Başkaldıran Robotların Destanı: Rossum’un Uluslararası Robotları
Damon: İnsanlar gibi olmak istiyorsanız öldürmek ve hükmetmek zorundasınız. Tarihi okuyun! İnsan kitaplarını okuyun! Eğer insan olmak istiyorsanız hükmetmek ve öldürmek zorundasınız!
1890 doğumlu Karel Capek, günümüzde 20. yüzyılın en önemli Çekoslovak hikaye anlatıcılarından biri olarak görülmektedir. Capek denince ilk akla gelenlerden biri ise hiç şüphesiz dünya literatürüne “robot” kavramını kazandıran kişi olarak bilinmesidir. Fakat az bilinen bir gerçek bize bunun tamamen doğru olmadığını, robot kelimesini türeten kişinin Karel Capek’in kardeşi Josef Capek olduğunu söylüyor.
Kardeşinin söylediği bu kelimenin hoşuna gittiğini düşünen Karel Capek, kaleme alacağı bir eserinde robot kelimesini kullanmaya karar verir. O eser şüphesiz ki Rossum ‘s Universal Robots'dur. (Rossum’un Uluslararası Robotları).
En üretken yıllarının 1918-1938 arası olduğu bilinen Capek, çok geniş bir yelpazede eserler yazmıştır. 20. yüzyılın başında ilgilendiği konular arasında kütle ve atom silahları, insan ötesi akıllı yaşam, robotlar ve teknik açıdan detaylı uzay yolculukları gelir. Eserlerinin henüz bilimkurgu olarak sınıflandırılmadığı yıllarda yazdığı politik bilimkurgular ile de Orwell, Zamyatin ve Vonnegut başta olmak üzere, politik bilimkurgu yapıtlarına imza atan, günümüzde popülaritesi kendisinden bile fazla olan yazarları derinden etkilediği bir gerçektir. Tüm bunlar, Karel Capek’i bilimkurgu edebiyatının önde gelen yazarlarından biri yapmaya yetmiştir.
Rossum’un Evrensel Robotları bir roman veya kısa öykü değil, bir ön oyun olmak üzere toplamda 4 oyundan oluşan bir tiyatro. 1920’de yazılan eser bir sonraki yıl da sahnelenmiştir. Dilimize ise ilk kez Patricia Öztürk tarafından Çekce aslından çevirisiyle, yazılışından tam 93 yıl sonra, 2013’te kazandırılan bu eser, Elips Yayınları etiketiyle ve hoş bir kapak tasarımıyla raflara sürülmüştü. 2021 yılında ise Bilge Kösebalaban çevirisiyle yeniden yayımlanan kitap İthaki Yayınları aracılığıyla basılmıştı. İthaki Bilimkurgu Klasikleri Dizisi kapsamında yer alan tek tiyatro eseri olma özelliği de taşıyan R.U.R., yazıldığı dönem itibarıyla robotlara dair yeni bir soluk getiriyor.
Gönül isterdi ki böylesine önemli konuları bir arada işleyen ve bilimkurgu edebiyatına zemin hazırlayan bu eseri aynı zamanda uzun bir öykü veyahut roman olarak da okuyabilelim. Tiyatro oyunu olarak hazırlamayı düşünen Capek etkileyici bir dramaya imza atmayı başarmış olsa da, böylesine ilgi çekici bir eserin dünyası hakkında çok daha fazla ayrıntıya sahip olabileceğimiz edebi türlerde de görmek güzel olabilirdi.
Her tiyatro eserinde olduğu gibi, ilk olarak karakterleri tanımakla başlıyoruz işe. 8 insan karaktere 10 robotun eşlik ettiğini gördüğümüzde daha en baştan sıra dışı şeyler okuyacağımızın bilincine varmamız geç olmuyor.
Helena: O halde neden onları yapıyorsunuz? Busman: Ha ha ha! Bu çok iyi! Robotlar neden yapılıyormuş!” Fabry: Çalıştırmak için küçük hanım. Bir robot iki buçuk işçinin yerini alır. İnsan makinesi çok kusurluydu. Bir gün ortadan kaldırılması gerekiyordu. Busman: Ve çok pahalıydı.
