Avrupalı Türklerin seçimi
Türkiye’de kendine sol diyen ama, bırakın sol değerleri, temel insani değerlerden bile nasibini almamış bir güruh var. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi en çirkin sıfatlarla yaftalayan, gündelik faşizmin en çirkin örneklerini utanmadan sergileyen bir kesim…
Seçim dönemlerinde vatandaşın oyuna talip oldukları için biraz dillerini tutmaya çalışıyorlar. Hatta “helalleşmekten” falan söz ediyorlar. Ama kırk yıllık Yanni olmuyor Kâni, mayaları bir yerden patlayıveriyor.
Bu “solcu” faşistlerin son hedefi Almanya’da tekerlekli sandalye ile oy kullanmaya giden bir teyze idi. “Benim oyumla çobanın oyu bir mi” faşizmi, bu sefer tek suçu demokratik hakkını kullanmak olan seksenlik bir anneye yönelmişti. Yaşlı kadının inancından yaşına, başörtüsünden fiziksel engeline kadar her özelliği alay konusu yapıldı.
Bir kez daha midemiz bulandı, bir kez daha “bu faşistler ile aynı havayı mı soluyoruz” diye onlar adına utandık…
GURBETÇİNİN OYUNDAN KİM RAHATSIZ?
Avrupalı Türklerin oy kullanması en çok Millet İttifakı partilerinde hazımsızlık yaratıyor. Lafta gurbetçilerin hakları için esip gürleyenler, iş onların en temel haklarını kullanmalarına gelince mırın kırın ediyorlar.
Oy kullanan gurbetçilerimizin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını, sadece ikametlerinin Avrupa olduğunu unutuyorlar. Avrupalı Türklerin 60 yıllık hak mücadelesine ne kadar yabancı olduklarını, orada artık dördüncü kuşağa geçmekte olan toplumun dinamiklerini hiç kavrayamadıklarını gösteriyorlar.
Bu durum, partilerin milletvekili aday listelerine de yansıyor. CHP ve İyi Parti listelerinde seçilebilecek yerlerde Avrupalı Türklerden hiçbir isim yer almıyor. Cumhur İttifakı ise beş gurbetçiyi seçilmesi garanti yerlerden listeye koymuş. Hepsi, Avrupa Türk toplumu tarafından bilinen, sevilen kişiler.
Avrupa Türk Konfederasyonu Başkanı Cemal Çetin, MHP adayı. Avrupa Milli Görüş (IGMG) eski başkanı Ali Yüksel, Yeniden Refah Partisi'nden aday.
Ak Parti’nin adayları ise Zafer Sırakaya, Oğuz Üçüncü, Meryem Göka gibi ikinci kuşağa mensup Almanya doğumlu isimler. Sırakaya, Ruhr Vadisinin madenci şehirlerinde hemen herkesin hayatına temas etmiş, çok sevilen bir iş insanı. Üçüncü, IGMG yöneticisi, gurbetçilerin sorunlarını iyi bilen biri. Göka ise Ak Partinin en üst yönetim organlarına yükselmiş bir kadın siyasetçi.
GURBETÇİYİ KİM ANLIYOR?
Avrupalı Türklerin oy tercihleri bugüne dek hep tartışma konusu yapıldı. Sayısı 3 milyonu bulan gurbetçi seçmenin Türkiye ile ilişkisinin, Türkiye’ye bakışının son yirmi yılda nasıl değiştiği göz ardı edildi. Kırk yıl boyunca Avrupalıların aşağılayıcı tutumuna maruz kalan bu insanlar arkalarında anavatanın gücünü hissedememişlerdi. Erdoğan yönetimi ile beraber deyim yerinde ise “yabanın içinde başı dik” dolaşmaya başladılar. Özellikle üçüncü kuşağın anavatanla bağı güçlendi, gurbetçiler arasında Türkiye’ye yatırım yapanların, anavatanda gelecek planı kuranların oranı hızla arttı.
Gurbetçilerin Türkiye siyaseti ile daha yakından ilgilenmeleri, bu gelişmelerin doğal bir sonucu. Avrupalı Türklerin demokratik katılımının yükselmesi, Türk siyaseti için çok kıymetli. Çünkü önemli bir bölümü çifte vatandaş olan bu insanların Türkiye’yle bağlarının güçlenmesi Türkiye’nin Avrupa’daki gücünün artması anlamına geliyor.
Avrupalı Türkleri küçümseyenlerin, onları ülkemiz için bir avantaj olarak görmeyenlerin, dönüp onların oy tercihlerinden şikayet etme hakkı var mı acaba?