Avrupa: Transatlantik prangası okyanusta batsın!
Avrupa`da `anti-ABD` hayaleti dolaşıyor! AB Washington`a karsı isyan içinde!
Pompeo ve Bolton gibi en savaş çığırtkanı Neoconlar artık Trump`ın bakan ve baş güvenlik danışmanı. Ocak ayında yazmıştım: "Washington netleşiyor ve sertleşiyor. Karşı taraf da sertleşecek."
ABD, azalan gücüne uygun ayar vermek ve geri vitese takmak yerine, rövanşa soyundu! Ama Beyaz Saray ve Amerikan medyası bu rövanşa hiç de uymayan bir İÇ KAVGA krizinde! Obama`nın 3 yıl önce imzaladığı ve İran`a ekonomik ambargonun kalkmasını öngören anlaşmadan çıkmaya yakışmayan bir zayıf tablo!
Bir yandan da kendi kendisine soruyor Amerika: "Bu da yarının ne olacağı düşünülmeden atılmış bir adım mı?" "Ya Avrupa İran`la bir olursa? Avrupa`ya ambargo uygulayıp bindiğimiz dalı mı keseceğiz?"
Öncelikli hedef: İran`ın Suriye, Lübnan ve Irak`taki etkinliğini önlemek, İran`a Amerikan yanlısı bir rejim getirmek! İsrailli bakan Yoav Galant: "Trump`ın kararı, İran`ı Suriye`den sökmemiz için bize fırsat sunuyor."
Orta vadeli hedefler: Türkiye, Astana`nın dinamitlenmesi ve Avrasya ittifakına nifak sokmak, bölgeyi bölmek... BOP`un modern versiyonu!
Stratejik hedefler: Baş düşman Rusya`nın güneyden kuşatılması, Çin`in petrol kaynağının kesilmesi, İpek Yolu`nda İran, Türkiye ve Suriye hattının tıkanması!
Öte yandan Pompeo ve Bolton gibilerinin yanında Trump`ın çıkma kararı solda sıfır kalır! Pompeo bir süre önce, "İran`la pazarlık yerine oraya 2000 bomba sallamalıyız" diyordu. Yani sadece İsrail ve Suudilerin paylaştığı aşırı saldırganlık.
İRAN`IN MANEVRA ALANI GENİŞLEDİ !
İran, anlaşmada kalacağını açıklayarak diplomatik atağa geçti.
Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, diğer imzacı ülkeler Rusya, Çin, İngiltere, Almanya ve Fransa`dan oybirliğiyle garanti istedi. Pekin, Moskova ve Brüksel`e gitti. Mekik diplomasisi. Siyasal amaç: Avrupa`yı da çekip geniş küresel cephe oluşturmak. Dün sonuç: "Doğru yoldayız."
İran`ın jeopolitik yeri, Rusya ittifakı, Çin ve Avrupa için enerji ve pazar olarak önemi büyük. Bu yüzden Zarif`in Avrupa`yı ikna etmesi zor olmadı. Avrupa zaten çoktan ikna olmuştu!
AVRUPA İÇİN OLAY BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA MI?
"Amerika`mızı artık tanıyamıyoruz" demişti Alman Dışişleri Bakanı Gabriel iki ay önce.
Son dört yıla göz atalım: ABD`nin Ukrayna ambargosuna gönülsüzce katılan bir Avrupa.
Kuzey Denizi Petrol ve gaz akımına Washington engeli. Alman Mercedes`ine kapanan ABD pazarı. ABD`ye ihracaatına gümrük darbesi. NATO için AB`nin cebine el atan Washington. AB- Rus sınırında savaş kabusu. Çelik ve Alüminyum ihracatına yüzde 25 ABD vergisi.
Brüksel her defasında öfkeyle homurdanmaya başlamıştı. Kudüs`ü başkent ilan etme, Suriye`de kimyasal kışkırtma ve bombardımanlar Orta Doğu -AB ilişkilerine artık zarar veriyor, AB`ye mülteci akınını da besliyordu.
Ve nihayet Trump`ın İran kararı: Transatlantik ilişkilerinde bardağı taşıran son damla mı?
Beyaz Saray`ın ocak ayında ilan ettiği yeni dünya stratejisi: Rusya ve Çin baş düşman, rekabet esas. Asya`ya karşı ABD cephesi yeniden genişletilecek, bunda Avrupa`ya öncelik verilecek!