3 perdelik ana oyuna geçmeden önce okuduğumuz “ön oyun”da Rossum’un Uluslararası Robotları ismindeki fabrikaya konuk oluyoruz. Burada bizleri “En Ucuz İş: Rossum’un Robotları”, “Tropik Robotlar. Yeni Buluş. Tanesi 150 d.”, “Herkes Kendine Ait Olacak Bir Robot Alsın!”, ve “Ürünlerinizi Ucuza mı Mal Etmek İstiyorsunuz? Rossum’un Robotlarını Sipariş Edin.” gibi ilginç ticari sloganlarla dolu reklam panoları karşılıyor.
Fabrikayı ziyarete gelen Başkan Glory’nin kızı ve aynı zamanda Hümanizm Birliği Başkanı olan Helena, fabrikanın müdürü Domin’in yanına gelir ve burada robotlar hakkında konuşmaya başlarlar. Konuşmaya ise şüphesiz iflah olmaz bir hümanizm savunucusu olan Helena’nın düşüncelerinin yön verdiğini görüyoruz. Robotların halinden rahatsız olan ve onların da duygularının olabileceğini söyleyen Helena, artık robot üretiminin durdurulması ve hatta robotlara insan gibi davranılması gerektiğini söyler. Yaşanan hararetli tartışmalar bir sonraki oyunda yerini on yıl sonrasına bırakıyor.
Alquist: Çünkü insan emeğine, acıya ihtiyaç yok, çünkü insan artık hiçbir şey yapmak zorunda değil, tüketim yapmaktan başka…” Oh, lanetli bir cennet bu!
İkinci oyunda Helena’nın evinde olan bitenler karşılıyor okuru. Dünya genelinde robot sayısı bir hayli artmıştır ve insanlara oranla çok daha güçlü olan robot işçiler birçok alanda insanlara hizmet etmektedirler. Robotların Rossum tarafından yaratılma gerekçeleri de tam olarak budur zaten. Gelecekte tüm mesleklerde robot işçilerin çalıştığı bu sıra dışı gelecek tasviriyle Capek inanılmaz bir hiciv resmetmeyi başarıyor. Kimi kısımlarda insanlığı yerden yere vuruyor, kimi kısımlarda ise usulca insanlığın hedeflerini belirlemeyi ihmal etmiyor.
Peki tam olarak nedir Capek’in bu eserini unutulmaz kılan ve keskin bir dramaya dönüştüren? İşte bu bilgiler de oyunun 2. ve 3. bölümlerinde saklı.
Capek’in bu ölümsüz eseri, 100 yıla yakın bir süredir bilimkurgu edebiyatını ve sinemasını etkilemeye devam ediyor. Robotlara takıntılı olan ve hakkında birçok eser yazmış olan Isaac Asimov, Stanislaw Lem gibi yazarların yanı sıra, sinemaya da damgasını vurmuş nice eserin konusunun kaynağı elbette Rossum’un Uluslararası Robotları’na dayanıyor. Capek bu kısa eserinde, robotlara dair günümüze dek okuduğumuz ve izlediğimiz birçok senaryoyu işlemeyi başarmış. Özünde bir başkaldırı aslında Capek’in robotlarının yaptığı. Karakterler arası diyaloglarla da yine insanların robotları nasıl köleleştirdiğini ve sabırlarını taşırdığını gözlemlemek mümkün.
Capek’in yarattığı robotların aslında mekanik birer makina olmadığını bilmekte de yarar var. Rossum tarafından çok gizli bir dizi test sonucu özel olarak üretilen robotların tamamı insan görünümünde, yani biyolojik yönleri ağır basıyor. Fakat yine de, önemli insani özelliklerden yoksun olmaları onları robot sınıfına sokmamıza yetiyor.
Günümüzde robotları birçok alanda kullandığımız düşünüldüğünde, Karel Capek’in yaklaşık bir asır önceki hayal gücüne saygı duymamız gerekiyor. Ve her kim kendini bir bilimkurgu okuru olarak görüyorsa, Rossum’un Evrensel Robotları isimli bu kült eseri okuyarak Karel Capek’e ve bilimkurgu edebiyatına karşı görevini yerini getirmeli.
Alquist: Ben bilimden şikayetçiyim! Teknolojiden şikayetçiyim! Domin’i, kendimi, hepimizi suçluyorum. Biz suçluyuz! Kendi büyüklük hırsımız için, bazılarının menfaatleri için, ilerlelemek için, bilmiyorum daha hangi büyük şeyler yüzünden insanlığı yok ettik. Şu büyüklüğünüzden çatlayın! İnsan kemiklerinden oluşan bu kadar büyük bir tümseği hiçbir Cengiz Han yapmamıştır.