Aydın Menderes yaşamalıdır
23 Aralık 2011’den bugüne dokuz yıl geçti. Değerli Arkadaşım Bülend Kırmacı, kaybetmemizin 9. yılında Aydın Menderes’i yazmış. Bugün Aydınlık’taki köşesinde okuyacaksınız. Sağolsun, Aydın Menderes gerçeğini anlatan yazısını yayınlanmadan önce bana da gönderdi.
Aydın Bey, karakteri, vatanseverliği ve ismi gibi aydın nitelikleriyle unutulmayacak bir kişiliktir. O’nu dünyamızdan uğurladığımız günlerde Silivri’deydim. Bu köşede 5 Ocak 2012 günü “Aydın Menderes yaşamalıydı” başlığıyla anmışım. Arkadaşım Bülend Kırmacı ile aynı Aydın Menderes’i tanımışız, aynı duyguları paylaşmışız. Dokuz yıl geçti. Ancak Türkiye’yi ayakta tutan gelenekleri yaşatmak açısından 99 yıl geçse yine dileğimiz aynı dilektir: Aydın Menderes yaşamalıydı, daha doğrusu yaşamalıdır!
DOKUZ YIL ÖNCE: AYDIN MENDERES YAŞAMALIYDI
Aydın Menderes ile en son, 2008 yılı başında, tutuklanmadan bir süre önce görüştük. O sıra Milli Güçlerin bir araya getirilmesi çabaları vardı.
Aydın Menderes, bu konuda kafası en açık siyasetçilerimizdendi. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne cepheden karşıydı. AKP’nin bu projede görev almasını çok ağır dille eleştiriyordu. ABD’nin Ortadoğu planlarına karşı bir cephe oluşturulmasını ve bir hükümet kurulmasını, Türkiye’nin geleceği için şart görüyordu.
Bu cephenin CHP’den MHP’ye kadar herkesi kucaklamasını kararlı olarak savunuyordu.
'ERGENEKON'LUKTU!
Bu görüşmemizde, eski Dışişleri Bakanı Kamuran İnan, Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez ve Prof. Dr. Hasan Ünal’ın girişimleriyle yapılan Patalya Oteli toplantılarını da konuştuk. Katılmaya hazır olduğunu bana söyledi. “Ben de varım” dedi. “Üzerime düşen her görevi yaparım” diye ekledi.
Bu görüşmeyi Sayın Ufuk Söylemez’e de aktardığımızı hatırlıyorum. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, musalla taşındaki tabutunun önünde el bağlıyorlar ama Aydın Menderes, 2008 yılında tam anlamıyla “Ergenekon”luktu.
Özellikle CHP konusundaki tutumu çok dikkat çekiciydi. Millî bir cephede CHP’nin mutlaka bulunması gerektiği konusunda tam bir görüş birliği içindeydik. CHP Milletvekili Dr. Aytun Çıray’ın Sözcü gazetesinde çıkan açıklamaları bu açıdan beni hiç şaşırtmadı.
CHP’nin Aydın Menderes’i cevapsız bırakması, aslında vatanseverliğin reddedilmesidir. Aydın Bey, neoliberal olsa YCHP’nin baş tacı olurdu.
ASANSÖR TAMİR OLDU AMA
Aydın Bey son görüşmemizde beni İşçi Partisi Genel Merkezi’nde ziyaret etmek istediğini söyledi. O sırada asansörümüz tamirdeydi. Aydın Beyin geleceğini belirterek görevli arkadaşlardan onarımı hızla bitirmelerini istedim. Asansör tamir oldu; ancak biz tutuklandık.
Aydın Bey, dostluğu özlenen, kişilikli bir insandı.
AYDIN MENDERES’İN MAO MERAKI
Aydın Menderes, gerçek bir aydındı. 1985’te hapisten çıktığım sıralarda, Ankara’da Kitap Fuarı’nda Kaynak Yayınları sergisine gelmiş ve birçok kitapla birlikte Mao Zedung’un 5 ciltlik Seçme Eserleri’ni de almıştı. Arkadaşlarımızla uzun uzun sohbet etmişti. Selamını almış sevinmiştim.
Daha sonraki görüşmelerimizde o beş cildi dikkatle okuduğunu anladım.
Bir Ezilen Dünya aydını idi. Emperyalizme karşı cepheden bir tavrı vardı. Atatürk’e içtenlikle bağlıydı.
İNSAN ADAMDI
Bir buluşmamızda Suphi Karaman Ağabey de vardı. Aydın Beyi Balgat’taki Bayındır Hastanesi’nde ziyaret etmiştik.
Suphi Ağabey Adnan Menderes’in idamına karşı mücadele vermiş Milli Birlik Komitesi üyelerindendi. Mustafa Kemal’in devrimci askeriydi ve yufka yürekliydi. Sohbetimiz çok güzel geçti.
Aydın Bey, idam olayını hiç kabul etmedi. O büyük acıya katlanmak, hayatının en zor işiydi. Ciğerinde hep o yarayla yaşadı. Yarasının derinlere işlemesi insaniydi. İnsan adamdı.
O’NU TANIYABİLMEK İÇİN
Yalçın Küçük Arkadaşım, Aydın Menderes’i Aydınlık’ta çok iyi anlattı (30 Aralık 2011). Aydın Beyi tanıyabilmek için, emperyalizme karşı olmak gerekir. Yalçın Arkadaşın yazdıklarını okuyunca bunu düşündüm.
Aydın Beyi 1950’lerin içinden bakarak anlayamazdınız.
Bazı cemaat ilişkileri olduğunu duydum, ama Aydın Menderes, kesinlikle ABD emperyalizmine karşıydı.
Çok okuyan, inceleyen bir aydındı.
Aydına değer veriyordu.
Farklı görüşlere her aydın gibi saygılıydı. Hatta farklı görüşten aydınlarla tartışmaktan sevinç duyuyordu. Öğrenme merakı vardı.
Dürüsttü, görüşlerini karşısındakine göre tıraşlamıyordu; dosdoğru söylerdi.
Doğruları kabul etmeye hazırdı.
21. yüzyıl Türkiyesi için gerekliydi.
Aydın Menderes, yaşamalıydı!