23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atatürk’ün hançerlenme afişi!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Geçen hafta, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na girişinin 118. yıl dönümü de törenlerle kutlandı...

Bu ülkedeki resmi törenlerde bile “Atatürk”ün neredeyse adı da anılmaz olduğu için, doğrusu Kara Harp Okulu’ndaki 2016-2017 eğitim-öğretim yılı açılış törenini dikkatle izledik...

Törene Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu ve harbiyeliler de katılmıştı...

İşte her yıl olduğu gibi o törende de “Harbiyeli Yoklaması” yapıldı... Sıra Atatürk’ün Harp Okulu apolet numarası olan “1283”e gelince, salonda bulunan tüm harbiyeliler ayağa kalkarak “içimizde” diye bağırdı...

Peki; televizyonlarda bu geleneksel törenle ilgili haberi izleyenler, Atatürk’ün halen TSK’nın “içinde” olduğunu görünce biraz olsun umutlandılar mı acaba?..

Diyeceksiniz ki, “FETÖ’nün neredeyse yarısını ele geçirdiği TSK’nın ‘içinde’ Atatürk kalmış mıydı ki?..”

Bu soru her açıdan vahim ama haksız tarafı da yok değil!.. Çünkü AKP iktidarı döneminde Atatürk’ün adını bir “sözcük” olarak duyabilmek bile neredeyse mutluluk kaynağı haline getirildiği için, devletin içinde “Atatürk” vurgusu yapılan her tören yankı uyandırıyor...

Ancak tam da Atatürk’ün “halen” Harbiye’nin “içinde” olmasının sevinci yaşanırken, bizzat Genelkurmay’ın yol açtığı bir skandal, utanç açısından “afiş”e olmaktan da kurtulmadı...

Ne yazık ki gafletle hazırlanan ya da pervasızca göz yumulan bir “afiş” skandalı milleti son yıllarda kahreden olaylar listesinin başına geçiverdi!..


TSK’NIN SUSKUNLUĞU?..

Baksanıza; içinden Atatürk gibi bir “deha” çıkartan koca Türk Ordusu (TSK), Çanakkale Zaferi’ni bile artık Atatürk’süz kutlamaktan çekinmiyor!.. Hem de toplumun, “Atatürk’ü her yerden siliyorlar” şeklinde isyan ettiği bir kaotik dönemde!..

Söyler misiniz; memleketin duvarlarına Atatürk’süz Çanakkale afişleri astırabilen Genelkurmay Başkanlığı neden çekindi, kimlerden korktu ya da hangi tepkilerden dolayı geri adım attı acaba?..

Genelkurmay’ın değerli komutanları bir açıklama yapar mı acaba; “Memleketin, FETÖ, gericilik ve referandum- hilafet tartışmaları nedeniyle iyice gerildiği bir dönemde, hangi emir silsilesinin ürünüdür afişlerden Atatürk’ü dışlayabilen zihniyet?..”

En vahimi de, bu tuhaf ve düşündürücü uygulamayla “Çanakkale’de zaten Atatürk yoktu” diyebilen ruh hastası bir zihniyetin eline “koz” vermiş olmadı mı Genelkurmay Başkanlığı?..

Yıllardır Çanakkale konusunda Atatürk’le ilgili gerçekleri tersyüz etmek için çırpınan “tarihçi” kılığındaki soytarılar sevinçten nara atmamış mıdır Atatürk’süz afişleri gördüklerinde?..

Ya da milyonları kahreden bu “afiş” rezaletini gören her yurttaşın aklından şu soru geçmedi mi acaba; “Atatürk’ün ordusu Anafartalar ruhundan nasıl uzaklaştırıldı?.. Gazi afişlerde sırtından hançerlenmiş olmadı mı?..”

Genelkurmay şimdi tüm bu sorulara, “TSK’daki Çanakkale kutlamalarında Atatürk vurgusu vardı” diyebilir ama o zaman da şöyle sormazlar mı acaba?..

“Ne yani Genelkurmay’ın Atatürk vurgusu hep kapalı ‘salon’larda, video gösterilerinde mi olacak?.. Kamuya açık alanlara asılan, halkın gördüğü ve her zaman gururlandığı Çanakkale Zaferi afişlerindeki ambargo utanç verici değil mi?..”

Ne yazık bu gereksiz ve kışkırtıcı “afiş” rezaletine bakınca ürkütücü bir soru da geliyor akıllara; “6500 askeri personel ve 16 binden fazla askeri öğrencinin FETÖ’den ihraç edildiği bir ordunun içinde Atatürk’ü afişlerden silen zihniyet kimden etkilendi?..”

Genelkurmay yanıt verecek mi bu sorulara?.. Yoksa “içimizde” haykırışlarının çelişkisinde, “bu da unutulur gider” gafletiyle başını kuma mı gömecek “Atatürk’ün askerleri?..”


DEVLETTEKİ DERİN DİNLEME!..

Konu kamuyu saran “FETÖ” işgali ve onun halen işbaşındaki kriptolarının utanç verici eylemlerinden açılmışken devam edelim...

Çünkü medyaya dün yansıyan bir haber, bu ülkede en az “1 milyon kişinin telefonunun yasadışı olarak dinlendi”ği iddiasını bir kez daha kanıtlamış oldu!..

Baksanıza; yandaş medyaya konuşan “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu” (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Telefon dinlemeleri FETÖ’nün en sık kullandığı yöntemdi... Artık bitti mi?” sorusuna şu yanıtı vermiş:

“Gayriyasal dinlemeler konusunda önlemleri aldık. Bir yol düşünün oraya radarları yerleştirdik. Sıkı şekilde takip ediyoruz. Ama birçok çeşit dinleme var... Ortam dinlemesi, cihazı ele geçirerek veya takip ederek dinleme gibi...”

Peki, kim yapıyordu bu kanunsuz ve utanç verici dinlemeleri?.. Milletin haberleşme özgürlüğünü kim kirletiyor ve vatandaşın mahremiyetini kimler vuruyordu?..

Ve de en önemlisi, memlekette dinlemedik, asker, memur, gazeteci, siyasetçi ve işadamı bırakmayan o “casus şebekesi” devletten tamamen temizlenebildi mi?.. Tüm bu sorulara karşı da şöyle konuşmuş (BTK) başkanı Sayan;

“Etkin mücadelemiz sürüyor... Kurumdaki memurların üçte biri FETÖ üyesiydi!.. Hepsini gönderdik... Telekomünikasyon İdaresi Başkanlığı’nda (TİB) çalışanların yüzde 85’i de “FETÖ”cü çıktı.”

Bu ülkenin battığının, çöktüğünün, tüm mahrem duvarlarının yıkıldığının, tüm özgürlüklerinin “tele kulak” ahlaksızlığıyla tarumar edildiğinin en vahim itirafıdır bu kuşatma bilançosu...

Peki; BTK ve TİB’den müritleri temizleyince milletin haberleşme özgürlüğü üzerindeki derin tehlike geçmiş mi oldu?.. Bu konuda herkesin merak ettiği şu asıl soru sorulmayacak mı?..

“Cemaatin, yıllardır siyasilerin gafleti ve desteğiyle dinlediği on binlerce kişinin telefon kayıtları nereye, nasıl ve kimler tarafından kaçırıldı acaba?.. Kim, ne zaman kullanacak bu kayıtları?..”