29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 26°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bana davetlini söyle... -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

AKP, 4. Olağan Büyük Kongresi’ne ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de bulunduğu birçok lidere davetiye göndermiş(tir). Adet böyledir. Ama bu türden davetler tehlikeli girişimdir: Davetlilerin kimisi bir bahane bulur daveti geri çevirir; bazıları önce kabul edip, sonradan kıvırtır. Ama davet edilenler arasında mutlaka birkaç gelen bulunur: Ne çıkarsa bahtına!

Kongreye katılanlar

30.09.2012 tarihli Hürriyet gazetesinde Zeynep Gürcanlı imzalı abartılı haberin başlığı şöyle: “AK Parti Kongresi’de ağır konuklar.” Sanki Obama, Putin, Hollande, Merkel katılıyorlar.

Listede 35 konuk adı var. Kuzey Kıbrıs’tan katılanları ve “Eski” sıfatlıları bir tarafa bırakıp eleği şöyle bir çalkalayalım, bakalım kimler kalıyor: Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Kırgızistan Devlet Başkanı Almazbek Atambayev, Irak Meclis Başkanı, Kazakistan Meclis Başkanı Yardımcısı, Sudan Devlet Başkanı Yardımcısı, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, Irak Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, Irak’ın başbakan yardımcısı, Tunus Hareket Lideri Raşid Al-Ghannuşi, HAMAS Lideri Halit Meşal, Endonezya Prosperuos Justice Partiy (PJP) Genel Başkanı, Irak Ulusal Gelecek Topluluğu Genel Başkanı, Irak İslami Partisi Genel Başkanı, Irak Kürdistan İslam Partisi Genel Başkanı, Asya Parlamentolar Assamblesi KAPP Başkanı Chung Eui-Yong, Kosava Türk Demokratik Partisi Başkanı, Libya Adalet ve İnşaat Partisi Genel Başkanı, Lübnan Fature Movement Genel Başkanı Ahmed Hariri, Maldivler Adhaalath Partisi Genel Başkanı, Mısır Wasat ve Waft partileri genel başkanları, Somali Daljir Partisi Genel Başkanı ve AB Parlamenteri Jan Zahradil. Avrupa Parlamentosu’ndan, Avrupa Birliği’nden kimse yok. Biraz daha elesen geriye 5-6 kişi bile kalmaz.

Bunlardan hangisinin uluslararası ve hangisinin bölgesel tartışılmaz ağırlığı var?

Başlangıçta gelmeye nazlanan ve gelince de bir milyar dolarlık kredi anlaşması imzalayan

Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi, Türkiye’ye her konuda kazık atan Mesut Barzani, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi ve Filistin davasını torpilleyen HAMAS lideri Halit Meşal...

İşte bunlar RTE’nin ve AKP’nin onur konukları. Hepsi İslamcı ve Sünni!

Konuklarının saygınlığı (itibarı) kadar saygınlığın (itibarın) vardır.

Avrupa’ya, demokrasiye, özgürlüğe sırtını dönmüş İslamcı bir horanta toplantısı! Davetli planlaması da bu İslamcı gösterisine göre yapılmış! El Kaide, Hizbullah ve Taliban eksik!

Gazetecilere göre hitabet sanatının bütün inceliklerini (!) kullanan Hamas Lideri Halid Meşal’in, Başbakan RTE’ye “Siz bütün İslam âleminin de liderisiniz” yağlaması Türkiye’ye kaça patladı acaba?

Hadi canım sen de...

Başbakan RTE, kelek (kabak) kongrede yaptığı konuşmada, “Bizim yolumuz Gazi Mustafa Kemal’in, merhum Adnan Menderes’in, merhum Turgut Özal’ın, Merhum Necmettin Erbakan’ın yoludur” diyesiymiş. Demiştir, demiştir! İslamcıların, çıkarları söz konusu olduğu zaman, göz boyamaları gerektiğinde ve sıkışınca, söylemeyecekleri yoktur.

RTE, 1920 ve 1930’larda olsaydı, Devrimin mahkemesi İstiklal Mahkemeleri’nde hesap verirdi. Aslında, 10 yıllık iktidar döneminde yaptıklarının hiçbirinin hesabını veremezdi.

RTE’nin bu kafayla, Adnan Menderes’in herhangi bir kadrosunda yer alabileceğini sanmıyorum. Turgut Özal’ın da yanına pek yaklaşamazdı.

Merhum Necmettin Erbakan’a gelince, 2002 ile vefatına kadarki dönemde, RTE hakkında tek bir olumlu cümle kullandığını sanmıyorum.

Milli Gazete: ‘Hadi Ordan!’ dedi

Erbakan’ın izinden giden Milli Gazete, Başbakan’ın açıkladığı şerece listesine itiraz etti: “Erbakan, İslam Birliği’nin kurulması için çalıştı, 11 ayda 1 milyarlık nüfusuyla İslam Birliği’nin çekirdeği olan D-8’i kurdu. Siz ise, 10 yıllık iktidarınızda D-8’i by-pass edip, Müslümanlar için sözde çözümleri Batı’dan beklediniz; BM ve NATO’da çözüm aradınız. Erbakan’ın yolunda Batıcılık yoktur. 10 yıllık iktidarınız döneminde Erbakan Hoca’nın ömrünü adadığı ideal ve hedeflerine karşı savaş açtınız. Konu Erbakan ise orada bir

durun! Erbakan, Çırağan’da 8 İslam ülkesiyle D-8’in kuruluş sözleşmesini

imzalarken, siz Papa X. Innocenzo’nun heykelinin önünde Roma’da AB Anayasası’nı imzaladınız. Erbakan’ın yolunda gerçek ve tam bağımsızlık vardır! Erbakan lider ülke dedi, Siz BOP eşbaşkanı oldunuz” diye yazdı.

‘Türk-İslam Sentezi Manifestosu’

1 Ekim tarihli gazetelerin manşetlerinin en ilginçlerinden biri Taraf’ın “Türk-İslam Sentezi Manifestosu” idi. Bence Başbakan’ın konuşması bir sentezden çok alaşım (halita) idi. Zorlama ve gereksiz kaçan Türk öğesi epeyce sırıtıyordu.

Gazetelerden öğrendiğime göre Başbakan, Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkenden Başkentler Başkentine” adlı şiiri ağlayarak okumuş. Dinleyici hazirun da salya sümük ağlamış. AKP iktidarında çöken Türkiye’ye mi, yoksa geleceklerine mi ağladılar?

Sezai Karakoç’un şiiri bir aşk şiiri. Şiirinden yaklaşık bir anlam yakalamak bile olanaksız. “Bana ne Paris’ten, Newyork’tan, Moskova’dan, Pekin’den” dediğine göre, adını vermediği başkent Ankara mı, Kudüs mü, yoksa eski başkent İstanbul mu? Belli değil. Ama biz İstanbul diyelim. Ama belki de bir kadındır.

Şiirin metin dışı referansları, kesinlikle İslami değil! “Gönlümün celladı acı mezmur”a (Tevrat) ne demeli? Belki tersine çevrilebilir. Ama, “ayin ve yortular”a (Hıristiyan); Salome ve Belkıs’a (Tevrat, Yahudi), “Kudüs ve Meryem”e (Hıristiyan) ve Züleyha’ya (Tevrat, Tekvin, 39) ne demeli?