04 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk bir kere daha haklı -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda en dikkat edilen konulardan biri Türkiye’nin dış politikasının temel kuralının ne olacağıydı. Mustafa Kemal’in dehası ve devlet adamlığı niteliği orada da kendini gösterdi. Dışişleri bakanlığını kurmak ve o bakanlığı tek bir ilke etrafında kümelenmiş dış politika uzmanlarıyla bütünleştirmenin söylemi 2002 yılına dek “yurtta barış dünyada barış” olarak kabul edilmişti.

Büyük savaşların yöneticisi ve cumhuriyetin devlet başkanı olarak sivil hayatta dünya sorunlarına vakıf bir lider olmayı tarihte benzeri görülen savaş kahramanlığına yeğlemişti.

Savaş boyunca devam eden iç isyanlar silahla çözümlenirken dış politikada düşmanlarına bile barış elini uzatan muzaffer komutan neden yıllar sonra ünlü Time dergisine yılın adamı olarak kapak resmi oldu?

Neden Türkiye’nin sınırları içinde kalan Hatay meselesini tereyağından kıl çeker gibi barış içinde bölge halkının desteğini arkasına alarak diplomasi yoluyla çözebildi?

Neden Mustafa Kemal yurt dışında hiçbir devlet adamını ziyaret etmezken onlara barış elini uzatarak sınırlarımıza yakın ülkelerden tutun da Atlantik ötesine kadar ve Avrupa’nın en güçlü hükümdarları onun önünde saygı duruşunda bulundular. Peki neden hala dünya kadrini bilmediğimiz bu büyük savaş uzmanı ama barış liderini unutamıyor.

Tüm bunlar içinde bulunduğumuz şartların ve bizi gözleri görmeyen bir ağma gibi oradan oraya saldıran kulakları işitmeyen ve olup bitenleri dinlemeden, tartışmadan savaş çığlıkları atan siyaset adamlarının eline bıraktı biliyor musunuz?

Sakın kader demeyin ve Reyhanlı olaylarını bir de Türk dış politikasını yönetenlerin gaflet ve dalaletinde arayın.

Şu garip rastlantılara bir bakınız.

Başbakan 15 Mayıs’ta Washington’a gidiyor. 12 Mayıs’ta Reyhanlı’da bombalar patladı ve 50’ye yakın insanımız öldü onun iki katı kadar insanımız kimi ölümle pençeleşiyor kimi yaralı. Patlama alanlarında insan vücudu parçaları o kadar çok ki Reyhanlı savcısı mahkemeye başvuruyor ve olayla ilgili haberlere yayın yasağı koyuyor.

İstanbul’un eski ve halka karşı oransız güç ve biber gazı kullanmakla suçlanan valisi şimdi iç işleri bakanlığındadır ve büyük bir maharetle sorunu çözmüş, suçluları aynı gün yakalamış, sorgulamış ve onları suça itenlerin kimliğini tespit etmiştir bile.

Suçlu yine Suriye

Olayın meydana geldiği gün Almanya’dan keskin gözleriyle suçluyu bulan yine Dışişleri Bakanı Davutoğlu değil mi? İma yoluyla da olsa ifade ediyor ki:

“Patlamaların arkasında Suriye ve onun el muhaberat örgütü vardır!” Sayın başbakanın ABD’ye her gezisinden önce böyle olaylara tanık oluruz ve nedense halkımıza gerçekleri anlatmak yerine yayın yasaklarıyla vahim ve kanlı olayların üzerine yayın yasaklarıyla bir şal örteriz. Hayret edilecek olay yayın yasaklarının Türkiye’nin hemen tüm yandaş televizyon ve gazetelerinde uygulanması ve sansürün sadece Reyhanlı’ya özel değil Reyhanlı mahkemesinin verdiği kararın Türk basınına genel olarak algılanması. Bizim allahlık yandaş basın Reyhanlı’da yaşanan olayları bağımsız ve özgür Aydınlık gibi, Ulusal Kanal ve Halk TV gibi yayın organlarından öğrenebildi. Yandaş basın ise sadece mahkeme kararı yayınladı! Bu biraz garip değil mi? Sayın başbakan şu sıralarda ABD’ye gidiş hazırlıklarında. Elbette koltuğunun altında içişleri bakanının hazırladığı dosya ile gidecek ve Başkan Obama’ya Suriye’yi köşeye sıkıştırdığını ifade edecek ve belki de Obama’dan izin isteyecek.

Ne için?

Suriye’yi vurmak üzere görev için. Bereket Obama ve onun danışmanları hatta Pentagon böyle bir savaşın Ortadoğu’da ve Türkiye’de patlayarak dünyaya dağılmasından ve büyük felaketleri beraberinde getirmesinden endişe ediyorlar. Tam da ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Putin ve Rus Dışişleri Bakanıyla ortak bir toplantıya olumlu baktıkları bir sırada.