Atatürk’e yakışmak
Müthiş heyecanlandırıcı bir atmosfer vardı dün Fenerbahçe'nin Saracoğlu Stadı'nda. Bizlere hep Atatürk'e layık olmamız ve onun kurduğu cumhuriyetimizin değerlerine sahip çıkmamız gerektiği öğretildi. Dün işte her bakımdan bunun dışa vurumu vardı. Yapılan tezahüratların verdiği heyecandan tüylerim ürperdi. Bir kez daha büyük mutluluk duydum. Teşekkürler Atam, bize verdiklerin için.
Sahadaki mücadele de ona layık oldu. Hem kazanan, hem kaybeden açısından, daha doğrusu tüm orada bulunanlar bakımından. Öyle ya, heyecana can dayanmaz. Fenerbahçe'nin hocası maçtan önce kalp sıkıntısı yaşamış. Galatasaraylı Muslera ile Sneider sakatlık kurbanı olmuşlar. Yani bitmeyen dertler içinde sahaya çıkmışlar. Fenerbahçe sakatlığı geçen Gökhan Gönül'lü klasik savunma dizilişi ile maça başladı. Cristian, Mehmet Topal, Emre ise orta alan tercihiydi.
Buna karşılık Galatasaray orta alanı Selçuk, Ceyhun, Melo ile kurmuştu. Savunmanın solunda ise Dany tercihi vardı. İleride ise Drogba'nın solunda Burak, sağında Bruma vardı. Bu düzende sarı lacivertliler, rakiplerine nefes aldırmadılar desek doğru olur. İleride ise Kuyt, Webo ve Sow sarı kırmızılı savunmayı hiç yerinden çıkarmadılar. Nitekim yoğun gelen ataklardan birinde topu ancak koluyla ceza alanı içinde karşılayan Chedjou penaltı yaptı. Emre Belözoğlu kaleci Eray'ın solundan tribünleri ayağa kaldıran ilk golü attı.
İkinci yarıda sakatlanan Kuyt'ın yarine Emenike, sonra da Emre'nin yerine Salih oyuna girdiler. Galatasaray ise Ceyhun'un yerine Engin, Bruma'nın yerine de Umut'u alarak atak üstünlüğünü ele geçirmeye çalıştı. Oysa durum 2-0 olmuştu bile. Sağdan yapılan seri bir atakta Webo'nun mükemmel asistini Cristian gole çeviriverdi. İki fark Fenerbahçe'yi koruma, Galatasaray'ı da kurtarma arayışlarına sürükledi. Son dakikalarda kazanılan penaltıyı Melo gole çeviremeyince, Fenerbahçe 2-0'lık üstünlükle maçı tamamladı. Aldığı güzel sonuçlara, derbi galibiyetini de ekleyen Sarı-Lacivertliler yoluna dolu dizgin devam etti.