23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa Körfez parası gelmedi diye ağlarken...

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye'de Körfez sermayesine yönelik olumsuz haber akışı ve siyasi söylemler ülkenin ihtiyaç duyduğu dövizin gelmesini engelliyor. Körfez ülkeleri fosil yakıt üretimleri sayesinde geçimlerini idame ettiriyorlar. Bu ülkeler uzun vadede, biriktirdikleri fonları kullanarak sanayisi güçlü gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerdeki şirketlere ve sektörlere yatırım yapıyorlar. Alman ve İtalyan otomotiv devlerinden Fransız ve İngiliz küresel şirketlerine kadar hemen her gelişmiş ülkelerde Körfez fonlarının yatırımları var. Hatta Avrupa Birliği Kovid sonrası toparlanma projeleri için yeterince Körfez sermayesi çekememekten şikayetçi (AB'nin Bütçe ve Yönetimden Sorumlu Komisyon Üyesi Johannes Hah, ocak ayında yaptığı açıklamada, NextGenerationEU programı için daha fazla Körfez yatırımcısını çekmek istediğini söyledi.) “Fakat Körfez sermayesi nedense Türkiye'ye gelince kamuoyunda bir olumsuz dirençle karşı karşıya kalınıyor.” diyen Körfez ülkelerinde iş yapan DEİK üyesi iş insanları, kamuoyundaki bu algının yatırımcıları kaçırdığını ve Körfez tarafındaki muhataplarını rahatsız ettiğini ifade ediyorlar.

HAKİM HİSSE ALMIYORLAR

Sohbet ettiğimiz iş insanları özellikle muhalefetin bu yöndeki söylemlerinin olası bir iktidar değişimin durumunda yaşanabilecek olumsuz durumlar tahayyül edilerek yabancı kuruluşların Türkiye'ye sıcak bakışlarının soğumasına neden olduğunu belirtiyorlar. Şu anda Körfez tarafında iki önemli yatırımın Türkiye'ye gelmek istediğini fakat olumsuz kamuoyu algısı yüzünden 2023 seçimleri sonrasına yatırım düşüncelerini ertelediklerini belirten iş insanları, Avrupa'da bu fonlar yatırım yaptığı zaman sorun olmazken neden Türkiye'de, özellikle muhalefet cephesinden böyle bir direncin geldiğini anlamakta güçlük çektiklerini ifade ediyorlar. Bu fonların Türkiye'deki şirket ve varlıkların hakim hisse satın almaktan ziyade genellikle küçük hisse veya yüzde 49'unu satın alarak, aslında bir sermaye güçlendirmesi şeklinde hareket ettiklerini belirten DEİK üyesi iş insanları, gelen fonlara ve fonlar aleyhine yapılan kamuoyu oluşturma adımlarının bir kere daha düşünülmesi gerektiğini, burada ülke menfaatinin siyasi hesaplarının önünde geçmesi gerektiğini kaydediyorlar.

TÜRKİYE DAHA ÇOK İŞ YAPTI

Yine önemli bir takım grupların önümüzdeki dönemde Türkiye'ye daha çok yatırım yapmayı istekli olduğu da iş insanlarınca aktarılan bilgiler arasında. Verilere bakıldığında özellikle Katar'ın Türkiye'de 10 milyar dolar civarında doğrudan yatırımı varken Türkler'in oradaki yönettikleri işlerin büyüklüğünün 20 milyar doları aştığını (Türkiye'nin Doha Büyükelçisi Mehmet Mustafa Göksu da 2020 yılında bu tutarı telaffuz etti.) belirten iş insanları, kim kimi satın almış muhasebesi yapıldığında bu tablonun göz önüne getirilmesi gerektiğini söylüyorlar. Küreselde parasal bolluğunda bitmesi ile yabancı sermayenin gerek doğrudan yatırımlar gerekse sıcak para getirmek konusunda daha çekingen davrandığına dikkat çeken iş insanları, hal böyle iken Türkiye'ye olan teveccühün bu tür algılara dayalı politikalarla önlenmesinin ülke çıkarları aleyhine olduğunu söylüyorlar.