Ocak ayında burada şöyle yazmıştım: "Avrupa`yı yeniden kazanabilmek için, `kararları ortak alıyoruz` görüntüsü yaratacaklar. Bu nedenle Brüksel`e özel bir delegasyon gönderiyorlar ve göya İran`la anlaşmanın iptali ve yeniden ambargo konulması için AB`yi ikna edecekler! Olmayacak duaya amin diyorlar! "
Öyle de oldu, nisan sonu Merkel ve Macron`u (Kimilerinin Amerika`nın Truva atı diye Amerikancı yanını fazlaca abarttıkları) Washington`a davet ettiler. Hatta Trump havalı pozlarla şöyle bile dedi: "Merkel istemezse anlaşmadan çıkmaktan vazgeçerim!"
Ama tam aksini yaptı! Brüksel şimdi kendisini, manda devlet muamelesi yapılmış, alay edilmiş, aşağılanmış hissediyor! AB`de öfke fırtınası patladı. İran kararı ters etki yarattı.
Trump`ın zaten her tokadı kendi suratına tekme olarak geri dönüyor! Bumerang! Kudüs kararı ve Suriye bombardımanları mesela. Türkiye`de darbe girişimı mesela!
AB - AVRASYA ARASINDA BİR HAFTADA TAVAN YAPAN DİPLOMASİ!
Amerikan The New York Times: "Trump Avrupa`yı aşağıladı. Transatlantik ilişkileri tehlikede."
Almanya`nın meşhur `Der Spiegel` i: " ABD Avrupa`yı karşısına alma yolunu seçti. 70 yıllık transatlantik ilişkilerinde Avrupa çıkarları hiç bu denli ihlal edilmemişti."
Merkel: " Uuslararası düzene duyulan güveni zedeliyor. Herkes aklına eseni yaparsa bu dünya için kötü bir haber."
Avrupa, ABD `ye artık güvenemezdi. İran anlaşmasını savunarak kendi kaderini kendi eline almalıydı.
Alman Dışişleri Bakanı Maas, ABD`nin transatlantik ittifakı `zehirlediğini` söyleyecekti. Rus Dış İşleri Bakanı Lavrov, Washington`un İran anlaşmasının diğer imzacısı ülkeler üzerinde müthiş baskı yaptığını duyurdu. "Transatlantik ilişkileri ciddi şekilde zarar görebilir. Ve görürse, bunun sonuçları İran anlaşmasından çok daha geniş ve kapsamlı olacaktır." Yani dünya cephelerinde kökten bir değişme olabilir demeye getiriyor!
Alman Maliye Bakanı Scholts, parlamentoda: " Avrupa`nın bağımsızlığı bizi kendimizi savunmaya ve -Atlantik paktından - çıkmaya götürüyor."
Önceleri İran konusunda biraz yalpalamış olan Macron şimdi şöyle diyordu: "Müttefiklerimiz de dahil olmak üzere büyük güçler adımıza diplomasi yapmaya, güvenlik belirlemeye kalkışır ve bazan bizi en kötü risklere sokarlarsa, artık bağımsız değiliz demektir."
Fransa Maliye Bakanı Le Maire: " ABD`nin sanki dünyanın ekonomi polisi gibi davranması kabul edilemez."
Almanya`nın eski ABD büyükelçisi Ischinger soruyordu:
"Transatlantık ittifakı öldü mü? Mesele sadece ekonomik çıkarlarımız değil muazzam büyük olsalar da, ayni zamanda güvenlik meselesi. Avrupalılar Trump`ın İran anlaşmasını ihlalinin Orta Doğu`da istikrarsızlık ve çelişkileri artıracağının fazlasıyla farkında. Iran`la düşmanları İsrail ve Suudi Arabistan arasında bir savaş patlarsa çok şey kaybedeceğini Avrupa bilmektedir. Zaten gergin durumdaki AB, bölgeden yeni bir mülteci dalgasını zor kaldırır."
Avrupa Konseyi Başkanı Tusk dün: "Trump`ın son kararlarına bakanlar, `Dostun buysa düşmana ne gerek` diye düsünebilirler. Ama Avrupa yine de şükretmeli, sayesinde boş hayallerden kurtulduk."
Alman Devlet Başkanı Steinmeier: "Amerikan siyasi önderliği artık kendini uluslararası topluluğun bir parçası olarak görmüyor, rakip devletlerin döğüştügü bir arena olarak algılıyorsa, o zaman Alman ve Avrupa dış politikası tehlikeye düşer. Buna hep beraber bir cevap bulmalıyız."
Cevabı ilk bulan Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker oldu: "ABD`nin yerine geç ve kendin uluslararası önderlik göster." iki haftadır ABD`den kopma düşüncesi hızla yayılıyor: "Transatlantik prangasını bırakalım Okyanus`ta batsın!"
