22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bakan Nebati cephesi o sözler için ne dedi?

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin, “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.” sözleri kamuoyunda tartışma yarattı. Ekonomi Gazetesi'nden Vahap Munyar'a konuşan Bakan Nebati'nin bu sözlerini ikiye ayırmak lazım. İlki ücretli kesimlere yapılan ücret zamlarına ilişkin sarf edilen, “Ne verilse haklarıdır.” Bu söze ülke genelinde katılmayacak kimse yoktur. Özellikle salgının da etkisiyle bütün dünyada yüksek seyreden enflasyon yüzünden işgücünün milli gelir katma değerinden aldığı paydaki 7-8 puanlık erimeye bakıldığında ücretli kesimlere ilave destekler verilmesi elzem. Nedense tartışmalar bu sözler üzerinden değil de diğer cümle üzerinden yürüyor.

İKTİSADİ BİR GERÇEK BAĞLAMINDAN KOPARILDI

Gelelim “Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir.” kısmına. Hazine ve Maliye kaynaklarına sorduğumuzda konuyu mealen şöyle açıklıyorlar: “Bakan Nebati'nin aktarılan sözleri genel bir değerlendirmenin flaş kısımları. Peş peşe yazılınca sonraki öncekine içkin şeklinde yorumlandı. Genel bir söylem sanki ücretli kesimler kastedilmiş gibi yansıtıldı. Çalışan nüfus açısından en alt gelir düzeyini ifade eden asgari ücretli kesimin refahını artıracak her adım, harcama paydalarına bakıldığında ekonomik aktiviteye en fazla katkı veren gelir grubu olması açısından çarpan etkisi yapıyor. Bunun yanında 65 yaş aylığından engelli aylığına, evde bakım maaşına kadar birçok sosyal transfer asgari ücrete endeksli. Bakan Nebati'nin ikinci cümlede kastettiği kesim ise bu.”

SOSYAL ÖDEMELER ASGARİYE AYARLI

Gerçekten de gencinden yaşlısına istihdam dışında kalanlardan hasta ve bakıma muhtaç kesimlere kadar toplumun alt gelir grubunda yer alan kesimlere yapılan sosyal transferler asgari ücret ve memur maaşlarına göre şekilleniyor. İş dünyası ile yaptığımız sohbetlerde de ücret artışları gündeme geldiğinde özetle hemen herkes şunu ifade ediyor: “Asgari ücrete yapılacak zam harcamalar üzerinden bizim cirolarımıza katkı sağlıyor. Burada yapılacak artışı destekliyoruz.”

Bakan Nebati'nin küçük esnaftan büyük sermaye gruplarına kadar geniş bir kesimle istişare halinde olduğu basına yansıyan ziyaretlerinden anlaşılıyor. Bu anlamda kapitalist sistemle işleyen mevcut ekonomik düzende gelir grupları arasındaki refah farkının arttığı gerçeği sadece ülkemiz için değil uluslararası raporlarla (ILO çalışmaları, Dünya Eşitsizlik Raporu) da sabit.

EMEKLİYE İLAVE DESTEK LAZIM

Öte yandan bugün en düşük memur maaşı (lise mezunu) 8.7 bin lira. En yüksek memur maaşı ise 29.8 bin lira. Sadece 3 bin 500 TL asgari emekli aylığı alan haneler fakir, yani birçok mal ve hizmetten yoksun kalabiliyor. Bu anlamda emeklilerin refah seviyesinin artırılması zorunlu. Ülkede sosyal güvenlik sistemi öteden beri sorunlu olduğundan duruma şöyle bakmakta fayda var: Ülke nüfusu 85 milyon ama istihdamda 30 milyon kişi var. Yani 1 kişi çalışıyor üç kişi yiyoruz. Sigortalı çalışanlar anlamında bakınca 20-22 milyonluk bir kesim sosyal güvenlik sistemini ayakta tutuyor. Burada ise 1 kişi çalışıp 4 kişi yiyoruz. Hal böyle olunca da en düşük emekli aylığı açlık sınırının altında kalıyor. Hükümetin acilen burada imkanları zorlayarak ciddi bir iyileştirme yapması gerekiyor.