Başı göklere değen bir Türkiye seferberliği
Bu hafta cuma ve cumartesi günleri Mersin ve Anamur'dayız. Vatan Partisi'nin “İktidar İçin Atılım Toplantıları” Türkiye'nin dört yanında devam ediyor. Aslında Mersin'de yayla zamanı. Hafta arası olmasına karşın kahvaltılı toplantımıza katılım çok yüksek. Durmadan yeni servisler açılıyor. Yumurtalar yetmiyor. Masalar ekleniyor.
Fazlasıyla hesapladıkları hedef çok aşılıyor.
Böyle durumlarda hep sanki evime konuk geldi de, aç kalacaklar sıkıntısı yaşarım...
Bu kez siyasi tahlil yapıyorum.
Önümüzü görmeye çalışıyorum.
İlk kez konuklarımız aç kalacak diye sevineceğim neredeyse.
Mersin üretimin başkentlerinden biri.
Söze “Türkiye zorluklar içinde... şöyle yanıyoruz... böyle tutuşuyoruz” diye başlamak içimden gelmiyor.
Mersin güzel.
Mersinliler güzel.
Türkiye güzel.
Gelecek güzel.
Evet küresel salgın var. Bütün dünya ekonomileri etkilendi. Türkiye ekonomisi kuşkusuz daha çok etkilendi. Zaten sorunlar vardı. Bir çıkmaz içinde debelenip duruyordu. 80'lerin sonuna kadar kendi kendine yeten benim güzel ülkem üretmekten vazgeçirilmiş, burnuna halka takılmaya çalışılmış, borçlanma ve sadaka kıskacına kıstırılmıştı.
Bu darboğazdan çıkmanın sancıları içindeyiz.
Bir de küresel salgınla mücadele başladı.
Her salı Meclis'teki parti liderlerinin grup toplantılarındaki konuşmaları dinliyorum.
Aman doktor derdime çare!
Var mı?
“Ölüyoruz, bitiyoruz!”
Birbirini gagalama, atışma, sataşma!!
İçim kararıyor.
Neyse ki akşama Vatan Partisi başkanının Çıkış Yolu programı imdada yetişiyor.
Atatürk diyor ya “güneşin doğudan doğuşunu görüyorum”...
Aynen öyle. Biz Vatan Partiliyiz, görüyoruz!
Güneş buradan, Asya'dan doğacak.
Vatanımızı birleştireceğiz.
Üretim devrimini başarıya taşıyacağız.
Türkiye'yi köy köy, kent kent dolaşıyoruz.
Dinlediğimiz dert değil. Götürdüğümüz çare!
Biz Türkiyeliyiz.
Anımsayın diyoruz.
Daha önce başardık. Yine başarırız.
Biz biliriz.
Biz çalışkanız.
Biz zekiyiz.
KİM ÜRETİMİN ÖNÜNÜ AÇACAK
Üretime kim önderlik ediyor...
Kim önünü açıyor...
Adres belli. Etrafınıza bakın insanlar geliyor, en büyüğünden en küçük esnafına. Sanayicisi, çiftçisi, Doğulusu Batılısı...
Bakın şu bahçeye bile sığmadık.
Türkiye üretmek istiyor. Türkiye birleşmek istiyor.
Sınırları zorluyor.
Türkiye, bir kabadayının iki dudağından çıkacak iki sözcüğe kilitlenmek istemiyor.
Bizim ellerimiz temiz. Kir zerreciği bulaşmamış. Kimseden korkumuz yok. Onun takkesi, bunun külahı yok... biz başımız üzerinde al bayraklı şapkamızı onurla taşıyoruz.
KİM KORKAR KABADAYILARDAN
Bizim ailece tatil yaptığımız bir köyümüz vardır. Fazla el değmemiş, sakin bir yer. O kabadayı gelmiş, yatırım yapacak, yer kapatacak. Demişler ki Doğu Perinçek şurada tatil yapıyor.
Hımmm... demiş... yok... demiş... vaz geçmiş...
Onlar bizden korkuyor.
VATAN BİZDEN GÖREV BEKLİYOR
Birkaç gün önce ÇKP kuruluşunun 100. yılını kutladı.
Başka ülkelerde de devrim müzelerini gezdim. Hemen öncesine kadar üye sayıları bile çok cesaret kırıcı dersiniz. İhtiyaç, dayatma ve koşulların olgunlaşması bir zıplatıyor inanması zor.