Geçen haftanın diplomatik trafiğine bakmak yeterli: Merkel-Macron zirvesi, İran bakanı Cevad Zarif`in Pekin, Moskova ve Brüksel`e mekik diplomasisi, dün Brüksel zirvesi, Merkel`in Putin`e Soçi ziyareti ve Bulgaristan`da AB zirvesi...
En son Merkel, Macron ve Theresa May dün zirve kararını açıkladılar: ABD ne yaparsa yapsın İran`la devam! Ve ardından Merkel ikinci sefer Soçi`ye (Rusya) uçtu! Ukrayna krizi başlayalı beri Merkel ilk kez Rusya`ya gelmişti!
KUDÜS KATLİAMI AVRUPA`YI DAHA DA ENDİŞELENDİRDİ
Avrupa Orta Doğu`da savaş istemiyor artık, bu konuda çıkarları ABD ile bir süredir örtüşmüyor!
Alman Suddeuttsche Zeitung: "Kudüs elçiliği ve İran anlaşmasından çekilme olayları Trump`ın ne kadar kutuplaşma ve radikalleşmeye yol açabileceğini gösterdi bir kez daha... Avrupa ise eli kolu bağlı, istemediği çelişkilere nasıl bulaştırılmaya çalışıldığını izlemek zorunda. Bu çaresizlik henüz tek şey sağladı: öfke. "Amerikan buyruğu", " Egemenliğimize saldırı" diye bağırıyor İsveç eski başbakanı Bildt, “Trump kontrol edilemiyor. İttifak onun için hiçbir anlam taşımıyor, hele Avrupalılar gibi zayıf müttefiklerse..."
AB ŞİRKETLERİ İRAN ANLAŞMASINA NE ÖLÇÜDE SADIK KALABİLİR?
2015`ten bu yana Avrupalı şirketler İran`la 10 milyarlarca dolarlık yatırım ve ticaret anlaşmaları imzaladılar. Ya Washington onlara da ambargo uygularsa? Korkulu rüyaları bu! Shell, Total, Eni, Siemens, Renault, Airbus devleri İran`la şimdilerde iş yapıyor.
Bulgaristan`da AB zirvesi dün anlaşmayı ve İranla ekonomik ilişkileri koruyacağına söz verdi.
Macron: "ABD ne yaparsa yapsın anlaşmayı destekleyeceğiz. Şirketlerimizin İran`da kalması için her türlü gerekli siyasal adımı atacağız."
Ama bu pratikte zor! Özellikle bankacılık, para ve fon transferleri konusu sorunlu. Amerikan bankaları küresel finans dünyasında kilit rol oynuyor ve AB bankaları bunlarla iç içe. İran`la iş hacmi şu sıralarda 10 milyarlarca doları bulmuş durumda ama, ABD ile olan iş hacımları onlarca kat daha fazla! ABD ambargosuna rağmen İran`la iş yapmayı sürdürürlerse ABD`yle iş, ticaret ve kredi ilişkileri durdurulabilecek, ABD`deki varlıkları dondurulacak, ABD`de haklarında bizim Zarrab misali büyük davalar açılabilecektir. Hem siyasal hem karlılık açısından hiçbir Shell, Renault, Siemens ya da Airbus bu davaları ve zararı göze alamayacaktır.
Gemiyi terkeden ilk fare dün Fransız petrol devi TOTAL oldu! Total dün, İran`daki 11 gaz projesini durdurduğunu açıkladı: "Başkan Donald Trump, 8 Mayıs 2018 tarihinde nükleer anlaşmadan çekilme kararı aldı. Bu nedenle SP11 projesine devam edemeyeceğiz ve bu projeyle bağlantılı tüm operasyonlarımızı 4 Kasım 2018 tarihi öncesinde askıya alacağız".
Oysa 4 milyar doları aşkın yatırım yapacaklardı!
Brüksel, İran`ın çıkarlarını koruma` vaadini gerçekleştirebilmek için, ortak ve somut bir `Koruma Planı` hazırlamak ve büyük fon ayırmak zorunda. Şirketler `devlet güvencesi` istiyor. Kaldı ki ABD ile ticarette `sıfır sorun` ilkesini prensip edinmiş İngiltere`nin ambargo durumunda zayıf halkadır.
