ATİLA AYDINTAN-2 Avrupa’ya atılan zor adım
Ortaokul 1’de iken Atila Aydıntan’a Meclis kararıyla Harika Çocuklar Yasası kapsamında yurt dışında okuması için burs verilmişti. Ancak bir değişiklik getirilmişti uygulamaya. Daha önce İdil Biret ve Suna Kan’da olduğu gibi, anne ve babaların da evlatlarıyla birlikte Avrupa’da yaşamlarını karşılayacak şekilde verilmedi burs. Dolayısıyla gencecik yaştaki keman dehasının, maddi imkanları olmayan ailesini Türkiye’de bırakıp kendi başına Avrupa’ya gitmesi gerekiyordu. Bu, aile bağları sımsıkı olan Aydıntan ailesi için söz konusu bile olamazdı ve böylece ne yazık ki, Harika Çocuklar Yasası Atila Aydıntan’ın eğitimine yaramadı.
Aydıntan 15 yaşına geldiğinde; onu fedakarca yetiştiren İzzet Bey, öğrencisine artık keman konusunda daha fazla faydalı olamayacağı kanaatine varmıştı. O zamanlar Belçikalı keman eğitmeni Guille İgly gelmişti Ankara’ya ve büyük memnuniyetle Atila Aydıntan’ı öğrenci olarak kabul etti.
HIZLI İLERLEME
Atila Aydıntan lise sona kadar Belçikalı hocayla çalışmalarını sürdürdü. En zor müzikleri nefes alıp verircesine kolaylıkla özümsüyordu ve bu zihinsel mucizeyi teknik bir üstünlükle taçlandırıp Ankaralı seyirciyi büyülüyordu. CSO ile icra ettiği Mozart, Beethoven, Paganini, Tschaikowsky keman konçertoları, Saints-Saens’un meşhur Rondo Cappriccioso ve nice solo ve oda müziği başyapıtları kayıt edilmemiştir, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki parıldayan ışığını temsil eden Ankaralı Üniversite talebelerinden oluşan bir kuşağın unutulmaz anılarında kalmıştır. Ve o derin tecrübeler, kişisel gelişmelerine sağladığı katkılarla insanın ebedi gelişim sürecine katılmıştır. Müziği yaşamak budur. Çağımızda artık neredeyse unutulmuş bir mucize, medeniyet ile doğallığın kaynaştığı doruk nokta.
BELÇİKA BAĞLANTISI
Atila Aydıntan artık o kadar hızlı ilerliyordu ki kemanda, sayın İgly de kendisini eğitmen olarak yetersiz görmeye başladı. İzzet Bey’den sonra bu sefer İgly hoca öğrencisinin Avrupa’da en yüksek seviyede keman çalışmalarını sürdürebilmesi için kollarını sıvadı. Atila’ya kayıtlar yaptırdı. Bu kayıtlarla Belçika Kültür Bakanlığındaki yetkilileri ikna edip Aydıntan’a, Brüksel’in meşhur müzik akademisinde eğitimine devam edebilmesi için bir burs ayarladı.
Ancak ne yazık ki, bir kez daha talihsizlik yaşandı. Bir kez daha bu değerin hakkı verilmedi. Hatta bu sefer hakkı yendi. Türk makamları, Belçika’dan gelen jesti kabul etmedi. “Belçika bursu bir şahısa özel veremez, buradan okumaya kimin gönderileceğine biz karar veririz“ şeklinde itiraz etti. Ve ardından, Atila Aydıntan için ayarlanmış burstan başka birisi, bir torpilli yararlandı.
Baba Ziya, oğluna yapılan haksızlığa dayanamadı. O güne kadar nasıl tüm varlığıyla evlatları için mücadele etmişse, o zaman da aynısını yapmaya kararlıydı. Turist olarak Belçika’ya gitti ve orada bizzat kendisi yetkili talebe müfettişine durumu izah etti. Atila’ya başka bir yoldan bursun verilmesini sağlayabildi. Öyle ya: bazen vatanımın insanı sandığın en büyük hainliği yapar, ama bir baba daima kale gibi durur evladının arkasında…
1961 yılında Aydıntan geleceğin Avrupa Başkenti Brüksel’deki Conservatoire Royal de Musique’de öğrenci oldu. 1962’de keman, 1963’de oda müziği bölümünü bitirdi. Meşhur kemancı ve öğretmen Andre Gertler’in gözünden kaçmadı elbette bu başarılı Türk. Adabı muaşeret gereği aynı okuldan başka bir hocanın öğrencisini kapmak istemedi ve Aydıntan’ı Hannover’de de Profesörlük yaptığı Musikhochschule’ye çağırdı. Bir kader anı: kim bilebilirdi ki o zaman, Atila Aydıntan’ın, bir gün, Musikhochschule Hannover’i 20. yüzyılın dünyadaki sayılı müzik eğitim ve araştırma merkezlerinden biri olmasını sağlayan, on yıllarca emek sarf etmiş değerli eğitmen kadrosunun oluşturucu ve kökleştirici bir mensubu olacağını?
FIRSAT VE KADER
Oysa kader bambaşka bir yöne de gidebilirdi; bir yarışma esnasında, paravan arkasından Aydıntan’ı dünyaca meşhur Sovyet keman virtüözü David Oistrakh dinleyip bu çalışın kime ait olduğunu öğrenmek istedi. David Oistrakh öyle hayran kaldı ki, genç Türk virtüözünü Moskova’ya yanına çağırdı. Eğitimine ve kariyerine orada devam etmesini istedi. 20. yüzyılın sayılı keman sanatçılarından biri Aydıntan’ı seçkin sınıfına çağırıyordu. Kim gitmek istemezdi ki? Tabii ki ailesiyle de görüşmesi gerekiyordu bu önemli kararı. Bu sefer, dönemin soğuk savaş ortamından dolayı yaygın olan kuşkular ve belirsizlikler, ailece yapılan istişareler sonucunda, Moskova’ya gitmeme kararına neden olmuştu.
Kısmet…
…
Haftaya; Hannover’deki Aydıntan. Keman ve orkestra eğitimindeki kalıcı ve sistematikleşmiş başarılarını anlatacağım.
Saygıyla.