Başarılı savunma sanayisi modeli tüm sektörlere uygulanmalıdır
Son aylarda savunma sanayimizle ilgili güzel haber akışı çoğaldı. Geçen hafta içinde dünyanın ilk SİHA gemisi olan TCG Anadolu Sarayburnu Limanı’nda vatandaşların ziyaretine açıldı. Öte yandan BAYKAR tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk jet motorlu insansız savaş uçağı Kızılelma ilk uçuşunu başarıyla yaptı. TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen İMECE uydusu uzaya fırlatıldı. Göğsümüzü kabartan bu haberler uzun yıllara yayılan çalışmalara dayanıyor. Savunma sanayimizle ilgili arka arkaya gelen haberler 7’li Masa'nın propagandacılarını ezdi; seçim heyecanıyla kara propagandanın dozunu artırdılar. Her milli konuda olduğu gibi savunma sanayimizde gösterilen başarıları karalayan bu kesim artık söylediği yalanlara kendileri de inanmıyor. Hükümet ve savunma sektöründeki şirketlerimiz icraatlarını peş peşe sıralayarak kara propagandacılara en güzel cevabı veriyor.
SAVUNMA SANAYİ STRATEJİK SEKTÖRDÜR
Savunma sanayi, füzeler, tanklar ve ateşli silahlar dâhil olmak üzere askeri silah sistemleri ve teçhizatı üretmekten sorumludur. Aynı zamanda iletişim ve istihbarat toplama teknolojilerinin üretimini ve askeri operasyonlar için strateji ve taktiklerin geliştirilmesini de içermektedir. Savunma sanayisi, orduya ülkeyi ve çıkarlarını korumak için gerekli olan gelişmiş silah ve teçhizatı sağlar ve milli güvenlik için kritik önemdedir. Çok kutuplu dünyanın kurulduğu ve Batı’nın iyice saldırganlaştığı ortamda yeni teknolojilerin ve ekipmanların geliştirilmesi çok önemlidir. Milyarlarca dolarlık gelir yaratan ve on binlerce kişiye istihdam sağlayan savunma sanayisi ekonomide önemli bir rol oynuyor. Birçok ülke, önemli bir istihdam ve gelir kaynağı olarak savunma sanayisine güvenmektedir ve sektör genellikle yenilik ve teknolojik ilerlemenin ana itici gücüdür. Savunma sanayisi ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlar ve ekonomik anlamda büyük önem arz eder.
DÜŞÜK BÜTÇE İLE YÜKSEK BAŞARI
ABD politik-askeri hegemonyasını korumak için büyük bir maliyet ödüyor. ABD’nin savunma harcamaları 2021 yılı itibarıyla 801 milyar dolardır ve dünya savunma harcamalarının yüzde 38’ini gerçekleştiriyor. ABD’nin askeri harcamaları nominal GSYH’sinin yüzde 3.2’si kadardır. Dünya askeri harcamalar/GSYİH oranı ortalaması yüzde 2.2’dir. ABD’yi 293 milyar dolar ile Çin takip ediyor. Çin, dünya savunma harcamalarının yüzde 14’ünü gerçekleştiriyor; harcama/GSYİH oranı yüzde 1.7 ile görece düşüktür. Çin’i Hindistan (76.6 milyar dolar), İngiltere (68.4 milyar dolar) ve Rusya (65.9 milyar dolar) takip ediyor. Türkiye savunma harcamasında 18. sırada bulunuyor. Türkiye savunma harcamaları 2022 yılında 15.5 milyar dolar, savunma harcamaları/GSYİH oranı 2.1’dir. Türkiye, bütçe disiplinini koruyarak son 10 yılda bu oranı ortalama yüzde 2.43’te tutarak hem ithalatı düşürdü hem de milli üretimi geliştirdi. Diğer bir önemli gösterge olan ve dünya ordularının askeri gücünü ölçen Ordu Güç Endeksi’ne (Global Firepower Index) göre Türkiye 2021’de dünya sıralamasında 11.'dir. Ordu Güç Endeksi’nde ilk üç sırada ABD, Rusya ve Çin yer alıyor.