İşte bu nedenlerle Brüksel`in dün attığı hukuksal ve ekonomik koruma adımı SÜRPRİZ oldu! Şaşkınlık yarattı! Avrupa Komisyonu başkanı Juncker, 18 Mayıs cuma günü sabah 10:30`dan başlamak üzere, 1996`dan kalma bir şirketleri koruma yasasının devreye sokulduğunu açıkladı! Bu yasa olası ABD ambargosunu delerek İran`la iş yapan AB şirketlerine kalkan olacak. Yasaya göre Amerikan yargısının ceza kararlarını Avrupa tanımayacak. AB liderleriyle yaptığı acil toplantı sonrası Juncker: " Avrupa Komisyonu olarak Avrupa şirketlerini korumak görevimizdir... Ayrıca Avrupa Yatırım Bankası`nı Avrupalı şirketlerin İran yatırımlarına yardımcı olmakla görevlendirdik." Zarrab davası nedeniyle Türkiye buna sevinecek!
Bu ani gelişme, mali devlet desteğinin çapı henüz bilinmese ve şirketleri ABD ile olan iş ilişkilerinde koruyamasa da, Washington için tam bir sürpriz olmuş ve AB`nin kararlılığını göstermiştir! Peki Trump bu kadar ileri gidebilir ve AB şirketlerini vurabilir mi? O da zor. Daha şimdiden kendi partisinden `AB ile ticaret zarar görmemeli` diyen sesler yükselmeye başladı.
Ayrıca bu AB`yi daha da uzaklaştırır. Brüksel toplantısı sonrası AB temsilcisi Mogherini dün, İran`la ticarette bundan böyle dolar yerine Euro`ya geçeceklerini duyurdu!
Kısacası ABD karşısında Türkiye`nin kaderini paylaşma olasılığı doğan Avrupa`yı `Zarrab` vakaları tehdid etse de , Brüksel ABD`yle bu konuda uzlaşmayacak!
RUSYA, ÇİN...
Ambargonun ilk iki büyük ekonomik etkisi şu olacak: ham petrolün varil fiyatı derhal 100 doları aşacak, daha dün 80 dolara ulaştı bile. Bu ise Türkiye dahil (dolar 5 TL`yi geçebilir) AB ve Asya ekonomilerine zarar verecek. İkincisi, İran`ın dünya petrol pazarında şu an günde 3,8 milyon varil olan payı, 1-1,5 milyon arasına inecek ve varil başına ancak 85-90 dolardan satılabilecek.
İran petrolü arzının üçte bire inmesi, kendisi de bir petrol ve gaz ihracaatcısı olan Rusya`nın işine yarayacak. Fakat bu Rusya için pek önemli değil, İran`la stratejik ittifakı çok daha önemli. Ayrıca İran enerji sektöründe Rus yatırımları her gün artıyor: Gazprom Neft, Tatneft, Rosneft, Zarubezhneft ve Lukoil şirketleri...
Öte yandan Avrupa`nın İran`la işbirliğine davam kararı Rusya - Avrupa ilişkilerinde yeni bir sayfa açmakta. Bunun ekonomik getirileri Rusya ve Çin açısından büyük olacak. Çin, anlaşmayı korumak için Avrupa`yı teşvik ediyor, hep birlikte ortak bir plan geliştirmeye çalışıyor. Öte yandan ihtiyatı da elden bırakmayarak, Nijerya gibi bazı Afrika ülkelerinden petrol ithalini arttırmaya da çalışıyor. Çin ve Rusya`nın , Trump`ın kararını, Avrupa`yı ABD`ye karşı yanlarına çekmek açısından da değerlendirdikleri söylenebilir. Aynısını Ankara`dan da bekliyoruz: Seçim döneminde Almanya ile yeni gerginlikler yaratılmasın!
YENİ DİYOJEN RUHU
Gerileyen cephelerde genelde hep `gemisini kurtaran kaptandır` havası eser. Bu tarihel bir eğilimdir. Transatlantik ittifakı da miyadını dolduruyor ve gerileye gerileye bugün şu noktaya geldi: Washington kendi derdine düştü; korumacılık, ticaret savaşı ve rövanşçı saldırganlıkla postu kurtarmaya çalışırken bedelini Avrupa`nın da omuzlarına yüklüyor. Avrupa `zarardan nasıl döner küresel lider olurum` moduna girdi. Beyaz Saray ise tam bir `The House of Cards` adlı İngiliz TV dizisi! Entrika yuvası!