Milletimizi örgütleyeceğiz.
Vatan bizden görev bekliyor.
Milletimizi göreve çağırıyoruz.
Bu bir seferberlik.
Başı göklere değen bir Türkiye seferberliği.
Vatan bizden iki öküz isterken, biz-siz diye ayırmadı. İki çorap isterken zengin-fakir diye bakmadı. Ya istiklal-ya istiklal isteyen herkes seferber oldu...
Olacağız.
İşte 81 ilimizi dolaşıyoruz.
Nasıl güzel yanıtlar alıyoruz.
Milletimize müjdeler olsun.
KIPÇAK TÜRKLERİ VE ATATÜRK
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, 2 Mart 2019'da Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi (Türk Konseyi) 7. Zirvesi'nde yaptığı konuşmada “Biz Kıpçak Türküyüz ve Atilla’nın torunlarıyız. Bizler Atilla'nın torunları olarak yaşamaktan gurur duyuyoruz. Bizim özümüz Türk kökenlidir ve bu saygıyla anılır” demişti. Avrupalılar Doğu'yu Macaristan'dan başlatırdı. Şimdi bile AB'nin karakedisi.
Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Yardımcısı Levente Magyar'ın da Atatürk ve Türkiye ile ilgili ilginç görüşleri var.
“Yeni bir ilişki değil. Oldukça iyi işbirliği yapabileceğimiz bir bağımız var. Aynı aileden gelen milletleriz. Binlerce yıl öncesine dayanır bu. 16-17'nci yüzyıllarda beraber 150 yıl yaşadık. Oldukça zengin bir tarihi bağımız var. Bugün de altı çizilebilecek ve geliştirilebilecek bir konu bu. Duyduğuma göre Atatürk öldüğünde, burada tüm devlet dairelerine ve evlere siyah bayrak asılmış. Bağlarımızı güçlendirmeli, her yolu açmalı, her türlü potansiyeli değerlendirmeli ve geliştirmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk'e Macaristan'da büyük saygı duyulur. Pek çok Macar tanır ve saygı duyar. Macar tarihinin en büyük trajedilerinden birisi şudur: Macar halkını Türkiye'deki gibi bir yabancı işgale karşı harekete geçirecek bir liderimiz yoktu. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda bizim bir Mustafa Kemal Atatürk'ümüz yoktu. Bunun için 1920 ve 30'larda Atatürk burada çok büyük bir prestije sahiptir. Ve hâlâ yüzyılın en büyük devlet adamlarından biri olarak anılmaktadır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Türkiye 13 milyon nüfusa sahipti. Şimdi ise, dev bir ülke ve ekonomi. O dönemde ne eğitim ne de refah vardı. Türk halkının ve Atatürk'ün bu tarihsel başarısını her zaman hatırlıyoruz.”
“Kendimi bir nokta olarak gördüğümde,
bir bakmışım ki, anlamlı bir cümlenin,
sonundayım.”
Yalnız Yunus Emre, böyle bir şey hiç yazmadı sayın @LCWaikiki Biraz özen lütfen.
(Onur Caymaz @OnurCaymaz)
İLGİNÇ BİR DÖKÜM
Türkiye'de
Yunanistan’ın 780,
Hollanda’nın 2973,
Belçika’nın 649,
Fransa’nın 1580,
İngiltere’nin 3193 şirketi var.
Almanya 7556 şirketle listenin başında.
Katar ise sıralamaya henüz girememiş: 179 şirket.
YUNUS EMRE VE SHAKESPEARE
Yunus Emre'nin Shakespeare'den aşağı olmadığını öğrenip, bilip, kabul ettiğimizde her şey
değişecek. (A.Duru Akgül @ADuruAkgl1)
YURTDIŞINA KAÇACAKLARA UYARI
ABD'de Miami’de çöken binadan 11 gündür canlı çıkarılan kişi sayısı: 0
Binanın geri kalan kısmı planlı olarak yıkıldı.
120’den fazla kişi hala göçük altında.
"Bu ülkede yaşanmaz yaa'cılar", "Yurtdışına kapağı atalım'cılar...” Aman ha kapağı attığınız yerdeki binaların sağlamlığına dikkat edin.
(Satsumandlina @Satsumandlina)