Aylan bebeğin ölüm oyunu!
Tamam, ben gözlerimi kapatıyorum.
Angela teyze sen füzelerini göstererek gönder,
Sonra kiliseye git, dokuz el günah çitile.
Barack Obama sen katilleri eğit, bir güzel donat,
İstifini bozmadan istavroz çıkart, rahatla:
Baba Bodrum’a gelsin oğlunu sahilde görsün!
Bakın ben yüzümü tuzlu kuma gömüyorum,
Kırka kadar sayıyorum, sağım solum ay aydınlık.
Yüzünü Kuran’a gömen beni görüyor mu?
Kabe’nin arkasına gizlenen keçi sakallı adam
Haydi, hepiniz görünmez olun da görelim.
Görüyor mu beni Vatikan’ın altın çerçeveleri,
Apaçık görüyorum ben, yüzüm demire gömülü:
Arkadaşları sayıyorum: Önüm arkam aylan,
Tam beş yüz bin yıldırım üstünüze akıyor…
Cameron sen sömürgeci atalarına rahmet okut,
François Hollande sen de derinden sarsıl!
FETÖ, sen canilerine kan portakalı gönder:
Oyun bahçelerimizi havan topuyla dağıtsınlar,
Köyleri bassın, evleri yaksın, okulları patlatsınlar.
Sonra camiye git tövbe istikrar namazı kıl,
Paranın gücünü dilinle ikrar et, kalbinle onayla,
Batı’nın Ilımlı İslam kayığına bin besmele çek.
Şimdi ölü taklidi yapacağım, korkmayın sakın,
Siz yaşama taklidi yapın, ben korkmam.
Denizin dibinden gelen korkar mı hiç gömülmekten?
Aşağısı canlı cenaze kaynıyor, haykıran cesetler:
Kabilli, Bağdatlı, Trabluslu, Hamalı, Sanalı…
Saltanatınızı başınıza yıkacağız, göreceksiniz!
Şimdi ben saklanıyorum, siz gözlerinizi yumun:
Bebeğinizin biberonuna saklanıyorum,
Karınızın rahmine yerleşiyorum, beni bulun.
Haydi, gösterin kendinizi de görelim bakalım:
Gözünüzün bebeğine saklanıyorum benden korkun!
(Aydınlık, 12 Eylül 2015)
DEĞİŞMEYEN YASA DEĞİŞİMDİR!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 9 Eylül Üniversitesi tarafından Sabancı Kültür Merkezi’nde düzenlenen, "Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu"na gönderdiği tarihi değerdeki mesajını, Küreselci Emperyalizm ile mazlum ve gelişmekte olan milletler saflaşmasında aynı Vatan Savaşı bütünlüğünde yan yana durduğumuz Suriye’yle bir an önce ekonomik, siyasal ve askeri işbirliğinin Ankara’da ve ardından Şam’da, emperyalist Batı dünyasının güzünün içine soka soka başlanması dileğiyle sunuyorum:
"Atalarımızın 'Adalar Denizi' olarak adlandırdığı Ege Denizi, tarih boyunca medeniyetlerin kavşak noktasında yer almış, insanlığın ortak kültür havzalarından birisidir. Üzerine şiirler yazılan bu güzel deniz, iş birliği ve barışın sembolü olması gerekirken maalesef insani trajedilerle gündeme gelmektedir. Suriye'den kaçan binlerce göçmen, Ege Denizi'nde hayatını
kaybetmiştir. Bundan 6 yıl önce minik bedeni sahile vuran Aylan bebek, modern dünyanın utanç vesikası olarak hafızalara kazınmıştır. Başta Avrupa olmak üzere, Batılı ülkeler Aylan bebeğin dramından gerekli dersleri çıkarmamıştır. Mültecileri kendi topraklarında güven ve huzur içinde yaşatacak adımların hiçbiri atılmamıştır. Türkiye, Suriye kaynaklı düzensiz göçün engellenmesine yönelik verdiği olağanüstü mücadelede tek başına bırakılmıştır. Suriyeli mazlumlara kapanan kapıların, ülkemizde darbe girişiminde bulunmuş, 251 vatandaşımızın kanını dökmüş FETÖ'cü canilere sonuna kadar açılması insanlık adına hicap kaynağıdır."
Diyalektiğin “Bütün şeyler birbirine bağlıdır ve her şey değişir, dönüşür!” yasaları, gelişmenin evrensel sürekliliğini belirler. Aynı yasalar ekonomi, siyaset, kültür ya da şiir dahil bütün sanatlar için de geçerlidir. Gelişmenin ileri karakteri ile doğruya, güzele, iyiye, haklıya ve toplamda gerçekliğe ulaşmak başta sanatçının görevidir.