Azizname’ye Erten yorumu
Dünyaca ünlü mizah ustası ve yazarımız Aziz Nesin (1915-1995), yazıları, kitapları ve anıları ile hiç aklımdan çıkmıyor. Yaşadığı yıllarda olduğu gibi, ölümünden sonraki dönemde de “Ah, bu olayları keşke Aziz Nesin’den dinleseydik. Aziz Nesin kaleme alsaydı, kimbilir ne ikircikli konular yaratırdı bize” demekten kendimi alamıyorum. Toplumsal konuları, sosyo-politik olayları her zaman yazılarında ve kitaplarında görebiliyoruz. Gerçek bir efsane olarak Aziz Nesin’i, yazdıkları ve yaşadıkları ile hep anımsayacağız.
Her alanda ‘Efsane’ ve Duayen’ sözcüğü kullanılıyor. Bu tanımlamalara oldum olası karşıyımdır. ‘Duayen’ sözcüğü, sadece Aziz Nesin gibi büyük bir yazar için söylenmelidir. Bu yazının konusu Aziz Nesin olduğu için bu cümleleri kullanıyorum. Bu tanıma uyacak başka yazarlarımızın da olduğunu elbette unutmuş değilim.
AZİZ NESİN EMİNÖNÜ MEYDANINDA
Nesin, seksen yıllık yaşamında keskin dili ve keskin kalemi nedeniyleçok kez tutuklanmış ve zaman zaman ayırt edici yasaklar getirilmiştir. ‘Markopaşa Dergisi’ ile başlayan tomlumsal savaşımı, hiçbir yayın organında karşılaşmadığı kadar zorluklarla geçti. Dağıtım kuruluşları, ‘Markopaşa Dergisi’nin dağıtımını üstlenmediler. Nesin, mizah dergisinin ilk sayılarını, Eminönü meydanında bizzat kendisi satmıştır. Derginin yayımlandığı yıllarda, günlük gazete tirajlarını yakaladığı hatta geçtiğini bile söyleyebiliriz.
Yaşamını yitirdiğinde, geride basımı yapılmış 110 kitap bırakan duayen yazarın, eğitim alma şansı olmayan zeki ve nitelikli çocukların ilkokuldan üniversitenin sonuna kadar eğitimi için kurduğu Nesin Vakfı ise Türkiye’de bir ilktir.
YÜCEL ERTEN
Yücel Erten, oyuncu, yönetmen, sanat yönetmeni, yazar, çevirmen olarak yer aldığı Türk tiyatrosunda uzun yolculuğuna devam ediyor. Eğitmen kimliği ile genç yetenekleri Türk tiyatrosuna kazandırıyor. Erten’in ‘Reji’ çalışmalarında çok zengin bir repertuvar bulunuyor. Ülkemizde yönettiği oyunlarla ve Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde yaptığı çalışmalar, bir tiyatro insanının nasıl olması gerektiğinin bir aynası. Reji eğitimini, Özdemir Nutku’nun ardından Almanya’da alan ikinci sanatçımızdır. Erten, dünyaca ünlü Alman oyun yazarı Bertolt Brecht’in altı farklı oyununu sahneye taşıyarak ‘Brechtyen’ bir rejisör olduğunu ispatladı.
‘AZİZNAME’ İLK KEZ İSTANBUL’DA
Aziz Nesin’in öykü ve taşlamalarından, Yücel Erten yönetmenliğinde, İstanbul’da ilk kez sahnelenen ‘Azizname’, kolaj niteliği taşımayan gerçek bir usta kalemin tiyatroya uyarlamasıdır. Uyarlama, tiyatromuzda çok zor yapılabilen bir çalışma türüdür. ‘Azizname’, müzikli ve danslı içeriği nedeniyle kabare tiyatrosunun özgün bir yorumuna dönüşüyor. Nesin’in komedya anlayışı ile Erten’in ‘Kabare’ türünün birleşmesi, iki usta isim için olağanüstü bir sonuca imza atmış.
Yücel Erten in yönettiği Azizname kalabalık bir oyuncu kadrosuna sahip. Yapımı bütünleyen deneyimli oyuncular arasında; Emre Altuğ, Bülent Çolak, Zühtü Erkan, Pınar Gülkapan, Hande Kaptan, Berk Sezenler, Burak Şentürk ve Fatip Topçuoğlu yer alıyor. Oyunun kolektif bir başarıya sahip olduğunu söylemeliyim. Takım oyunculuğuna örnek gösterilebilecek bu çalışmada öne çıkan oyunculardan bahsetmek diğerlerine haksızlık olur.Yönetmenin kısa sürede yakaladığı bu başarı ayrıca üzerinde durulmaya değer niteliktedir.
Dekor ve giysi tasarımı Yücel Erten ve Selda Durna tarafından yapılan oyunda, Aziz Nesin’in zengin anlatımlı karakter ve tiplerinin hakkını verebilmek için çok sayıda giysi tasarlanmış ve uygulanmış. Dekor odaklı bir sahneleme anlayışına gerek görülmemiş. Turgay Erdener’in müziği, Çiğdem Erken’in müzik koordinatörlüğünü üstlendiği oyunda İlkin Tamkan’ın piyano eşliğinde seslendirilen şarkılar, Salima Sökmen’in koreografisi ile bütünleşiyor. Tabi deneyimli ışık tasarımcısı Yakup Çartık’ın başarılı çalışması her zamanki gibi özenli.
Usta yazar Aziz Nesin ve usta yönetmen Yücel Erten’in bu ortak çalışmasının, günümüz Türkiye’sini anlamak adına toplumsal belleğimizde yer edinmesi bakımından önemli olduğunu belirtmeliyim.