Ataol Behramoğlu'nun düşündürdükleri
Milli Merkez Genel Sekreteri Halûk Dural önemli gördüğü iletileri zaman zaman lütfedip beninle de paylaşır. 16 Temmuz 2017 günü gönderdiği e-posta değerli yazar, şair ve aydın Ataol Behramoğlu imzalı bir yazıydı. İlginç ve dikkat çekici bulduğum bu yazının bazı bölümlerini sizinle de paylaşmak istiyorum.
BÜYÜK ADALET YÜRÜYÜŞÜ VE SONRASI
“…Büyük Adalet Yürüyüşü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir siyaset önderi ve birey Kemal Kılıçdaroğlu olarak zaferidir. Böyle bir deneyimden geçmiş olan biri ne siyaset adamı ne de bir insan olarak eskisi gibi kalabilir.”
“… CHP en azından yakın bir dönem için tek başına iktidar olma hayali kurmaktan uzak durmalıdır… Er geç dağılıp çökmesi kaçınılmaz olan AKP’ye oy veren seçmen, CHP’ye değil, kurulması kaçınılmaz olan Merkez Parti (MP) ya da partilere yönelecektir…”
“Emperyalizm destekli oyunlar, tehditler, saldırılar aşılarak bir MP kurulabildiğinde bu çok açık görülecektir. CHP’nin ve kurulacak olan MP’nin siyasette, kültürde ve ekonomi alanında hiç de güç olmayacak birlikteliğinin, giderek daha gerçekçi bir çizgiye yönelmesi kaçınılmaz olan HDP’ten destek almasıyla ülke normalleşme yoluna girecektir.”
“… beni dinlendiği karavanda kabul etmek inceliğini gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’yla bu buluşma ve görüşmelerimiz en değerli anılarım arasında yer alacak…”
SANATÇI TOPLUMUN IŞIĞI OLARAK SAYGINLIĞI HAK EDER
Ataol Behramoğlu topluma mal olan çok değerli bir sanatçıdır. Şiirleri Mozart’ın senfonilerine benzer. Büyülü sözler bir melodi ahengi içerisindedir. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığı’ndan ayrıldığı gün gündemden düşecektir. Toplumu heyecanlandıran bir siyasi etki yaratamamıştır. Ama Behramoğlu eserleri ile geleceğe uzanacaktır. Bu nedenle, “kabul etmek inceliği” sözcüklerini yadırgadım! Kılıçdaroğlu, dev sanatçı Behramoğlu’nu kapıdan mı çevirecekti?
SANATÇI HAKİKAT SAVAŞÇISIDIR.
Behramoğlu “emperyalizm” sözcüğünü kullanıyor. Bu sözcük bugünden kopuk olmamalı! Emperyalizmi Türkiye’ye davet eden kimdir? ABD, AB, NATO gibi emperyalist merkezlerle kim daha yakın bir ilişkiyi savunuyor. Türkiye’nin bütün stratejik çıkar alanlarına saldıran Avrupa Parlamentosu’na sıcak mesajlar gönderen kimdir? “We are not alone. How should liberal democrats respond? We need to develop and share internationally new democratik means to challenge the powers of illiberal populists and the new generation of dicators (Yalnız değiliz. Liberal demokratlar nasıl tepki vermeli? Bağnaz halkçılar ve yeni nesil diktatörlere karşı uluslararası yeni demokratik araçlar geliştirmeli ve paylaşmalıyız)” diyen kimdir?
YENİ DÖNEM YENİ DÜZEN
Kabul edilen Anayasa ile yeni bir dönem başladı. Artık parti ya da partiler iktidarı yok! Önce bunu iyi anlamalıyız! Seçilen Cumhurbaşkanı, 5 yıl boyunca güvenoyu ihtiyacı olmadan tek başına iktidar oluyor. Behramoğlu’nun edebi üslubuyla, “siyasi önder ve birey olarak zafer kazanan” Kemal Kılıçdaroğlu bu yarıştan kaçıyor! Aday olmayacağını açıkladı. Peki, Behramoğlu’na göre zirveye tırmanan Kılıçdaroğlu aday olmuyorsa, kim olmalı? Kendimi zorlayarak şöyle bir sonuç çıkardım: Bir MP kurulmasını bekleyeceğiz. Daha sonra PKK, pardon HDP’in kapısını çalacağız. Bu üç parti istişarelerde bulunacak ve yıldız (!) bir aday çıkarılacak! Ve bu aday seçimi kazanacak! Kısa dönem için, yani önümüzdeki seçimde CHP’den umut kesildiğine göre, bütün yükü kurulacak MP ile hapisteki HDP çekecek!
Türkiye emperyalist merkezlerle kıran kırana bir savaşın içindeyken, Türk milleti PKK’nın siyasi kanadını ve Atlantikçilerle dirsek temasında olanları iktidara getirecek! Ataol Bey, yürüyüşü bir iktidar formülü ile tamamlıyor. Saygı duymalıyız…
HAYAL KIRIKLIĞI
Hem yurt içinde hem yurtdışında sık sık panel ve konferanslara katılıyorum. Genellikle sözlerimi Ataol Behramoğlu’nun dizeleri ile tamamlarım. ”Yunus Gibi” şiirinin son bölümü muhteşemdir. “Nerde varsa böyle zulüm/çaresi isyan olmuştur.”
Hayal kırıklığı içerisindeyim. Çünkü uyum sağlamak için “Nerde varsa böyle zulüm/ çaresi HDP olmuştur.” diyemeyeceğim için başka final dizeleri bulmak zorundayım.