27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ayşenur Arslan korosuna katılanların CHP yönetimi karşısındaki korkaklığı: Eleştiride iki yüzlü tutum

Aykut Diş

Aykut Diş

Site Yazarı

A+ A-

Aykut Diş

Milenyum çağının daha etkisini göstermediği zamanlarda Afrikalı göçmenler Eminönü’nde işportacılık yaparlardı. Deri görünümlü ‘Bond’ tarzı çantalarda saat, çakmak, tarak, tespih vb. satarlardı. Doğubank Çarşısı’na çıkan tüm sokaklarda ve Mısır Çarşısı’nın köprü altlarında onları görürdünüz. İnsancıl edaları, sempatik tavırları, kulağa hoş gelen Türkçeleri ve düşük fiyatlı ürünleriyle tarihi yarımadanın tekeli gibiydiler. Onları izlemek; İstanbul çocuklarının yılda birkaç defa aileleriyle birlikte yaptıkları bayram alışverişlerinin en eğlenceli aktivitelerindendi.

Norman Mapeza, Fernand Coulibaly, Jay Jay Okocha, Uche, Daniel Amokachi gibi Afrikalı futbolcuların parlamasıyla eş zamanlı olarak yükselen bu pazarcılık akımı muhteşem bir sloganla akıllara kazınmıştı. Afrikalı tezgâhtarlar öylesine ucuz saat satarlardı ki, “Almayanı dövüyorlar.” denirdi. Son yıllarda Türk siyasetinde vatansever saflarda “Eleştirmeyeni dövüyorlar.” diyebileceğimiz bir “ucuzculuk” gelişti.
“Eleştirilmesi kolay kişileri dile dolayarak bozguncu fikrin merkezinin üzerinden atlama” şeklinde tanımlayabileceğimiz, bir tür ikiyüzlülük olan bu hastalık, Ayşenur Aslan’ın Türk Mukavemet Teşkilatı’na yönelik sözleri sonrasında tekrar gözler önüne serildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili takıntıları nedeniyle akl-ı selim davranamayan ancak PKK ve FETÖ konusunda sözde “net görüntü” veren Atatürkçü aydınlarımız bir süredir bazı kolay lokmaları çiğniyor. Canan Kaftancıoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekâroğlu, Ayşenur Aslan ve Yetmez Ama Evetçiler gibi “eleştirmeyenin dövüldüğü” isimlere pervasızca yükleniliyor. HDP ve FETÖ’ye karşı en ağır raconlar kesiliyor. Ama tumturaklı lafların ardından yine sandıkta CHP işaret ediliyor.

KARINCALI GÖRÜNTÜ

Oysa, PKK’nın siyasi ayağı HDP’yle seçimler dahil her konuda ittifak yapan, irticanın en büyüğü FETÖ için Adalet Yürüyüşü düzenleyen CHP’ye bel bağlayınca o “net görüntü” karıncalanıyor. Örneğin, Cengiz Özakıncı gibi birisi, “İngilizlerin CHP, İyi Parti ve HDP’yle fotoğraf vermesinin amacı AKP’ye seçim kazandırmaktır.” diyerek savrulabiliyor. Nihat Genç gibi birisi “İlk seçim gününe kadar CHP bir sussun. AKP düşüyor. Konuştukça AKP’yi güçlendiriyorsunuz. AKP’nin eline koz veriyorsunuz. İki gün şu bölücülerle yan yana gelmeyin. Sussalar AKP düşecek.” diyerek PKK’nın yanına düşebiliyor.
Ayşenur Aslan ve Halk TV işte böyle bir “netlikle” paspas edildi. Aslında Aslan ve Halk TV’nin neden değil sonuç olduğu gizlendi. Yakalanmışken bir “abalı” vuruldu da vuruldu. Emekli askerlerimiz ve “küheylan” aydınlarımız şimdi gönül rahatlığıyla Kılıçdaroğlu’na ya da İmamoğlu’na oy isteyebilir. İki gün bölücülerle yan yana gelmeden Erdoğan’ı devirme ihtimalini sevebilir. Üçüncü gün açılım yapılmasını sindirebilir…
Onlar “ters manyel” teorileriyle saçmalaya dursun hiçbir ajitasyon CHP’nin yeni rolünü örtmüyor. CHP’nin, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığına talip olduğu apaçık ortada.

DEĞİŞEN ROLLER

Roller değişti. 2014 yılı öncesinde vatanseverlerin AK Parti’ye muhalefet ettiği ne varsa onları CHP üstlendi. Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki Y-CHP, 2014’ten sonra neredeyse tüm millî meselelerde karşı cephede yer aldı.
15 Temmuz Amerikancı Fethullahçı darbe kalkışmasına “tiyatro” dedi.
Türkiye’yi bölmek için özerklik ilan eden, hendekler kazarak şehirlerimizde iç savaş denemesi yapan PKK’yı kurtarmak için seferber oldu.
Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik tüm operasyonlara karşı çıktı.
Mavi Vatan mücadelesini saldırgan ve yayılmacı buldu.
Kuzey Kıbrıs’ta teslimiyetçi Mustafa Akıncı’yı tuttu.
Karabağ’a Mehmetçik desteğine itiraz etti.
Milli silahların geliştirilmesini, üretilmesini sabote etmeye çalıştı.
Sınırın ötesindeki terörle mücadele harekâtları için gereken tezkereyi reddetti. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkarak sık sık açılım vaadinde bulundu.
FETÖ hükümlüsü ve zanlısı KHK’lıları devlete geri alma sözü verdi.
Anayasa’yı ve Cumhurbaşkanı’nı gayrı meşru göstererek ABD’nin kaos planlarına hizmet etti.

 AMERİKANCI İKLİMİN MERKEZİ CHP

Ak Parti ise bu süreçte büyük oranda doğru mevzideydi.
Velhasıl, Ayşenur Aslan’ın ağzından dökülen Türk Mukavemet Teşkilatı ile ilgili düşmanca sözler, CHP’nin strateji ve siyasetlerinin bir yansıması. Millî dava karşıtlığının odak noktası CHP olmuşken, Amerikancı iklim oradan yayılırken işin kolayına kaçmak hem ucuzculuk hem de ikiyüzlülüktür. Ayrıca bu ucuzculuğun hala niçin yapıldığı ciddi bir soru işaretidir.
Atatürkçülük, vatanseverlik açısından asıl mesele ucuz siyasetlerden kurtulup cesurca bu gerçeğin etrafında saf tutmaktır. Yüreği yeten bunu yapsın.
Aydınlıkçılar, en başından beri rüzgarlara aldırış etmeden, halkı aldatmadan hakikati bildiriyor. Hesapsız kitapsız gözü kara vatanseverliği örgütlüyor.