22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atlantik cephesinde işler karışık

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Doğu - Batı tartışması, eski bir konu. Önceden Batı demek, Avrupa medeniyeti ve Batı Avrupalı sömürgecilik demekti. Avrupa medeniyeti, Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına vurduğunda sorgu suale açılmıştı. Avrupa sömürgeciliği ise buralarda ama asıl türlü örnekler sergilediği Asya’nın geri kalan topraklarıyla Afrika’da yaygın ve derin nefret konusu oldu.
Günümüzde ise Batı, artık Atlantik okyanusunun batısındaki Amerika. Bundan yüz yıl önce Avrupa’nın sömürgeciliğini bırakıp medeniyetini aldığı ileri sürülen kuzey Amerika, ABD. Atlantik’in bize doğru olan doğu yakasındaki eski batı, şimdi bunun yardımcı kuvvet durumunda.
Önceden Doğu demek, Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı gelmek üzere, Avrupa medeniyetine ve sömürgeciliğine maruz kalan dünya anlamına geliyordu.
Şimdi Doğu, Avrupa’nın ortasından bize doğru olan kısmı ve Asya’nın bizden doğuya doğru açılan toprakları, yani bütün Avrasya. Ve elbette onunla birlikte Atlantik şiddetine maruz kalan dünyanın tümü.
Bugünün Batı’sı Atlantik dünyasında işler karışık.
*
TTIP ve TPP kısaltmalarıyla anılan ticaret ağı atılımları, durumu güzel açıklıyor. Bu anlaşmaların ikisi de küreselci ticaret sisteminin çöküşü üzerine, ABD tarafından gündeme getirilmişti. ABD dünyayı TTIP’le Avrupa üzerinden, TPP ile Asya’nın doğu kıyıları üzerinden sarmaya kalkışmıştı.
Bu iki anlaşma da 2017 yılında Trump eliyle atıl hale geldi.
*
TTIP, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’ydı; imzacıları ABD ile AB idi.
Küreselleşme projesinin batışıyla birlikte, Amerika’da Clinton-Obama çizgisi eliyle 2008’den başlayarak 2013’te protestolarla karşılanacak kadar ilerlemişti. Protestoların merkezinde Almanya vardı. Avrupa ülkelerinde bu anlaşma gizli yürütüldüğü için, yalnızca tekellerin yararına ve mutlak olarak yurttaşların zararına olduğu için protesto edilip reddediliyordu. TTIP bir Atlantik bloğu doğuracaktı. Bu blok, ABD -Avrupa tekellerine, dünya ticaretinin geri kalan yarısını, parmak oynatmadan yönetme gücüne kavuşturacaktı.
Trump ile birlikte, 2017’de işler durdu. Trump “Avrupa çeliğine %25 ithalat vergisi koyacağız” deyince, AB de hemen gümrük vergisi koyulacak Amerikan malları listesi hazırlamaya başladı. Yani TTIP olmadı. Aksine Atlantik’in iki yakasında ticaret savaşları boy verdi.
*
Hemen aynı dönemde, 2015’te ilan edilen öbür anlaşmanın kısa adı TPP, açık adı Trans Pasifik Anlaşması’ydı. TTIP ile Atlantik okyanusu üzerinden Avrupa’ya uzanan ABD, TPP ile öbür yanındaki Pasifik Okyanusu üzerinden Asya kıtasının doğu kıyılarına uzanmıştı. Anlaşma’da 12 ülke vardı; Amerikan kıtasından Kanada, Meksika, Şili, Peru; öte kıyıdan Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Malezya, Brunei Darüsselam, Vietnam, Singapur.
Trump’ın başkan seçilmesinden sonra ABD 2017’de bu anlaşmadan çekildi.
*
Batı, “sömürgeciliği tek dünya hükümetli küresel sömürgeciliğe evireyim” derken beceremedi. O zaman “bari trans-okyanusçulukla bölgeleşeyim” dedi, sözde serbest ticaretçi diktatörlüğün bu biçimini de tutturamadı.
*
Günün egemeninde işler bu kadar zora girmişken, bizim merkez gazete köşelerinden ortalığa “iyi de Avrasya ne vaat ediyor?” sorularının saçılması hem komik hem trajik. Türkiye’yi gidip sandıkta oy kullanacak seçmen gibi gördüğü için komik. Ona kim hoş bir şey vaat edecekse oyunu ona verecek! Yeni bir dünyanın şafağında, iflah olmaz Batıcılığı - Atlantikçiliği ile Türkiye’yi çöken kuvvetlere mahkûm etmeye gayret ettiği için ise trajik.