Barzani’nin rüyası, Türkiye’nin kâbusu
Şu an Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından olan Yiğit Bulut 2013 yılında Ak Parti Kadıköy İlçe Başkanlığı’nda yaptığı bir konuşmada, 3 yıl içerisinde Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin bir referandumla Türkiye’ye katılacağını söylemişti. Gel gör ki 2006 yılında Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde, Amerikalı bir Albay, Türk subaylar için verdiği seminerde, Türkiye’nin 18 ilini Kürdistan sınırlarında gösteren bir harita kullanmıştı.
80’li yıllardan beri Barzani bölgesi, zaman aşımı nedeni ile açıklanan CIA raporlarında bile, PKK için adeta bir “safe haven” güvenli bölge olarak tanımlanmıştır. Buna rağmen 2003 yılından beri, Barzani’ye verilen siyasi ve ekonomik desteğin artık siyasi bir hata olarak karşımıza çıktığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugünkü konuşmasıyla bir daha onaylanmıştır.
BARZANİ EKONOMİSİ
Barzani’nin, aşiretten bağımsız bir devlet rüyasına giden yolculuğunda, son on beş yılda verilen en büyük destekler Türkiye ve ABD’den geldi. ABD Erbil’e uçaklarla dolar yollarken, Türkiye bölgeden çıkan petrolü satın alarak iç tüketiminde kullanıp, Barzani yönetiminin kurumsallaşmasına ekonomik destek verdi.
Türkiye’nin verdiği ekonomik destek sadece petrol ile sınırlı kalmadı. 2015 rakamlarına göre Barzani bölgesinde 3 binden fazla yabancı firma faaliyet göstermektedir. Bu firmaların yarıya yakını ise Türk kökenli olup, bölgede, petrol, gaz, inşaat ve bankacılık sektörlerinde faaliyet göstererek Barzani ekonomisinin gücüne güç katmaktadır.
BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU SÜRPRİZ Mİ?
Barzani ile ticaret yapılarak kazanılan milyarlarca dolarların yarattığı faydayı, bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye’ye yaratacağı uzun vadeli maliyet ile kıyaslarsak sonuç ne olur? Böyle bir analizin sonucunda uzun vadede bu işten Türkiye’nin zararlı çıkacağı açıktır. Barzani artık rengini bir şekilde belli etmişken, Türkiye’nin ekonomik destek vermeye devam için şartlarını Kürt lidere daha net bir şekilde anlatmasının zamanı gelmemiş midir?
TÜRKİYE GÜÇLERİNİ ETKİN VE VERİMLİ KULLANMAK ZORUNDA
Barzani’nin bağımsızlık rüyası Türkiye’nin kâbusu olmasın istiyorsak yapmamız gerekenler mevcuttur. Bunlardan ilki Türk ordusunun gücünü akıllı kullanmaktır. Suriye’de PYD/YPG karşısında konumlanmış olan kuvvetlerimizin üzerindeki yükü hafifletmek için, Suriye devleti ile daha yakın ilişkilerin kurulması için geç kalmamalıyız. Barzani’nin bağımsızlık ilanı halinde askeri olarak ilk çatışmaya girecek gücün bölgedeki İran destekli Haşdi Şabi olması muhtemeldir. Bu bağlamda İran ile başta körfez bölgesinde olmak üzere, karşı karşıya gelmekten kaçınmalı, ortak çıkarların belirleneceği politikaların oluşturulması adına harekete geçilmesi, faydalı olacaktır. Ayrıca Türkiye Haşdi Şabi’yi düşman gibi gören mezhepçi yaklaşımları da terk etmelidir.
İran ile yapılacak ortak planlara Irak merkezi hükümetinin de katılmasını sağlamak, bölgeye barışı getirecek bir uygulama olacaktır. Irak, İran ve Türkiye’nin sağlam duruşları bölgedeki Kürt halkının da sonu belirsiz bir emperyalist rüya peşinde mahvolmasını engelleyecektir.
Fırat ve Dicle’nin arasındaki verimli toprakların, sadece Türkler ve Araplara değil, Kürtlere de yeteceğinin Barzani’ye münasip bir dil ile anlatılmasının zamanı artık gelmiştir.