Başka Türkiye yok!
Yeni Anayasa yapmaya soyunanlar “Yeni Türkiye” değil, “Başka Türkiye” istiyorlar. Orada siyasal adımız Türk vatandaşı olmayacak, egemenlik Türk milletine ait olmayacak.Türk vatandaşlığı yerine TC Vatandaşlığı getirmek istediklerini ilan ettiler. Türk milleti yerine de ya isim olmayacak ya da Leyla Zana’nın TBMM’de yemin ederken açık ettiği üzere, ulusa Türkiye milleti gibi yeni bir isim takılacak. Yeni doğana isim takılır, bunlar kendilerini yeni doğan ünitesinde sanıyorlar. Yıllardır hazırlıkları sinsi sinsi yapılan bu yıkımın yapmak istediği anayasanın “yeni” değil “başka” bir şey olduğunu söylemek için daha ne olması gerekir? *Yeni değil, başka... Başka, yani ulusal - milli devlet yerine AKP için ümmet devleti,Başka, yani ulusal - milli devlet yerine HDP için biz’ler dedikleri etnikler - milliyetler devleti.... Başka, yani laik devlet yerine toplumu ümmet diye tanımladığı için rejimini de şer’i esaslara göre kuracak ihvani devlet... Başka, yani üniter devlet yerine eyaletleşme esasına dayanan federal devlet...Başka, yani parlamenter demokrasi yerine başkanlık devleti... *Başka Türkiye planı çeşitli kesimlerin hoşuna gidiyor. Avrupa Birliği’nin hoşuna gidiyor; toplumda azlık olan farklılıklar anayasal statü kazanacak diye alkış tutuyorlar. Bu iş Türk milletinin egemenlik iddiasını ortadan kaldıracak bir iş. Onlar da böylece hem tarihsel hesapları görmüş olacaklar, hem de Orta Asya ve Orta Doğu pazarında daha engelsiz bir ovaya kavuşacaklar. ABD’nin hoşuna gidiyor; Bağımsız Türkiye mücadelesinden ve Türk ulusu olarak egemenlik hakkına dayanıp emperyalizme kafa tutmaktan bir türlü vazgeç- meyen şu can sıkıcı Türkiye’den kurtulacaklar. Böylece Orta Doğu’nun doğal kaynakları üzerinde serbestçe iş görme olanaklarına da kavuşmuş olacaklar. Atlantik İttifakı’nın hoşuna gidiyor; ABD ile AB, aralarında transatlantik ticaret ve yatırım anlaşmalarıyla (TTIP), bazılarının 150 yıldan beri hayalini kurduğu bölgesel ittifakı kurmaya çalışırken, arka bahçelerinde başka sesler çıkarma olasılığı güçlü bir Türkiye’nin varlık göstermesinden hazzetmiyorlar. Kıbrıs’a ve Ege Denizi’ne “engelsiz” yerleşmek istekleri bir kez daha tavan yapmış bunlarda. *“Başka Türkiye” peşindeki ihvancı hayal, 100 yıl önce olduğu gibi, bu sıralar bir kez daha “Haçlılar” dedikleri emperyalizmle aynı akıntıda kürek sallıyor. Kendine devlet satın almak hayali peşindeki etnik bölücülük, aynı akıntıda emperyalizmin küreklerine sarılıyor. Soykırım iftiracıları katledilen Hrant Dink’in arkasına saklanıp, CHP’nin tepesine yerleşmiş kliğin yardımıyla iftira gönüllüsü eski devlet başkanlarından ve belediye marifetli iftira sergilerinden medet umarak Türk ulusunun egemenlik hakkına el konacağı “Başka Anayasa”yı bekliyor. *Türkiye’nin siyasetini kendisinin belirlediğini sanan kerameti kendinden menkul üç-beş “yüksek gazeteci” de oturmuş köşelerinden ahkam kesiyor: “İstemezükçü” olmayın! Pozitif olun! Kendinizin ne istediğinizi söyleyin! Kendi anayasanızı ortaya koyun! Anayasaları yarıştırın!” Bunlar siyaseti mesajcılıktan ibaret reklam sektörü sanıyorlar. Bu çok bilmiş piyasacı akıllar, tek derdi malını satmak olan reklamcılığın “muhalefet etmek”, “boykot etmek”, “ayak diremek”, “itaat etmemek”, “direnmek” gibi kavramlardan bihaber olduğunun farkında değiller mi? Bunlar, toplumsal yaşamda ve siyasette muktedirliğin yapma gücü kadar yaptırmama gücünden kaynaklandığını bilmiyorlar mı? Kimbilir! Ama biliyorlarsa, bu bilgiç telkinleriyle karşı-devrimi püskürtecek direnişi kırma ve bize sözde muhalifler elbisesi giydirip “Başka Türkiye”ci- lerin işlerine katarak onları meşrulaştırma gayretinde oldukları ortada. *Büyük ihanet parlamento koridorlarından yükseliyor. O halde parlamento dışı muhalefet sözünü söyleyebildiği en yüksek perdeden söylemeli: Başka Türkiye yok! Anayasa üzerine müzakere yok! Anayasaya dokunma!