Bak sen bu DervİŞE!
Seçimlerden sonra sahnede yeniden Baykal ve Derviş rüzgârı estirildi. Bu iki kişinin de Türk siyasi ve ekonomi tarihine düştükleri notlar unutulmuş gibi. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde bu iki şahsiyetin de önemli etkisi var. 1998-2001 yıllarında dünya ekonomisi Doğu Asya’dan başlayıp Orta Avrupa ve Latin Amerika’ya uzanan krizin içinde beşik gibi sallanıyordu. Türkiye’de Mesut Yılmaz başbakanlığındaki azınlık hükümeti 1998 Kasım ayında yerini Ecevit’in başkanlığında koalisyon hükümetine bırakmıştı.
DERVİŞ’Lİ YILLAR
1970’li yılların devrimci ve halkçı Ecevit’i bu dönemde, ülkeyi 10 yıl IMF ve Dünya Bankası (db) vesayetine teslim eden, standby anlaşmalarını başlatan bir neoliberal siyasetçiye dönecekti. Bunun için DB Başkan Yardımcısı Kemal Derviş’i ülkeye davet edecek, ekonomiyi ona emanet edecekti. Derviş de IMF ve DB uzmanlarının hazırladığı “15 günde 15 Yasa”nın Meclis’ten geçirilmesinin kahramanı olacaktı. Ecevit neoliberal dönüşüm yaşar da Erbakan’ın çocukları yaşamaz mıydı? Refah Partisi’nin yavrusu olan AKP neoliberal politikanın sürdürülmesi için oluşturuldu. AKP’nin bundan sonra ekonomiyi yönetecek parti olacağının işareti henüz başbakan olmadan Erdoğan’ın Bush tarafından kabul edilmesiydi.
BAYKAL’IN TARİHİ HATASI
2001 krizi, Derviş’in mutemetliği ve AKP’nin doğuşu ile 2002 seçimlerine gidildi. Burada karşımıza Baykal çıkıyor. Halk 1998’den beri ekonomik gelişmelerin baskısı ve 2001 krizin etkisi ile faturayı DYP’ye kesti. Ama CHP de Baykal sayesinde başarılı olamadı ve AKP’nin büyük zaferi ile seçim sonuçlandı. Baykal bu seçimlerde önemli bir aktördü? Baykal biliyordu ki CHP IMF reçetelerinin sorumluluğunu taşıyan bir parti değildi. Bu nedenle Baykal sermaye sınıfını da tedirgin etmemek adına “sorumlu” bir siyaset izleyerek halkın bu tepkisinden yararlanmada isteksiz davrandı. Sorumlu siyaset anlayışı Baykal tarafından bizzat açıklandı. Arkasından medyanın da baskısı ile de Kemal Derviş’i CHP milletvekili aday listesine aldı. AKP’nin yolunu açan Baykal’ın bu tutumu idi. AKP de Amerika’nın katkısı, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu iklim sayesinde ve halk muhalefetine sahip çıkarak aynı zamanda neoliberal olduğunu da gizleyerek büyük başarı kazandı.
NEOLİBERAL EKONOMİ
Neoliberalizim, 2002 yılına kadar mutemedi Derviş aracılığı ile Ecevit sayesinde,sonraki yıllarda da AKP’nin sahiplenmesi ile Türkiye’de altın yıllarını yaşadı ve 2007’ye kadar IMF ve Dünya Bankası politikaları sadakatle sürdürüldü. Bu nedenle şunu kesin olarak diyebiliriz ki Türkiye ekonomisi 1998-2008 arasında IMF programları ile yönetilmiştir. 2008 krizinden sonra vahşi kapitalizm tartışması başladı. Daraltıcı maliye politikaları (kamu harcamalarının disipline edilmesi faiz dışı fazla veren bütçe politikası) tartışılmaya başlandı. Devletin küçültülmesi gerekiyordu. Ama bu sav başka bir sorunu ortaya çıkardı. Yolsuzluk ve rant her tarafı sarmıştı. Oysa devlet küçülürse müdahaleci-koruma mekanizmaları ile yaratılan yolsuzluk ve kayırmacılığın sona ereceği düşünülüyordu.
YOLSUZLUKLAR
Türkiye’de 1980’den itibaren neoliberal ekonominin ülkeye bir fayda getirmeyeceği ortaya çıkmıştı. Dış politikada değişen tercihlerin ve dünya sahnesinde özellikle Ortadoğu’da yaşananlar AKP’nin 2011’den itibaren dönüşümüne sebep oldu. AKP dönemi devlet mekanizmasıyla ve özelleştirmelerle kayırmacı bir politikanın izlendiği ve yeni bir sermaye sınıfının yaratıldığı dönemdi. Bu Erdoğan’ın neoliberal ekonomiye tam teslimiyetçi çizgiden uzaklaşması demekti. IMF’ye borcun bittiğini meydanlarda sürekli propaganda aracı yapması bu yüzdendi. Cemaatle ortaklığın bitmesi paylaşım ve rant kavgasıydı.
Erdoğan ve AKP’nin bu dönüşümü ile 2015 seçimlerini bitirdik. Ortada koalisyon hükümeti senaryoları var. Baykal ve Derviş yeniden sahnede. Erdoğan 2002’deki destekleri Baykal’dan yine bekliyor. Sermaye sınıfı da AKP+CHP koalisyonunu ve Derviş’i istiyor. Ama neoliberal politikaların savunucusu Kemal Derviş’i bu sefer Erdoğan istemiyor. Çünkü Derviş demek, IMF ve Dünya Bankası’nın vesayetine girmek demek. Erdoğan buna artık katlanamayacağını biliyor. Dev ekonomik kriz dalgaları üzerimize gelirken döne döne Baykal, her seferinde Derviş. Bu da bize bak sen DervİŞE dedirtiyor...