SAVUNMA SANAYİMİZİN İHRACATA KATKISI
Dünyanın en büyük silah ihracatçıları ABD, Rusya, Çin ve AB’dir; en büyük ithalatçılar Hindistan, Suudi Arabistan ve Japonya’dır. Türkiye 2000’lerin başına kadar dünyanın en büyük ithalatçıları arasında ilk 5 içinde yer alıyordu. Şimdi Türkiye kendi kendine yeten, hatta ihracat yapmaya başlayan bir konumdadır. Geçmişte yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2022 yılında 44 milyar dolara ulaştı. 2021 yılı sonu itibarıyla, savunma sanayi şirketlerimizin tüm satışlarını içeren ve sektörün büyüklüğünü gösteren Toplam Savunma ve Havacılık Sektör Cirosu 10.2 milyar dolara ulaştı. 2002 yılında yalnızca 66 savunma projesi yürütülürken bugün 12 kat artarak 802'ye ulaştı. 2002 yılında yaklaşık 5.5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken geldiğimiz noktada yaklaşık 11 katlık bir artış ile 62 milyar dolarlık proje hacmine ulaşıldı. Savunma Sanayi Başkanlığı’na göre ihale süreci devam eden projeler de göz önüne alındığında, bu miktarın 75 milyar doların üzerinde olacağı öngörülmektedir. Bu veriler Türkiye’nin savunma sanayisini millileştirdiğini ve askeri harcamalarını hem efektif hem de katma değeri yüksek olarak kullanmaya başladığını gösteriyor.
SAVUNMA SANAYİMİZ KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞUYOR
Batı’nın ve onun Türkiye’deki aparatları olan mandacıların savunma sanayisine saldırısı tesadüf değildir. Savunma sanayisi zayıf olan bir ülke Batı için açık ve karlı bir pazardır. Ayrıca zayıf bir savunma sanayisi demek milli güvenliğini sağlayamayan dışa bağımlı bir ekonomik ve siyasi yapı demektir. Cumhuriyet’in kuruluşunun ilk yıllarında milli savunma sanayisinin geliştirilmesine büyük önem verilmiştir. 5 yıllık planlarda savunma sanayisine ağırlık verilmiş ve kısa sürede olumlu sonuçlar alınmıştır. Fakat Türkiye’nin NATO’ya girdiği tarih olan 1952’den sonra savunma sanayisi adeta yok edilmiş, Türkiye ithalatçı konuma gelmiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Türk Savunma sanayisinin yeniden canlanmasında dönüm noktası olmuştur. Gerek 24 Ocak 1980 kararları, gerekse IMF ile yapılan diğer anlaşmalarda savunma sanayisine ayrılan bütçeler hep hedef noktası olmuştur. Ama devlet 1974 sonrası kurulan milli savunma sanayisi şirketlerini korumuş, çalışmalarına devam etmiştir. 1985’te 3238 sayılı kanun ve 1998 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Türk Savunma Sanayii Politikası ve Stratejisi Esasları ile ise Türkiye’nin savunma sanayisi politikası yeni bir döneme girmiştir. Özellikle 2006 sonrasında milli tedarikçilerin kullanılmasına öncelik verilmesiyle birlikte savunma sanayisi ivme kazanmıştır.
SAĞLAM İRADE VE KARARLILIK
Başarılar tesadüfi değildir. Odaklanma, planlama, kamunun öncülüğü, kamu-özel işbirliği, ithal ikamesi, sektöre özel teşvik ve destekler, sağlam irade ve kararlılık. Bunlar bir araya geldiğinde bugün ulaştığımız muazzam tablo ortaya çıkıyor. Belirlenen stratejiye devletin ve hükümetin kararlılıkla bağlı kalması ve tüm gücüyle desteklemesi başarıda temel etken olmuştur. Bu sektörde oluşturulan model Türk ekonomisi için tüm sektörlere uygulanabilecek örnek bir model olmuştur. Merkezi bir planlamayla tüm sektörlere uyarlanacak olan ‘milli savunma sanayisi modeli’ Türk ekonomisine büyük bir ivme kazandırır.
Sonuç olarak; Türk savunma sanayisi üretim gücü, teknolojik üstünlüğü ve esnekliğiyle önümüzdeki yıllarda dünyaya ihracat yapan ilk 5 ülke içinde olmaya adaydır. Savunma sanayimizin ivmesi ve başarıları hepimizi gururlandırıyor ve geleceğe olan güvenimizi artırıyor.
Kaynakça;
https://www.globalfirepower.com/countries-listing.php
https://www.sipri.org/sites/default/files/2022-04/fs_2204_milex_2021_0.pdf
Savunma Sanayi Başkanlığı Stratejik Planı https://www.ssb.gov.tr/WebSite/contentlist.aspx?PageID=43&LangID=1