batı medyası hemen koro halinde korkunç saldırıdan Esad'ı sorumlu tuttu. Ankara çelişkili, ama Esad'ı suçlayan seslerin olması endişe verici. ABD uşağı Barzani de kendisine ait Rudaw ajansında Esad'ı suçladı! Rudaw`ı da Batı medyası kaynak olarak kullanıyor.
Suriye hükümeti ve ordusu suçlamaları kesin bir dille reddediyor. "Zaten bir yıldır adım adım başarı sağlayan hukümetin böyle bir şey yapması kadar saçmalık olamaz" diyor bir çok bölgesel kaynak.
Rusya sözcüsü Zaharova, Batı'yı 'provokasyon amaçlı yalan haber' üretmekle suçladı. Zaharova, Ankara'nın alacağı tavrı da endişeyle beklediklerini kaydetti. İran tepki gösterdi. Irak medyasında Esad`ın yapmadığı haberleri yer aldı. Yani bölgemiz başka, Batı başka yayın yapıyor!
Al Masdar gazetesi korkunç katliam hakkında çok sayıda fotoraf yayınlayarak ve görgü tanıklarına dayanarak Batı, IŞİD ve El Nusra'nın iddialarını yalanladı! Benzeri kanıtlar Rus, İran ve Irak medyasında da yer aldı. Ayrıca Aydınlık ve bazı diğer Türk medyasında da. Rus genelkurmayı tam tersine Suriye uçaklarının IŞİD`ın kimyasal silah üreticisi El Nusra`ya ait bir kimyasal gaz deposunu bombaladığını yazdı.
Ilımlı gözükmek için sürekli isim değiştiren ABD kontrolündeki El Nusra, 5 yıldır elindeki kimyasal gaz atölyelerinde sarin gazı üretiyor ve IŞİD'a teslim ediyor. 2013 yılında ve geçen yıl zehirli gaz saldırılarının arkasından El Nusra ve IŞİD işbirliği çıkmış, Obama bu olayları Esad'ı dünyada tecrit etmek amacıyla kullanmış, BM gözlemcilerinin Suriye'ye girmelerini sağlamıştı. Hatta El Nusra üyesi gaz yapımcısının biyografisi dahi medyaya düşmüştü! El Nusra o zamandan beri IŞİD'in kimyasal gaz deposu. Salı günkü olayda, zehirli gaz deposunun nasıl patladığı, IŞİD'ın 'Beyaz Miğferleri' nin bundaki rolü konularında ayrıntılar henüz netleşmediyse de, saldırının ESAD ve Suriye ordusuyla hiçbir ilgisinin bulunmadığı zaten kanıtlarıyla ortada.
YALANIN AMACI
Olay çok önemli ve küresel boyuttadır. IŞİD ve yandaşı El Nusra`nın zehirli gaz cinayetleri Esad`a yüklenerek Batı kamuoyu, Bush zamanındaki Irak gibi, yeni müdahalelere hazırlanıyor, alıştırılıyor! IŞİD ve El Nusra`nın arkasında neoconlar vardır ve bu provokasyonla Trump`u Suriye`ye müdahale konusunda yanlarına çekmişlerdir! Trump iktidara gelirken dış politikası belirgin değildi ve özellikle Suriye`nin, Neoconların muhtemel provokasyonlarına en açık `yumuşak karın` olduğunu o zamanlar yazılarımda belirtmiştim. (Trump`ı ayni zamanda, Suriye`de Ankara kontrolündeki güçlere para ve silah yardımını tekrar başlatarak, Erdoğan`ı `denge politikası` izlediği şeklinde boş bir hayale sürükleme ve Rakka`da oyalama taktiğine de sürüklüyorlar!)
Bu provokasyon Trump'a Suriye'ye müdahale bahanesi verirken, Türkiye, İran ve Rusya'nIn Suriye'ye ilişkin işbirliğini ve astana zirvesini kökünden dinamitliyor!
YALANIN KILIFI LONDRALI RAMİ
Yalanın kaynağı Batının en önemli haber ajansı Reuters ajansıdır! Esad'ı, katliamdan daha dakikalar geçmeden; IŞİD'e bağlı `Beyaz Miğferler` ekibinin yaygarasını ve Londra'daki Suriye İnsan Hakları Gözlemevi adlı sahte bir kuruluşu kaynak göstererek suçlayan, Reuters ajansıdır.
Bu sahte 'Suriye İnsan Hakları Gözlemevi', Rami Abdel Rahman adlı, 18 yıl önce Suriye`den kaçmış maaşlı bir ajan tarafından yönetiliyor! İçinde kendisinden başka kimse yok! Yani, Londra`daki evinden çıkmadan, masa başında, Suriye'de gözlem yapan (!), tek kişilik sahte gözlemevi!
5-6 yıldır Reuters haber ajansı, ne zaman Batı`nın önceden hazırladığı planlara uygun haber yaymak için 'kaynak' arasa, hemen bu Rami`yi öne sürüyor, "Rami böyle dedi" diyor!
Böylece Rami parasını alıyor, vurgunu vuruyor ajan olarak, Reuters de 'kaynağına' sahip olmuş oluyor. Danışıklı döğüş!
İnsanlar acılar içinde ölmüş, dünya felakete sürüklenmiş, dünya kamuoyu aldatılıp manipule edilmiş, onların umurunda değil!
Ama ne demiş atalarımız:
Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!