22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Barzani, Kürtleri ateşe sürüyor

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Mesut Barzani, Ortadoğu bataklığında reel politika yapan liderler arasında sayılıyordu. Atacağı her adımı, bölgedeki güçler dengesini gözeterek hareket ediyordu. Liderliğini yaptığı Kürdistan Demokrat Partisi programı da bu dengeleri hesaba katan bir programdı. 1990 yılına kadar esas olarak bu çizgide hareket etti. KDP’nin temel programı onların deyişiyle “Irak’a demokrasi, Kürdistan’a özerklik” idi.

Türkiye ve İran ile ilişkilerini hep iyi tuttu. Türkiye’deki taraftarlarını iktidar partilerini desteklemeye, iktidar partilerinde yer almaya yöneltti. 12 Mart, 12 Eylül gibi kırılma dönemleri hariç Türk devleti de, KDP’lilere hep müsamahakâr davrandı. PKK’nın terör hareketlerine başladığı 1984 yılından sonra devletin yanında yer alarak korucu oldular. İlk başlarda korucu aşiretlerin neredeyse tümü Barzanici idi.

Mesut Barzani, babası Molla Mustafa Barzani’nin İran üzerinden ABD ve İsrail ile geliştirdiği ilişkilerin başlarına neler getirdiğini en iyi o biliyordu. Baba Barzani Irak devletine karşı 1970’lerin başında İran Şahı Rıza Pehlevi’nin desteğini alarak Irak’ın kuzeyinde bir egemenlik alanı yaratmıştı. ABD emperyalizmi, Irak yönetiminin Sovyetler Birliği ile işbirliği yapmasına tepki olarak, baba Barzani’yi İran üzerinden destekliyordu. Aynı şekilde İsrail kendisini tehdit edecek güçlü bir Irak devleti istemiyordu. Irak’ı bölecek veya sürekli onu meşgul edecek bir sorun olarak baba Barzani’yi destekliyordu. Ancak İsrail’in desteği hep gizli oldu. Çünkü Kürt halkı, İsrail ile işbirliğini hiçbir zaman benimsemediği için bunu ikinci bir devlet üzerinden ve gizlice yaptılar. Bu devlet, Şah yönetimindeki İran’dı. Şah yönetimindeki İran da Irak’la Şatül-arap’taki adalar üzerinden kavgalıydı.

Irak devleti, ABD, İsrail ve İran’ın desteği sürdükçe Barzanilerin bu isyanını bastıramayacağını anlayınca, İran ile anlaşmaya gitti. Irak, İran ile 1975’te Cezayir’de gizlice anlaştı. İran’ın hak iddia ettiği Şattül-Arap’taki iki adayı İran’a verdi. Buna karşılık, İran Barzani’yi desteklemekten vazgeçti. İran’ın desteği kesilince Saddam çok kısa bir sürede Barzani’yi yenilgiye uğrattı. Barzani İran’a kaçmak zorunda kaldı. İran Şahı tarafından ortada bırakılan Barzani ABD’ye giderek ABD’nin desteğini elde etmek için çok uğraştı. Ama ABD onu muhatap almadı ve 3. sınıf bir kâtip ile ancak görüşebildi. Bu muamele baba Barzani’yi çok üzdü ve kansere yakalandı. ABD’de öldü.

2001 yılında benim başkanlığımda bir heyet ile Erbil’e gitmiş ve Mesut Barzani ile Selahattin kentinde KDP’nin merkezinde bir görüşme yapmıştık. Bu görüşmenin geniş bir özetini haftalık Aydınlık dergisinde yayınlamıştık. O gün Mesut Barzani’ye hem Türkçe hem de Kürtçe olarak şunları söyledim: “Batılılar ve ABD bugün buradalar ve bizi birbirimize karşı kullanmaya çalışıyorlar. Ama bunlar uzun olmayan bir sürede buradan çekip gitmek zorundalar. Biz, Türkler, Farslar, Araplar ve Kürtler ise burada yaşamaya mahkûmuz. ABD buradan çekildiği zaman, Kürtler bölge devletleri ve halkları tarafından hainlikle suçlanacak davranışlar içine girmemelidir. Biz birlikte yaşamaya mahkûmuz“ dedim.

Mesut Barzani bunun üzerine bana dönerek aynen şunları söyledi: “Benim babam Mustafa Barzani’nin bana bir vasiyeti var. Bana batılılara, özellikle de ABD’ye hiç güvenme, uygun fiyatı verdiklerinde seni satarlar. Bunu kulaklarına küpe yap dedi. Bu nedenle ben de babamın bu vasiyetini hep aklımda tutuyorum ve ona göre davranıyorum” dedi.

Bu uyarıyı niçin yapmıştım? Çünkü ABD emperyalizmi Irak üzerinden bölgeyi bölüp parçalayarak bir ikinci İsrail kurmaya çalıştığını ve bu iş için de Barzani’yi ve Talabani’yi kullanmak istediğini biliyorduk. Aynı şekilde ABD’nin bu planına hem Mesut Barzani’nin hem de Talabani’nin yattığını tespit etmiştik. Zaten bizim heyetin de temel görevi onların bu planlarda görev almalarını engellemek için çalışmaktı. Türkiye’nin milli kuvvetlerinin o günkü İşçi Partisi önderliğinde giriştikleri bu çabalar, üzülerek söyleyelim o gün hükümet olanlar tarafından akamete uğratıldı. Operasyonlar yapıldı. Ve daha o zamandan Ergenekon tertibinin taşları döşenmeye başlandı.

Nereden nereye. Irak devleti güçlü ve milli bir devlet iken, özerklik ile yetinen ve biz ayrı bir devlet kurmayı düşünmüyoruz diyen Barzani’den, Irak ABD işgali sonucu üçe bölününce ve merkezi devlet zayıflayınca “Bağımsızlık” referandumu yapacağını söyleyen Barzani’ye şahit oluyoruz. Türkiye’de de biz ayrılıkçı değiliz. Özerklik bize yeter diyenlerin, yarın Türk devleti bir krize girdiğinde nasıl “bağımsızlık” referandumları için ileri atılacaklarını bu günden görmek lazım.

Bütün sorunların çözümü için ilk şart güçlü bir milli devlete sahip olmaktır. Güçlü devlet, güçlü ordu bölünmemek için şarttır. Komşularla, özellikle İran ile dostluk ve işbirliği ikinci büyük tedbirdir.

Bu referandum kararının uygulanabilmesini çok zor görüyorum. İran, Türkiye ve Irak’ın istemediği ve engelleyeceği bir referandumu Amerika’nın desteğine rağmen, Barzanilerin yapabileceklerine fazla bir ihtimal veremiyorum. Amerika’nın borusunu öttürdüğü dönem geride kaldı. Bölge ülkeleri bir araya geldiğinde ABD’nin yapabileceği fazla bir şey yoktur.

Benim önerim, Mesut Barzani’nin baba Barzani’nin yaşadıklarını bir daha incelemeli ve babasının vasiyetini bir kere daha hatırlamalıdır.

Yoksa olan yoksul Kürt halkına olacaktır. ABD ve İsrail’in bölge için öngördükleri plan ve projeler için ateşe sürülen ve ayaklar altında kalacak olan da Kürt halkı olacaktır. Milletini seven milletini emperyalistlerin çıkarları için ateşe sürmez.