İran ve Kudüs kararları, transatlantik bardağını taşıracak son damla henüz olmasa bile, bir süredir biriken çelişkilere tuz biber ekmiştir. Avrupa`da yeni bir DİYOJEN TAVRI gelişiyor! Büyük İskender Balkanlardan gelip Anadoluyu kuşattığında Sinop`a da uğrar ve filozof Diyojeni ziyaret eder. Diyojen sokakta oturmuş içmektedir yine. İskender`in atıyla üzerine eğilerek ` Ne istersin?" dediğini duyunca şöyle yanıtlar: " Gölge etme başka ihsan istemem"! Avrupa artık yeni bir küresel kutup oluşturma çileli yolculuğunda, Avrasya ittifakına yanaşmaktan başka bir çare göremiyor.
Ve bu yeni eğilimin de başını Berlin çekiyor. 20. Yüzyılın başından bu yana üçüncü tarihsel Alman-Rus yakınlaşması yaşanıyor!
Avrupa`nın Washington tepkisi, olası bir Amerikan ambargosuyla kendi ekonomisinin zarara uğrama korkusunun da önüne geçti. Şirketleri zorlanacak olsa AB İran`la devam diyerek yeni bir rota seçti.
Küresel ticarette dolar egemenliği zayıflayacak. AB; Rusya, Çin ve Avrasya ekonomilerine yaklaşacak. Avrupa ABD ile çatışmayı göze alarak yakın bir gelecekte Transatlantik`ten ayrılmanın öncü adımlarını atıyor.
ABD dış politikası bu ülkenin gerilemesine ayarlı hedeflere değil, saldırgan bir rövanşa ayarlı hedeflere yöneliktir. Avrasya`nın yükseldiğini iyi kavrayan ve son yıllarda Orta Doğu ile ekonomik bağlarını güçlendiren Avrupa ise, Orta Doğu`da savaş ve istikrarsızlık istememekte, artık İran rejimini değiştirmekle uğraşmamaktadır. ABD çıkarlarıyla AB çıkarları Orta Doğu ve Avrasya`da bir süredir birbiriyle çatışmaktadır. ABD Orta Doğu`da İsrail, Suudiler ve bir kaç emirlikle yalnız kalmıştır!
Öte yandan petrol fiyatları küresel tırmanışa geçecek, Batıda enflasyon artacak yeni bir ciddi ekonomik krizin öncü depremleri sıklaşacaktır. Avrasya ve Asya paktı ekonomik açıdan bu gelişmeden karlı çıkacaktır. Türkiye ise, Transatlantikten tam çıkıp Avrasya`da stratejik yerini almaz ve liberal kapkaççı borç ekonomisini sürdürürse iflasa sürüklenir. Dolar 6 TL`yi de aşar!
Avrupa`nın İran anlaşmasını korumak için atacağı her adım, ABD`ye meydan okumasını gerektiriyor. Beyaz Saray da bunun farkında ama, içine düştüğü entrika ve iç kavga ortamı önlem alabilecek bir kafa bırakmadı ki önderliğinde! Bumerang usülü, ne yapsa dönüp dolaşıp kendini vuruyor! Bu, Avrupa ve Asya için, Türkiye için şu an büyük bir şans aslında.
ABD-AB ticareti ve Avrupa şirketleri zarar görecek, ama AB bunu Asya`ya yaklaşarak telafi edebilir. Brüksel`in Avrupalı şirketleri korumak amacıyla, dün hukuksal önlem alma kararı ve Avrupa Yatırım Bankası himayesini devreye sokması hem sürpriz olmuş, hem de çok öfkeli ve kararlı olduğunu göstermiştir!
Almanya Esad`la da barışacak, Merkel şimdiden açıkladı. Astana sonuçlarını Almanya artık ciddiye alacaktır. Ankara`nın da Esad`la barışması seçim sonrasında artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Almanya`yla da!
Almanya - Rusya - Avrasya yakınlaşması ivme kazandı. Rusya--Almanya anlaşması gündeme gelebilir!
Merkel, gaz ve petrol alanında ABD`yi çok kızdıracak bir Rusya hamlesi yapabilir. Ama Ukrayna ambargosunu iptal etmesi şimdilik güç. Bu ABD`den tamamen kopma ve AB içindeki Amerikan işbirlikçisi Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleriye ters düşme demektir.
AB 70 yıldır ilk kez ABD`nin bir ambargo kararına uymadı! Daha da ötesi, 70 yıldır ilk kez ABD`nin Avrupa`yı da hedef alacağı bir ambargo gündeme geldi! AB ilk kez bir ABD ambargosuna karşı mücadele edecek! Deprem gibi gelişmeler! AB, ABD`ye isyan başlatıyor!
Washington`un Avrupayı yeniden kazanmaya öncelik verme politikası daha doğmadan öldü!