28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 4 Kasım 1950'de İnsan Hakları Bildirisi'nde yer alan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metindir. Bugün de 4 kasım!

Avrupa Konseyi'nin bu alanda ilk adımı 4 Kasım 1950'de Roma'da imzalanan ve 3 Eylül 1953'te yürürlüğe giren "İnsan Hakları ve Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi (AİHS)"dir. Türkiye bu sözleşmeyi 18 Mayıs 1952'de Demokrat Parti iktidarı döneminde imzaladı. Geçmişle yüzleşenler bu sözleşmenin titizlikle uygulanıp uygulanmadığını hiç gündeme getirmezler, çünkü CHP'yi suçlamaları olanağı yoktur. AİHS'ni uygulamayan iktidarların tamamı sağ hükümetlerdir.

***

Bu yazıda sözleşmenin sadece Haklar ve Özgürlüklerle ilgili maddelerini bazılarını ele alacağım ve kuşkusuz hukuk bilgisinden yoksun bir vatandaş olarak değerlendireceğim:

Madde 2.Yaşama Hakkı:

Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır. Yasanın ölüm cezası ile cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bu cezanın yerine getirilmesi dışında hiç kimse kasten öldürülemez.

-Gezi olaylarından bu yana ülkemizde kaç insan Polis tarafından, polis yardakçıları tarafından öldürüldü ve sakat bırakıldı? Yaşam hakkının ihlali olaylarında polis ve yargı yansız ve adil davrandı mı?

Madde 3.İşkence Yasağı:

Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz.

-AKP iktidarında bu maddenin hiçbir önemi ve geçerliği yoktur. İnsanlık ve onur sınırı polisin "Höt!" dediği yerdir.

Madde 4.Kölelik ve Zorla Çalıştırma yasağı:

Hiç kimse köle ve kul halinde tutulamaz. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.

-Sözleşme öyle sansın. Madenlerde ve tersanelerde, her türlü teknik güvenlikten yoksun insan-emekçiler patır patır ölmekte ve olanları "İşin riskidir, kaderdir!" diye seyreden AKP hükümeti, çalışma koşullarını iyileştirmek için 11 yıldır parmak oynatmamaktadır. Çocuk işçiler, merdiven altı işçileri ve taşeronun işçileri iş ve çalışma güvenliğinden yoksun, sigortasız, boğaz tokluğuna çalıştırılmaktadır. Bu insanların durumu 4.maddeye göre kölelikle eş değerdedir.

Madde 5.Özgürlük ve Güvenlik Hakkı:

Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır. Aşağıda belirtilen haller ve yasada belirtilen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.

-AKP iktidarında insanların özgürlük ve güvenliği R.T. Erdoğan'ın "Benim polisim!" dediği zaptiyenin ve gene onun özel mahkemesinin insafına bırakılmıştır. Polis bizim (halkın) polisimiz, yargı bizim (halkın) yargımız değildir. "Sözleşme"yi memnun etmek için halk ya polis ve yargıyı ele geçirmeli ya da kendi yargı ve polisini kurmalıdır. Çünkü yakalamalar, tutuklamalar, yargılamalar ve hapishane koşulları 5.maddenin normlarına kesinlikle uygun değildir.

Madde 6.Adil Yargılanma Hakkı:

-Bir ülkede adil bir yargılamanın olabilmesi için, yargı aygıtında görevli herkesin atanmadan iş güvencesine kadar eksiksiz bir güvenlik altında olması gerekir. Yargı çalışanları dokunulmaz olmalıdır, olmak zorundadır. Polisin savcının yerine geçtiği, savcının sanığı av hayvanı olarak gördüğü, yargıcın vahiyle karar verdiği bir düzenekte adil yargılama nasıl olur?.

Madde 9.Düşünce ve Vicdan Özgürlüğü:

-Başbakan R.T.Erdoğan Van'da yaptığı bir konuşmada gene masal anlatıyor:

"Dinsel milliyetçilik de yapmayacağız. Müslümannın da Hıristiyanın da Musevinin de hatta hatta ateistin de hukukunu koruyacağız" (soL, 28.10.13)

Tuhaf bir konuşma. Bir monark konuşması. "Dinsel milliyetçilik" de ne demek? Bu iki sözcüğün yan yana gelmesi olanaksız. "Dinsel tefrika (ayrımcılık) yapmayacağız" demesi gerekirdi. Ama o zaman dinsel ve mezhepsel tefrikanın feriştahını yaptığı, yaptıkları ortaya çıkardı.

"Hatta hatta ateistin de hukukunu soruyacağız" demek ne demek? Ateistin hukukunu yasalar ve yargı korur ve bir başbakan bir ateistin hak ve hukukuna ancak saygı duyar. Saygı duyması gerekir.

Madde 10.İfade Özgürlüğü:

-AKP iktidarında, ifade özgürlüğünden yararlanmak mapusaheye kapatılmak ve işsiz kalmak anlamına gelmektedir.

***

Türkiye'de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümsüzdür; egemenlik AKP tarikatının özel mülküdür!