Avrasya’da laiklik vakti
Konu: Laiklik.
Dünya durumu: Bir Atlantik ve Avrasya denklemi kuruldu.
Türkiye birinden uzaklaşıyor. Diğeriyle yakınlaşma arayışında.
Açıkça Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyelik tartışılıyor.
Endişeye bulanmış soru şu: Türkiye Avrasya yolunda laikliği tümden kaybeder mi?
Liberallerden bazı Kemalist çevrelere ezber belli: Ne kadar Batı, o kadar laiklik.
Endişeler arttı: Özellikle15 Temmuz’dan sonra.
***
Konuya Çin’den başlayalım.
Malum: Kasımın son haftasında Çin’deydik. Program yoğun.
Peş peşe toplantılar. Üniversitelerde. Strateji kuruluşlarında. ÇKP Dış İlişkiler Bakanlığı’da.
Stratejik sunumlar Başbuğ’dan. Fırsat buldukça sohbet ediyoruz.
Bir ara konu Donald Trump’a geldi. Ortadoğu politikası ne olacaktı?
***
Başbuğ, keyiflendi hafif. Çantasını açtı. Sırrını paylaşır gibi. Bir kitap çıkardı.
Baktım: The Field of Fight (Savaş Alanı).
Yazarı: Michael T. Flynn. Yeni Başkan’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı.
ABD yönetiminde en önemli koltuklardan biri.
Kitap, Temmuz 2016’da basılmış. En çok satanlar listesinde.
Üst başlığı açıklayıcı: “Radikal İslam ve onun müttefiklerine karşı küresel savaşı nasıl kazanabiliriz?”
***
Dikkat: Flynn fazla köşeli. Üç vurgusunu aktaralım.
Bir: “Bütün kültürlerin eşit olduğuna inanmıyorum. Bence Batı ve özellikle Amerika daha medenidir.”
İki: Avrupa’da dinde reform, uzun savaşlardan sonra geldi.
Üç: “Dünyanın acil şekilde İslami reforma ihtiyacı var ve bu kanlı biçimde olursa kimse şaşırmasın.”
***
Hatırlayalım: ABD/NATO, 1990’ların başında İslam’ı düşman seçti. Çare olarak da “ılımlı İslam”ı gösterdi.
Projenin bizdeki ürünleri: Fethullah Gülen ve AKP oldu (AKP liderliğiyle şimdi sorun yaşıyorlar).
Arap dünyasındaki tercihleri ise İhvan(dı).
Bugünün söylemi: “Reformcu İslam”. Gerekirse “savaş” diyorlar.
Soru: “Araç” olarak kimleri seçecekler?
***
Tekrar Çin’e dönelim.
İlker Başbuğ, önemli bulduğu bir Çin seyahatinde.
Fakat çantasındaki taşıdığı kitap ABD’yle ilgiliydi. Anlamı:
Bir: ABD’de yeni yönetimi çözmeye çalışıyor.
İki: Başbuğ da farkında. “İslam”, küresel gündemin ön sırasında.
***
Çin’deki sunumlarında Başbuğ bunları dikkate aldı.
Şu soruyu hep masaya getirdi: Trump döneminde ABD-Çin ilişkileri nasıl olacak?
Cevapların ortalaması: Soru işaretleri, kaygılar elbette var.
Fakat: ABD-Çin ilişkilerinin dayanıklı olduğunu düşünüyorlar.
Kastettikleri: Ekonomide karşılıklı çıkarlar.
Özet: Bekle, gör havasındalar.
***
Dikkat ettim. Başbuğ Paşa, Atatürk’te hep ısrarlı oldu.
Cumhuriyetimizin kurucusunu iki ilkesi üzerinden anlattı.
Bir: Ulus devlet. Etnik ve mezhebi farklılıkların üstünde bir millet anlayışı.
Kucaklayıcı millet tarifini örnek verdi: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
İki: Laiklik. Din ve mezhep çatışmalarının da çaresi olarak. İçte ve dışta.
***
Anladığım: Başbuğ, İslam dünyasındaki risklerin farkında.
Çatışmaların kaldıraç olarak kullanılacağını görüyor. Etnik ve mezhep çatışmalarından söz ediyorum.
Dünyaya çare olarak önerdiği: Türkiye’nin Atatürk tecrübesi.
Özeti: Ulus devlet ve laiklik.
***
Başbuğ’un önerisi, Çin tarafının zaten kabulüydü.
Atatürk Çin’de bilinen bir isim. 1930’lardan beri.
Çin’in sosyalistleri Atatürk’ü Sun Yat-sen’e benzettiler hep.
Devrim öncesi Çin Cumhuriyeti’nin kurucusuna (1911). Halen de saygıdeğer bir isim.
Not: Bugün Çin’de orta öğretim tarih kitaplarına bakınız. Kapağında üç devrimcinin fotoğrafı vardır: Atatürk, Lenin, Gandhi.
***
Çin niçin hassas: İslam, laiklik ve Atatürk konusunda.
Cevap fazla açıkta: Uygur bölgesinde radikal İslamcı bir hareket var.
Ayrılıkçı ve ABD destekli. Yıllardır terör eylemleri yürütüyor.
Pekin yönetimi için çare: Kapsayıcı millet anlayışı ve laiklik. Atatürk’ün tarifindeki gibi.
***
Çin’de böyle. Ya Rusya’nın laikliğe bakışı? Avrasya coğrafyasının diğer büyüğü?
Vladimir Putin’in açıklamalarına bakalım. Özellikle 24 Kasım 2015 uçak krizinin ertesi günü söylediklerine.
“Sorun sadece dün yaşadığımız trajediyle ilgili değil, çok daha derin.”
“Sadece biz değil tüm dünya görüyor ki, mevcut Türkiye yönetimi uzun yıllardır ülkesini kasten ‘İslamlaştırmaya’ yönelik iç politika izliyor.”
“İslam büyük bir dünya dinidir. Rusya’daki geleneksel dinlerden biridir. Biz de İslam’ı destekliyoruz ve buna devam edeceğiz.”
“Ama burada söz konusu olan daha radikal bir İslam’ın desteklenmesi.”
Putin’den bir benzetme: “Türk yönetiminin İslamlaştırma politikası yüzünden Atatürk herhalde mezarında ters dönmüştür” (17.12.2015).
***
Ya Hindistan?
Yıllardır terörizmle mücadelede. İslamı teröre alet eden örgütlerle.
Yani: Laiklik Hindistan için de zorunlu bir ihtiyaç.
***
Gelelim Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ).
Asya’nın başlıca ülkelerinin üye olduğu kuruluşa.
Sadece amacına dikkat çekelim: “Terörizm, köktencilik (radikal İslam), ayrılıkçılık ve örgütlü suçlar.”
Anlamı: Laiklik, ŞİÖ’nün temel amaçlarının başında geliyor.
***
Atlantik’in laiklikte son adımı ne olmuştu?
15 Temmuz’a bakalım. FETÖ çetesini Türkiye’nin başına geçirmeye kalktılar.
***
Son söz:
Laiklik Avrasya’da zorunlu ihtiyaç.
Radikal İslam: Atlantik’te kullanılan bir araç.
Devam edeceğim...