24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Asya’da gönül köprüsü: Ortak geçmiş

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in 5 özerk bölgesinden biri. Büyük çoğunluğunu Uygurların oluşturduğu Bölge’de Han milliyetinden Çinlilerin yanısıra, Kazaklar, Moğollar, Kırgızlar da yaşıyor

Asya’nın Batı ucundaki Türkiye ve Çin’in Batı kapısındaki Sinciang Uygur Özerk Bölgesi. Türklerin ata yurdu, binlerce yıldır Çinliler ile Avrupa’ya uzanan uygarlıklar arasındaki temas noktası. Sinciang, Rus, Moğol, Kazak, Özbek, Türkmen, Türk, Çinlinin ortak uygarlık mirasına dayanarak, yükselen Asya uygarlığında buluşması, kaynaşması için bulunmaz bir nokta.

Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, Çin’in 5 özerk bölgesinden biri. Büyük çoğunluğunu Uygurların oluşturduğu Bölge’de Han milliyetinden Çinlilerin yanısıra, Kazaklar, Moğollar, Kırgızlar da yaşıyor. Sinciang Radyo ve Televizyonu’nda Çince, Uygurca, Kazakça,, Kırgızca, Moğolca dillerinde de yayın yapılıyor. 6 etnik kanal, 12 stüdyoda yapılan yayınları izleyiciye ulaştırıyor.

UYGUR BÖLGESİ’NDE BİR CAMİ

Urumçi’de 1898’de inşa edilen Yanghan Camii’ni ziyaret ediyoruz. Eskiden dışarıdan gelen tüccarların kaldığı bir bölgeymiş. Adının anlamı buradan geliyor. Cami’nin ahşap kakmalarını 30 usta bir yıl boyunca çalışarak bitirmiş. Cami külliye şeklinde planlanmış. Aynı zamanda yoksullara yardım için bir imarathaneyi de bünyesinde barındırıyor.

Urumçi’de İslam Enstitüsü, ülkenin iç bölgelerinden gelen gençleri eğitiyor. Buarada eğitim gören gençler, gerici radikal yapılanmaların istismarına karşı kırsal bölgede faaliyet gösteriyor. Çin’de Uygurların ve diğer müslümanların yanısıra herkesin, inandığı dinin ibadetlerini özgürce yerine getirmesi resmi olarak güvence altında.

MEŞREP VE MUKAM

Urumçi’de Sinciang Sanat Tiyatrosu. 1949’da kurulmuş. Çin Devrimiyle yaşıt. 11 ayrı etnik grubu içinde barındıran Sinciang Dans Grubu’nun provaları sırasında uluslararası gazeteciler grubu için küçük bir gösteri düzenleniyor. Uygurların mukam adı verilen müziği ve Meşrep adı verilen çok yaygın olan bir halk eğlencesi meşhur. Müzik, şiir ve dansı birleştiren Meşrep, herkesin katılabildiği bir etkinlik olarak tanımlanıyor. İyice kulak kabartınca Uygurların konuşmasını anlamak mümkün. Dans gösterisi, düğün meşrebindeki figürler, içerik çok tanıdık. Bayram Meşrebi, Düğün Meşrebi, Mesire Meşrebi vb. gibi farklı biçimleri olan Meşrep, 2010 yılında Çin tarafından Dünya Kültür Mirası listesine sunuldu.

KAZANCI BÖLGESİNDE UYGUR SOKAĞI

İli Kazak Özerk Yönetimi’nin Gulca bölgesinde Kazancı adlı bir bölgede Uygurlar yaşıyor. Uygurların yaşadığı bölge koruma altına alınmış. 2006’da restore edilmeye başlanmış. 2008 yılında turizme açılmış. Tek katlı, geniş avlulu Uygur evlerinde, sanki kendi köyümüzdeki bir komşunun evindeyiz. Türk olduğumuzu duyunca Uygurlar, daha çok ilgi gösteriyor. İnsan tipi, davranış şekli, aynı. Sanki, Anadolu’nun bir kasabasındayız.

Sinciang Büyük Tiyatrosu’nda muhteşem bir gösteri izliyoruz. Salon 2 bin kişi izleyici kapasitesine sahip. Yüzölçümü 4 bin metrekare. Bu gösteride çeşitli etnik gruplara mensup 360 oyuncu rol alıyor. 6 bölümden oluşan gösteride 40 sahne değişimi var. Teknoljinin bütün imkanlarından yararlanılmış. Dev ekranlar, devasa hareketli dekorlar... Gösterinin ana teması İpek Yolu’nun geri dönüşü. Çinli, Rus, Kafkasyalı, Moğol, Uygur, Kazak, Özbek, Türkmen, Arap, Pakistanlı, Afganistanlı, Türk; velhasıl tüm Asyalıların kendinden bir parçayı bulabileceği bir gösteri. Gösteride canlı hayvanlar da var. Develer ve atlar oyunun sonlarına doğru üzerindeki binicileriyle sahneden çıkarak seyircilerin yanına geliyor. Oyuncular seyircileri de oyuna katıyor. Gösterinin sonlarına doğru tüm seyirciler de oyuncu haline geliyor, sahne genişliyor ve tüm salon sahne haline geliyor.

TANRI DAĞINDA KISA BİR GEZİNTİ

Son gün program dışı bir gezinti için Tanrı Dağı’ndayız. Ancak hava kapalı. Milli park olarak koruma altına alınan Tanrı Dağı’nın Urumçi’ye yakın olan turizm bölgesine vardığımızda yağmur şiddetleniyor. Yağmur nedeniyle dağın arabayla çıklılabilecek doruklarına gidemiyoruz. Ancak ulaşabildiğimiz yerlerde bile muhteşem bir doğa ve manzara, inasanı saatlerce yağmur altında tutmayı sağlayacak kadar etkileyici.

TÜRK-ÇİN İŞBİRLİĞİ İÇİN ELVERİŞLİ KOŞULLAR

Çin'in son 30 yıllık açılım politikasında en önemli engellerden biri dil ve alfabe sorunu. Emperyalist küreselleşmeciliğe karşı Çin’in geliştirdiği ortak kalkınma hedefli Kuşak ve Yol Girişimi açısından da bu engel devam ediyor. Çin’de özellikle İngilizce, geçmiş yıllara göre çok yaygınlaşmış. Özellkle Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde, başkent Beijing ve Şanghay’dan farklı olarak çok az sayıda latin alfabesiyle yazılmış tabela var.

Ancak bu bölgenin Türk girişimciler için avantajlı bir yönü, bölgede Uygur ve Kazakçanın yaygın olarak konuşulması. Tabii Türk girişimcilerin faaliyetlerini artırabilmesi, Türkiye ile Çin arasındaki ikişkilerin gelişmesine bağlı. Bu ise, Türkiye’nin Uygur ayrılıkçılığına ve radikal cihatçılığa kesin tutum alması ve buna karşı önlemler geliştirmesiyle sağlanabilir. Türkiye’nin bu adımları atması, bölgede yaşayan Uygurların da rahatlamasını sağlar. Böylelikle, Uygurlar iki ülke arasında ihtilaf konusu olmaktan çıkar, işbirliğinin zemini haline gelir.