14 Ocak 2025 Salı
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Barolar yasası ve Kıdem tazminatı

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

Bu yazıyı hazırlarken Meclis komisyonlarından yasa taslağı geçmişti. Siz bu yazıyı okurken, belki de Genel Kurul’dan da geçmiş olacak. Türkiye “Çoklu Baro” taslağı nedeniyle çok taraflı bir gerilimi test ediyor.

Hükümet, Barolar yasasını “yenilemede” kararlı, barolar ise tepkili… Gerilimin nerede, nasıl ve ne şekilde durulacağını kestirmek ise çok zor.

REAL MADRİD; 'REAL' VE 'MADRİD'

“Çoklu Baro” taslağı/tasarısı anlaşılır gibi değil. Bir ilde birden fazla baro olacak! Örneğin, “Kuzey Ankara Barosu”, “Güney Ankara Barosu” ve dahası…

Dahası, etnik ve kültürel aidiyet temellerinde baroların oluşturulması da muhtemel! Çoklu baro ile baroların üzerindeki siyaset baskısı da alabildiğine artacak…

İller bazında baroları bölmek, Real Madrid’i “Real” ve “Madrid” diye bölmek gibi. Oysa bazı büyüklükler vardır ki, “bölünmemelidir” ve iki ayrı parçadan bir tam etmez.

BİRLİĞİ ZORLAMAK, BİRLİKTELİĞİ ZORLAMAK!

İşlerin bu hale gelmesinde kimi baroların “meslekten önce siyaset” anlayışının etkisi var. Bazı “büyük” illerin baroları işi yanlış yerden tuttular, milli eksenden sapma gösterdiler. Kuşkusuz bu o baroların yönetimleriyle sınırlı bir eleştiri konusudur.

Ancak, sınır aşılmıştır. “Kraldan çok kralcı” kimi çevreler bu ortamı barolar yasasında değişiklik için fırsat bilmiştir. Bu ortamda meslek birliği ile kimi barolar, her ikisiyle de iktidar arasında güven aşınmıştır. Çoklu Baro’yu “zorlamak” kadar, Türkiye Barolar Birliği Başkanının, barolara, “gelin derdimizi TBMM’de beraber anlatalım” önerisini baştan koşul dışlamak da yanlıştır.

SAVUNMANIN SORUNLARINI SAVUNMAK!

Kamu tüzel kişisi olan Barolar, savunman meslek kesiminin, avukatların, temsilcileridir. “Savunmanın”, avukatların; aidatlar, staj, ücret gibi bir dolu çözüm bekleyen sorunu vardır. Bunların çözümüne odaklanmak için elbette ilkin Barolar Birliği’ne dair “sorun”ların çözümü gerekir.

Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda ve İl Barolarında yönetimlerin seçimi ve temsile katılım açısından yapılması gereken iyileştirmeler ele alınmayı beklemektedir.

NİSPİ TEMSİL VE DELEGE SAYILARI

Örneğin, nispi temsilin yönetimin belirlenmesinde etkili olması gerekir, bu erekle de baro genel kurul ve il yönetimleri seçimlerinde çarşaf liste uygulaması etkince kök salmalıdır. Üyelerin çoğu diyelim Sayın Feyzioğlu’na oy verirken, Başkan’a “yakın olmayan” isimleri de yönetim kurullarına getirebilmeleri, demokrasi açısından gereklidir…

Öte yandan, Baroların illerden genel kurula gönderecekleri delege sayıları itibariyle de daha eşitlikçi ve hakkaniyete uygun düzenlemeler yapılması sanırım herkesin ortak dileğidir.

BİR BAŞKA SORUN ALANI OLARAK “KIDEM TAZMİNATI”

Türkiye’de hukukun alanına, çalışma yaşamı üzerinden yansıması beklenen bir başka konu ise, ‘Kıdem’ konusudur. Öngörülen bir düzenleme ile belli bir yaş kümesi için kıdem tazminatının kaldırılması gündeme getirilmiştir.

Fakat, bu başlığın kapağını kaldırınca; emek kesimi için kazanılmış bir çok hakkın tehlikede olduğu anlaşılmıştır. Eğer söz konusu düzenleme içindeki tuzaklarla geçerse, bundan “kıdem tazminatı”, “ihbar tazminatı” ve “işe iade davaları” mekanizmasının çok olumsuz etkileneceği açıktır. Türkiye, bir kıdem tuzağının içine çekilmek istenmektedir.

KAYIT-DIŞILIK ARTAR, AKTÜERYAL DENGE İYİCE BOZULUR

Bu (“kıdem tazminatı”) girişiminde gözden kaçan iki handikap daha vardır… Birincisi böyle bir “hak kaybı paketi” yasalaşırsa; bunun sonucunda, kayıt-dışılık artacak ve aktüeryal denge sorunu daha da ağırlaşacaktır… İkinci olguysa böylesine olası hak kayıplarının “Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan uzaklaşması” ve “risk puanının yükselerek”, doğrudan yabancı yatırımların gelmesine set oluşturmasıdır.

'KIDEM İŞİ' İŞÇİNİN OLDUĞU KADAR EKONOMİNİN DE ALEYHİNE

Özcesi “kıdem işi” işçinin olduğu kadar işverenin de aleyhinedir, emekle geçinenin olduğu kadar bütçenin de, devletin de, zararınadır... Böyle bir geri gidişten vazgeçilmesi gereğini, bunun hukuka da aykırı olduğu gerçeğini örneğin, Barolar da vurgulasalar kamuoyu çok daha etkili şekilde aydınlatılmaz mıydı? Savunmayı, üretenle, baroyu sendika ile birleştiren böyle bir edim ve tutum; Türkiye’nin toplumsal dayanışmasına da katkı yapardı.

MİLLİ ÖNCELİKLER TEMELİNDE UYGARCA ÇÖZÜMLER

Türkiye sorunları olan bir ülke… Yasal açıdan düzenlemeyi bekleyen yeni gelişme alanları olduğu gibi yaşamsallığını yitirmiş yasaların yenilenmesini bekleyen alanlar da vardır…

Bu da, doğaldır. Kaldı ki, günün gereğine ve hayatın dayatmasına karşı kayıtsız kalınamaz. Bütün bu konularda aklın, bilimin ışığında, uzmanlığın katkısı ve ilgili kesimlerin katılımıyla kimi düzenlemeler yapılabilir.

Bu düzenlemeler, tarihsel deneyimlerimiz ve Milli çıkarlarımız temelinde çağdaş uygarlığa yaraşan biçim ve içerikte gerçekleştirilmelidir. Cumhuriyet geleneğimiz ve demokrasi deneyimimiz buna muktedirdir!