21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Atlantik sisteminin intihar ederken sunduğu lüks olanaklar

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

İsviçre’de ilk kez kullanılan “intihar kapsülüyle” ilgili birkaç kişi gözaltına alınmış. Ben de dün (24 Eylül) haberin başlığını okuyunca dedim ki, nasıl bir alet bu…

Gözaltına alınış sebebi benim tahmin ettiğimden çok farklı.

İsviçre Sağlık Bakanı Elisabeth Baume-Schneider, “Sarco kapsülünün kullanımının hem ürünün güvenlik mevzuatına uymaması hem de kapsülde azot gazı kullanılmasının kanun dışı olması nedeniyle yasal olmadığını” söylemiş...

Nasıl bir yabancılaşma.

Atlantik sistemi yalnızca ekonomik bakımdan acımasız değil.

İnsana karşı da öyle.

Her şey para. Sanki insanın içinden iliklerine kadar duyguları söküp hüüp diye çıkarıvermiş gibiler…

Atlantik sisteminin intihar ederken sunduğu lüks olanaklar - Resim : 1
İntihar kapsülünü 17 Temmuz’da bir toplantıyla tanıtmışlar…

KENDİNİ ÖLDÜRME ÖZGÜRLÜĞÜ

İsviçre’de ötenazi serbest. Yani kendi iradenizle yaşamınıza son veriyorsunuz.

Bu intihar makinesinin adını Sarco koymuşlar. Sarcophagus (lahit) kelimesinden türetilmiş. Hani biz ona kısaca Sarco deriz gibilerinden… Sizin de okurken içiniz fena oluyor mu… ben yazarken bile kendimi kötü hissediyorum. Yatıp kalkıp milletime şükrediyorum, doğrusu. Aldığımız terbiyeye, o Asya’dan dört nala kopup gelen kültürümüze, kaybetmediğimiz değer yargılarına… O kadar saldırıya rağmen bravo yani!

Neyse haberi okumaya devam ediyoruz:

İntihar makinesi olarak da anılan tasarım, şezlong benzeri bir sandalyenin bulunduğu hava geçirmez bir kapsülden oluşuyor.”

Tasarımcı sizin rahat rahat ölmeniz için oturmuş, masanın başına elinde kalem kağıt… yok… herhalde “kalem kağıt” dediğimi duysalar bana kızarlar, çok ayıplarlar…

Hiç “modern” bulmazlar beni.

Düzeltiyorum.

“Bilgisayarının” demeliydim… oturmuş bilgisayarının başına o maharetli parmaklarının ucuyla ekranda çizimini tamamlamış.

“İçine girip yatan kullanıcının, azot gazı akışını sağlamak için bir düğmeye basmasıyla işlem başlıyor. Bu gaz kişinin bilinç kaybı sonrası oksijen yetmezliğinden ölümüne yol açıyor.”

O kadar basit yani.

Satıcı da satacak elbette… çok çok para kazanacak… Arkasından öyle ballı dil bir tanıtım geliyor ki… bu aleti alasınız ve ölesiniz geliyor:

“Kapsüle girip, sandalyeye uzanan kişi, ölmeden önce en son görmek istediği manzarayı seçebiliyor. Ölüm yerinin İsviçre Alpleri mi ya da deniz kenarında bir yer mi olacağına karar verebiliyor.”

Özgürlüğe bak sen!

Teknolojiye bak sen!

“İntihar düğmesine bastığı an, sanal gerçeklik gözlüğünün görüntüsü yavaşça siyaha dönüyor.”

Sarco’nun son hali 17 Temmuz 2024’te ‘Son Çare’ (Last Resort) isimli yardımlı intihar üzerine çalışan bir sivil toplum kuruluşunun medya etkinliğinde tanıtılmış.

Adı “Son Çare”!

Her şeyi anlatıyor.

Sistem çözümsüz.

İnsanlar çözümsüz ve çaresiz…

Gelsinler Türkiye’ye.

Demokraside çareler tükenmez.

Elbet buluruz ve gösteririz onlara da bir mücadele ve değiştirme yolu yordamı…

Dünya gözüyle cennet vatanımızın her köşesindeki güzellikleri gösteririz.

Masmavi deniz kenarındaki şezlonglarda oturtur, 40 yıllık hatırı olan kahvemizi ikram ederiz.

Daha saysam neler, neler var, ben diyeyim on, siz deyin yüz!

Öyle değil mi…

Biz yaparız dedik mi, yaparız!

Atlantik sisteminin intihar ederken sunduğu lüks olanaklar - Resim : 2

‘BURADA YAŞANMAZ ARTIK’ DİYENLERE DUYURU!

