Atatürk ve Dilaçar

Son kerte duyarlı bir aydın olan Sayın Öner Hortaçsu’ya hep birlikte kulak verelim:
Robert Kolej’e 1951 yılında girdiğimde ilk aritmetik hocam rahmetli Vahram Çerçiyan’dı. Kendisi Arnavutköy’deki Kız Koleji’nde güzel el yazısı dersi de verirdi. Asıl uzmanlığının ise kaligrafi olduğu bilinirdi. Rahmetli Çerçiyan, ders yılı içerisinde zaman zaman Atatürk’ün imzasını kara tahtaya atardı. Bu imzayı Atatürk’e kendisinin önerdiğini büyük bir gururla anlatırdı.

ATAMIZIN İMZASI
Atatürk Latin harflerine geçme kararı açıklanmadan kaligrafi ustası Çerçiyan’a haber yollayıp birkaç imza örneği talep etmiş. Çerçiyan’ın önerdikleri arasından bilinen imzasını seçmiş.
Şimdi de aşağıdaki bilgilere dikkatle göz atalım. Ermeni soykırım yalanını savunanların nasıl bir yanlışın içine sürüklendiğini hep birlikte görelim:

AGOP MARTAYAN
1915’lerde ve tabii bugün de Türkiye’de pek çok Agop Martayan’lar var... Eğer Türkler Ermenilere soykırım yapsaydı, bu topraklarda bir tek Agop Martayan mezarı kalmazdı.
Agop Martayan, isminden de anlaşıldığı üzere Ermeni asıllı. İstanbul Büyükdere’de ticaretle uğraşan köklü bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak 22 Mayıs 1895’te dünyaya geldi. “Osmanlı soykırım uyguladı” denilen 1915’te Robert Kolej’i bitirdi.
Neymiş? Demek ki bir Ermeni 1915’te Robert Kolej’de okuyabiliyormuş. Ticaretle uğraşan ailesine yan gözle bakılmıyormuş. Üstelik Agop Martayan Osmanlı Ordusu’nda Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olarak görev alır.
Demek ki bir kez daha neymiş: Osmanlı en kritik dönemde bile bir Ermeni’nin eline silah verip, vatan ve bayrağını ona emanet edebiliyormuş. Soykırım yapan bir millet böyle saçmalıklar (!) yapar mı? Hitler, Yahudileri orduya alıp subay yaptı mı, ellerine silah verdi mi?
Agop Martayan, Doğu cephesinde yani kimi Ermenilerin Osmanlıyı arkadan vurduğu cephede görev yapar. Bu cephenin, ihanet eden soydaşlarının yardımıyla çözülmesi üzerine Güney Cephesinde görev alır.

ATATÜRK İSMİNİN KAYNAĞI?
Hani biz Mustafa Kemal Paşa’ya “Atatürk” diyoruz ya... İşte bu Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa’ya “Atatürk” soyadını teklif eden kişidir.
Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyet’i kurduktan sonra Türk dili üzerinde çalışmalara başlar... Dolmabahçe Sarayı’nda 22 Eylül 1932 tarihinde Türk Dili Konferansı gerçekleştirilir. Agop Martayan ile birlikte İstepan Gurdikyan ve Kevork Şimşikyan da uzman olarak davet edilirler.
Agop Martayan döneminin en büyük dil âlimlerinden birisidir. İngilizce, Yunanca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca bildiği gibi, “Türkçe gramer” kitabı da yazmıştır. “Türk-Sümer ve Hitit Dilleri Arasındaki İlişkiler” bildirisini Martayan bu kurultayda sunar.
Ve 1934 yılında Atatürk tarafından TDK Başuzmanı olarak atanır. Yabancı sözcüklerin kökünü açmada uzman olduğu için Atatürk tarafından kendisine “Dilaçar” soyadı teklif edilir. O da bu soyadını memnunlukla kabul eder.
“Beni buraya Atatürk getirdi. Ölünceye kadar O’na ve Türkçe’ye layık olmaya çalışacağım” diyen Agop Dilaçar, 45 yıl görev yapar. Ey, “Türkler Ermenilere soykırım yaptı!” diyenler, Agop Martayan’ı bu tezinizde nereye oturtacaksınız?

ANADOLU KARDEŞLİĞİN BEŞİĞİDİR
Anadolu renk, dil, din, mezhep ayrımı yapılmaksızın insanların kardeşçe yaşadığı dünyadaki en kutsal toprak parçasıdır. Bu toprakların doğasında barış ve kardeşlik vardır. Başka yerlerde kolayca kardeş kavgasını başlatan emperyalist merkezlerin, bütün kaynaklarını seferber etmesine rağmen Türkiye’de duvara toslamasının nedeni budur.
Bugün Ermenistan’dan gelen yaklaşık 50 bin Ermeni, Türkiye’de huzur içinde ekmeğini kazanıyor. Alman soykırım geleneğinin temsilcisi olan milletvekilleri, aslında Türkler ve Ermeniler arasına fitne ve fesat tohumları ekiyor. Tuzu kuru diaspora Ermenileri bu yalandan maddi ve siyasi rant sağlıyor. Bu kirli oyunu bozmak sağduyu sahibi her Türk ve Ermeni’nin birinci görevidir. Türk-Ermeni dostluğu Cem Özdemir gibi kötü niyetlilerin ihtiraslarına kurban edilmemelidir.
Cumhuriyet’e kanat geren Vahram Çerçiyan ve Agop Dilaçar’ı sevgi, minnet, vefa ve şükran duygularımla, tazimle anıyorum. Toprakları bol olsun...