22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bakalım Erdoğan bu konuda ne yapacak?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Türk tarihinin en acı gerçeklerinden biri budur ama çok az bilinir: Osmanlı Devleti’ni yıkan güçler, Batılı (veya Hıristiyan) güçler değil, kendisini Müslüman gösteren Vehhabi Araplardır. Bunların başındaki eşkıya grubu, şu sıralar Suudiler olarak bilinen aşiret üyeleri idiler. Vehhabi Suudiler 1750’lerden itibaren Osmanlı’yı arkadan vurarak zayıflattılar ve Türklerin Avrupa’da yenilmesinde en önemli etken oldular.
Bunların isyancı dedelerinden bir bölümünü 1819 yılında İstanbul’da astık. Lakin baş edemedik. Sonuçta İngilizlerin desteği ile Vehhabiler 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı’dan kopup bağımsız devlet oldular.
İngiltere sahneden çekilince bu Vehhabi yobazları ABD’nin emrine girdiler. Ve Türkiye’ye olan düşmanlıklarını artırarak sürdürdüler. Düşünün ki şu anki kralın yerine geçecek olan sözde prens Selman oğlu Muhammet (Muhammet bin Selman) , mart ayında Mısır’da yaptığı açıklamada, Türkiye, İran ve Katar’ı terörist devlet ilan etti.
Olay patladığında yazmıştım. ABD’de yaşayan Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katili bu küstah adamdır, diye... Haddini bilmeyen bu herif, Türkiye’yi zayıf halka görerek av alanı ilan etmiş. Bu eli kanlı zorba 30 Kasım 1 Aralık günlerinde Arjantin’de yapılacak G-20 Zirvesi’ne katılacakmış.
Elbette ki Türkiye de orada olacak. Ama nasıl?
Cumhurbaşkanı Erdogan’a sesleniyorum: Bu adamla aynı platformda bulunmayacağınızı zirve sekretaryasına bildirin ve Selman oğlu Muhammet’in oraya gelmesini önleyin... Eğer bunu yapamaz iseniz, Türkiye’nin o herifle ile aynı ortamda yer almayacağını söyleyerek oraya gitmeyin veya temsilci yollamayın.
Bırakın bu katille Trump görüşsün de dünya bunların kim olduğunu daha açık görsün. Çok çok medeni Amerikan halkı da bu manzaraya bakıp mutlu olsun!
BAHÇELİ, ERDOĞAN’A HİZMETLE GÖREVLİDİR
16 yıllık AKP iktidarında bir gerçeği çok açık olarak gördük: MHP Lideri Devlet Bahçeli, seçim ortamının bulunmadığı dönemlerde AKP’ye ve onun liderine atar tutar ama iş başa düştüğünde hemen AKP’nin imdadına koşar. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi... Parlamenter demokrasimize son veren ve tek adam rejimini getiren anayasa değişikliği... AKP Lideri’nin tek adam konumunda cumhurbaşkanı seçilmesi işi bunlardan bazılarıdır...
Yerel seçim kendisini dayatınca Bay Bahçeli daha 15 gün önce eleştirdiği AKP’ye yeniden yanaştı. Belli ki Erdoğan’ın iktidarının sürmesi için MHP’yi yine onun emrine verecek.
Bu satırları yazdığımda daha Erdoğan-Bahçeli görüşmesi başlamamıştı bile. Ama sonucunu çok iyi biliyoruz: MHP seçmeni yerel yönetimde AKP’ye oy vermesi için teşvik edecek. Bunu yapabilmek için de Devlet Bahçeli CHP’ye saldıracak, İYİ Parti’yi ihanetle suçlayacak. Artık yarı yarıya AKP yandaşı haline getirilen MHP tabanı da bu işarete göre oy verecek...
Türkiye, AKP’yi değiştirme seçeneğini MHP’nin bu demokrasi karşıtı tutumu yüzünden kullanamıyor. Ülkemize yazık oluyor.
CHP’NİN ŞU ANKİ GÖREVİ
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu millet AKP’ye verdiği şansı hiçbir partiye vermedi. 17 yıldır iktidarda olan AKP döneminde bu ülke çağdaş değerler anlamında çok çok gerilere gitti. Demokrasimiz, tek adamın eline teslim edildi. O tek adam Meclis’i göstermelik hale soktu. Basını susturdu. Yargıyı çelik çember içine aldı. Yargıçlar ve savcılar Erdoğan ne der, diye korkudan titreyerek karar veriyorlar. Bu şiddetli baskı altında ülkenin ekonomik kaynakları AKP’li müteahhitler ve tüccarlar tarafından yağmalanıyor. Her bireyin sırtında farkında olmadığı 4 bin dolar borç var. O para birilerinin cebinde, ödeyecek olan da sen ben...
Bu açmazı kıracak adımlardan biri 31 Mart 2019’da tarihinde yapılacak olan yerel seçimler. Muhalefet partileri, AKP-MHP blokuna karşı birleşmek zorunda. Bu yetmez, halkın karşısına çıkartılacak muhalefet adaylarının halkta bir karşılığı olmalı... Bu olgu, yerel yönetim seçimlerinde çok daha belirgin oluyor.
CHP yönetimi, "Bizim adamımız olsun!" diyerek sokakta karşılığı bulunmayan isimleri dayatırsa, AKP Lideri Erdoğan’a dolaylı yoldan destek vermiş olur.
Bakın Erdoğan, Kadir Topbaş, Melih Gökçek gibi en yakın adamlarını bile kamuoyu yoklamalarına bakarak çizdi attı. CHP de böyle değişimci bir tavırla halkın oy vereceği adayları bulmalıdır. Özellikle halen işbaşında olan ama makam odasını halka kapatan tiplerin yeniden aday yapılmaması gerekiyor. Onların kim olduğunu sanırım genel merkezdeki yöneticiler de biliyordur.
Halktan oy almak istiyorsanız, ona istediği adayları vermelisiniz...