Şu bırakıp gidenlere de çok şaşırıyorum doğrusu. Geçen gün bir arkadaşım anlattı. Bir avukat tanıdığı “buralarda yaşanmaz artık” deyip Kanada’ya gitmeye karar vermiş ailesiyle birlikte. Başarılı, genç bir avukat.

Arkadaşım ikna etmeye çalışmış:

-Ne ihtiyacın var, kurulu bir yaşamın var burada kendi memleketinde, kazancın yerinde … Dil sorunu yaşayacaksın… filan,,, filan…

Genç avukatımız kararlı, “çocuklarının burada yetişmesini” istemiyormuş.

Satmış, savmış… iki çocuğu da birlikte gitmişler.

Dört ay sonra ters kepçe geri gelmişler.

Çocuğu yuvaya yazdırmaya gitmişler.

Dakika bir:

“LGBT formasyonu alması lazım çocuğunuzun, ondan sonra kayıt yapabiliriz…”

Nasıl yani!

Cinsiyetini kendinin seçebileceğini öğrenecek.

Vay…

Toparlanmış gelmişler.

Diyormuş ki, “ben LGBT’ye karşı değilim ama bu kadar da değil, dayatılmasını kabul edemem…”

Keşke gitmeden bana da bir sorsaydı…

NEDEN EN MUTLU ÜLKELERDE İNTİHARLAR ÇOK

Atlantik sisteminin intihar ederken sunduğu lüks olanaklar - Resim : 3

Dünyanın “en mutlu” ülkeleri sıralamasında yıllardır üst sıralarda yer alan Finlandiya, intihar vakalarının da en çok görüldüğü yerlerin başında geliyor.

Şaşırdım mı?

Hayır.

Neymiş bu “mutluluk” kıstasları.

“Finlandiya'yı en mutlu ülkeler listesinde Danimarka, Norveç ve İzlanda gibi özgürlük, eğitim, sağlık hizmetleri, gelir seviyesi gibi insan yaşamını kolaylaştıran unsurların gelişmiş olduğu diğer İskandinav ülkeleri takip ediyor” muş!

Verilere bakıldığında Finlandiya'da her 100 bin kişide görülen intihar oranı 11.6 iken, ABD'de bu rakam 10.1 civarında. İskandinav ülkelerinin hepsinde bu oran çok yüksek.

Üstelik bu rakamlar üç yıllık, şimdi çok daha artmıştır.

Haberi yazan işin içinden çıkamamış bir türlü, diyor ki:

“Peki, ama Finlandiya ya da ABD gibi vatandaşların mutlu olduğu, gelişmiş ve refah seviyesinin yüksek olduğu ülkelerde neden insanlar intihar ediyor?”

Yani bu kadar at gözlüğü olabilir!

Çıplak gerçek.

Araştırmalar refah seviyesi ile intiharlar arasında çok ilginç bağlantılar olduğunu ortaya çıkarmış. İngiltere Warwick Üniversitesi, San Francisco Merkez Bankası ve New York Hamilton Koleji'nden bazı ekonomistlerin yaptığı araştırmaya göre, gelişmiş ülkelerdeki gelir adaletsizliğinin azalması, insanları komşuları, akrabaları ve iş arkadaşlarıyla daha fazla kıyaslamaya itiyor ve kendilerini daha çaresiz hissettiriyormuş…

Dartmouth Koleji ekonomi uzmanlarından David Blanchflower yaptığı bir araştırmaya göre de benzer bir sonuç çıkmış:

Bütün dünyada özellikle de düşük eğitim seviyesine sahip çalışan kesim, hayata tutunmak için daha çok çaba sarf ediyor. Bu durum ABD'de daha da belirgin. Kendini umutsuz hisseden insanlar, hayatlarına son veriyor. İntihar ediyorlar ya da uyuşturucu ve ilaçlarla hayatlarını kaybediyorlar. Finlandiya'da en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik kesim, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik kesime oranla dört kat fazla kazanıyor.

Umutsuzluk, gerginlik, yalnızlık, yorgunluk, depresyon, stres, uykusuzluk… yaş ilerledikçe daha da çok artıyor, intiharlar da doğru orantılı…

Yani şu emperyalist kapitalist sistemin insana ettiğini hiçbir canlı hiçbir canlıya etmez!

Bu arada bizim işte çıplak gerçek dediğimizi de araştırma sonucu keşfetmişler:

Hayatta başa gelen zorluklara karşı iyimser düşünen insanlar daha uzun yaşıyormuş!

İş geldi bizim bağımsızlığımıza ve de tek eksiğimizi tamamlamaya:

“Üreticilerin Millî Hükümetini kuracağız!

Azı da çoğu paylaşacağız.

Oh değmeyin keyfimize.

Atlantik İntihar İsviçre ötanazi Kanada