'Bağımlılığın ıssızlığında kaybolmak zorunda değiliz'
Başlık dokuz yıldır temiz yaşam inşa etme kararlılığında olan bir eroin bağımlısına ait. Latif nasıl bağımlı olduğunu değil, temiz yaşam ile birlikte özgürlüğünü nasıl kazandığını anlatmak istedi bana.
Madde kullanan kişiler, madde kullanımına ilişkin olumlu duygu ve düşüncelerine vurgu yapma eğilimindedirler. Madde ile kurdukları ilişki, bir ‘sevgili’ ile kurulan ilişki gibidir. Ancak bu ‘sevgili’ onlara zarar vermektedir. ‘Sevgilinin’ verdiği zarar göz ardı edilemeyecek boyuta geldiğinde, ayrılmak için çeşitli planlar yapılmaya başlanır. Özellikle aile ve yakın çevre ayrılığı destekler. Ancak bir bağımlı için ‘ayrılık’ hiç kolay değildir. Madde pek çok duyguya eşlik etmiş, üzüldüğünde, sıkıldığında, sinirlendiğinde, mutsuz olduğunda, hayal kırıklığı yaşadığında ya da sevindiğinde, mutlu olduğunda madde kullanmıştır. Maddesiz bir yaşam ürkütücü gelir.
Oysa madde kullanımını sürdürmek çok zor bir uğraştır. Önce para bulmak gerekir. Bunun için tüm değerler göz ardı edilebilir. Para bulduktan sonra sıra madde temin etmeye gelir. Torbacı peşinde koşmak, onun bekletmelerine dayanmak da hiç kolay değildir. Maddenin etkisine girmek, maddenin vücuttan çekilmesi ile bu etkinin giderek azalması, yerini yoksunluğa bırakması, üstelik bu döngünün defalarca tekrarlaması katlanılması güç bir durumdur.
İnsanlar maddenin zararlarını fark ettikleri noktada bırakma girişiminde bulunurlar. Ancak temiz yaşam sadece tekrar zarar görmemek için değil, temiz yaşamın kişiye sağladığı kolaylıkların hazzından vazgeçmemek için de sürdürülür. Evet ‘sevgiliden’ ayrılmıştır ama yaşama paha biçilmez bir özgürlük girmiştir. İşte tam da bu yüzden Latif temiz olmayı ‘özgürlük’ olarak tanımlamış ve bu özgürlüğü anlatma ihtiyacı hissetmiş.
Sözü Latif’e bırakalım:
“Ben uzun yıllar uyuşturucu kullandım. Uyuşturucu kullanımımın son üç yılı hastanelerle, alternatif tedavilerle bu hastalıktan kurtulmaya çalışarak geçti. Bu tedavilerin çoğu hatta belki de hepsi kısa süreli tedavilerdi. Her defasında kendimi tekrar uyuşturucu kullanırken buluyordum. Hem ailem hem ben bu işten kurtulacağıma olan inancımızı kaybetmeye başladık. Giderek daha fazla uyuşturucu batağına saplanıyordum. Geldiğim son noktada kişisel olarak kendime ve hayata dair hiçbir inancım ve umudum kalmamıştı. Bu durum 14 Mart 2011’de Antalya’dan tedavi için İstanbul’a gelmemle değişti, ancak ben henüz bunu bilmiyordum. Daha önce bana kimse bağımlılığın ömür boyu süren kronik bir hastalık olduğunu ve bağımlı olan kişinin uzun süreli bir tedavi ve iyileşme programında olması gerektiğini söylememişti. Bu beni ilk başlarda çok korkutmuştu. Çünkü ben bu hastalıktan kısa süreli bir tedaviyle kurtulabileceğimi düşünmüştüm. Tedaviye başladıktan bir süre sonra temiz kalabileceğime olan inancım arttı. Evet daha önce maddeyi bırakmış birçok kişi gibi ben de maddeyi bırakabilirdim. Bırakabileceğime olan inancım arttıkça tedaviye daha çok sarıldım. İlaç tedavisi, bireysel terapi, grup terapileri, narkotik anonim, tedavi ekibinin önerdiği yöntemlerin hepsini aksatmadan uyguladım. Bütün bunlar beni değiştirip geliştirmeye başladı. Bana hayal gibi gelen “uyuşturucu kullanım saplantısından kurtulmak” şimdi tamamen gerçekleşmişti. Hayatım önceden sürekli uyuşturucu kullanmak için vakit ve para harcamakla geçerken şimdi tedavim, iyileşmem, zevk alacağım yeni alanları keşfetmem ve en önemlisi kendimi tanımakla geçmeye ve bu bana inanılmaz bir haz vermeye başlamıştı. O dönem bu işten kurtulmak isteyen bağımlılara gönüllü olarak yardım etmeye başladım. Aslında bunun bir şekilde kendime yardım etmek olduğunu o dönemde anladım. Son dört yıldır da profesyonel olarak bağımlılık alanında ‘iyileşme danışmanı’ olarak çalışıyorum. İlerleyen süreçlerde bağımlılığı kapsamlı olarak anlayabilir, insanlara daha kaliteli ya da iyi yardım edebilir hale gelmeye başladım. Şu an Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nde (YEDAM) iyileşme danışmanı olarak çalışmaya devam ediyorum. Tüm bunlara baktığımda kendimi tanıma sürecimin hala devam ediyor olması sanırım benim için en önemli kısım gibi gözüküyor. Şimdi düşünüyorum da kimse bağımlılığın ıssızlığında kaybolmak zorunda değil”.