Atlantik’te boğulmaktan Avrasya’da liderliğe
2022’ye girerken gelecekten umutluyuz. İyimseriz, çünkü ülkemizde ve dünyada insanlığın yararına çok köklü değişikliklerin gerçekleştiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu gelişmeleri ve bundan sonraki süreci anlayabilmek için, dünya ölçeğindeki güçler dengesindeki değişiklikleri ve ortaya çıkan saflaşmada Türkiye’nin konumunu nesnel olarak ortaya koymak gerekiyor.
DÜNYADA GÜNCEL SAFLAŞMA
Güncel saflaşmada, ABD’nin başını çektiği emperyalist kampa karşı, bölgesel birliklerin irade ortaya koyduğu ve dünyadaki güç dengelerini değiştirdiğini görüyoruz. Gelişen dünya ülkeleri arasındaki ekonomik ve güvenlik alanlarında kurulan birlik ve ortaklıklar, bölgesel düzlemin ötesinde küresel ölçekte etkiye neden olmaktadır. Bu kapsamda, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu BRICS, Asya’nın tamamında bir çekim merkezi haline gelen Şanghay İşbirliği Örgütü ve hepsinden daha geniş ve derin bir işbirliği modelini aşama aşama hayata geçiren Kuşak ve Yol Girişimi, irili ufaklı birçok bölgesel girişimin çok daha ötesinde belirleyici oluşumlar olarak sıralanabilir.
Bunlara, yeni kurulan ama geniş bir potansiyele sahip olan Türk Devletleri Teşkilatı’nı da ekleyebiliriz. Başta Türkiye olmak üzere üye Türk devletlerinin, ABD’nin karşısındaki Rusya ve Çin ile olan tek tek ülkeler düzeyindeki ortaklıklarının, Teşkilat düzeyinde kurumsal bir işbirliğine dönüşmesi, Atlantik’e karşı çok ciddi bir caydırıcı kuvvet olmanın ötesinde önümüzdeki dönemin dünya dengelerinde tayin edici bir kuvvet oluşturacağını vurgulayalım.
OYUN DEĞİŞTİRİCİ GÜÇ
Yine, dünya çapındaki güç mücadelesinde belirleyici çarpışmaların olduğu Batı Asya’da, Astana ortaklığı da ABD saldırganlığını dizginleyen ve boşa çıkaran önemli bir işbirliği platformudur.
Türkiye, Rusya ve İran’ın oluşturduğu Astana ortaklığı esas olarak Suriye’deki gelişmelere odaklanmakla birlikte, Batı Asya genelinde bölge ülkeleri lehine önemli kazanımlar sağlamıştır. Astana ortaklığıyla oluşan zeminde, ABD’nin Suriye’yi parçalama operasyonu durdurulmuş, Kafkasya’da barış ve istikrarın önü açılmış, Azerbaycan’ın 30 yıldır işgal altında bulunan toprakları kurtarılmış, 2017’deki İkinci İsrail bağımızlık referandumu girişimi bozguna uğratılmış, daha önemlisi Türk Ordusu’nun oyun değiştirici gücüyle ABD’nin İkinci İsrail planı bozulmuştur.
İNİSİYATİF GELİŞEN DÜNYADA
Türkiye, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra demir attığı Atlantik’ten kopmaktadır. NATO’ya girerken Türkiye için Atlantik güvenliğinde piyon rolü verilmişti. Türkiye, hiçbir zaman bu role tam olarak uygun davranmadı ama güvenlik, siyaset ve kültür alanlarında Atlantik’te biçilen elbiseye göre şekillendirildi. Atatürk’ün Türkiyesi “Küçük Amerika” olmayı kabul edemezdi ve etmedi. Atlantik’te boğulmakta olan Türkiye, bugün Avrasya’da lider konumlara yerleşmeye başlamıştır.
Atlantik çağını geride bırakıyoruz. Asya yüzyılının başarılarını konuşacağımız bir döneme giriyoruz. İnisiyatif, Atlantik’ten Asya’ya geçmektedir. Önceki dönemden farklı olarak, artık dünyanın geleceğine ilişkin yönelimleri, Atlantik’in hedefinde olan Türkiye, Rusya, İran ve Çin’in öncülüğünde gelişmekte olan ülkeler belirlemeye başlamaktadır.
Türkiye’ye, Türk milletine, gelişen dünya ülkelerine ve milletlerine güveniyoruz.