Batı, çok kutupluluğa teslim oluyor
14-16 Şubat 2025’te toplanacak Münih Güvenlik Konferansı’nın bu yılki başlığı “çok kutupluluk.” 1963 yılından beri düzenlenen Konferans öncesinde, tartışmalar için temel oluşturmak amacıyla bir rapor hazırlanıyor. Atlantik Sistemi’nin en önemli kurumlarından biri olan Konferans’ın esas işlevi Avrupa ülkelerini NATO çıpasına sıkı sıkıya bağlamak. Nitekim bu yılki toplantı sırasında eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Konferans’ın başkanlığını devralacak.
LİBERALİZME İÇERİDEN İTİRAZLAR
“Çok kutupluluk” başlıklı raporda, “kurallara dayalı uluslararası düzen” diye adlandırılan neo-liberal küresel düzenin yerini çok kutuplu bir düzene bırakmakta olduğu saptanıyor. Raporun yazarları, içinden geçtiğimiz dönemde çok kutuplulaşmanın sürdüğünü vurguluyor ve mevcut uluslararası sistemin “iki, tek ve çok kutupluluğun ve kutupsuzluğun” unsurlarını bir arada gösterdiğini savunuyor. Raporda bu konuda özetle şu vurgular dikkat çekici:
- Nüfuz için rekabet eden daha fazla sayıda devlete doğru devam eden bir güç kayması açıkça görülüyor.
- Çok kutuplulaşma, sadece maddi gücün yayılmasında değil, aynı zamanda dünyanın ideolojik olarak daha kutuplaşmış hale gelmesinde de kendini gösteriyor.
- Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dönemi şekillendiren siyasi ve ekonomik liberalizm artık tek seçenek değil.
- (Batı dahil olmak üzere) milliyetçiliğin yükselişinin de gösterdiği gibi, liberalizme giderek daha fazla içeriden itiraz ediliyor.
Raporda, ABD, Çin, Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan, Japonya, Brezilya ve Güney Afrika’nın mevcut durumları ve uluslararası sistem konusundaki tutumları ayrı bölümlerde inceleniyor.
TRUMP POLİTİKALARI ÇOK KUTUPLULUĞU HIZLANDIRACAK
Çok kutupluluğun sonuçları hakkında iyimser ve kötümser senaryoların ele alındığı raporda, Trump’ın ABD Başkanlık koltuğuna oturması önemli bir dönüm noktası olarak niteleniyor. Trump’ın başkanlığının “liberal uluslararası düzen” açısından taşıdığı riskler raporun geneline yansımış. Çin’in yüksek teknolojide ulaştığı seviye, BRICS, Kuşak ve Yol Girişimi gibi platformlardaki öncü girişimleri ve ekonomik ve askeri yükselişiyle daha adil bir uluslararası düzen talebi açısından gelişen dünyada cezbedici rolü üzerinde duruluyor. Ayrıca, Rusya’nın askeri eylemleriyle Atlantik sistemi için oluşturduğu tehdit vurgulanıyor.
Raporda, Trump’ın Çin’e öncelik vermeyi esas alan politikasının “çok kutuplulaşmayı” hızlandıracağı savunuluyor.
AB’NİN ABD’DEN KURTULMASI
Hem çok kutupluluğun hem de Trump’ın başkanlığının, Atlantik sisteminin süregelen Avrupa-Atlantik ortaklığına dayalı düzende açtığı ve açacağı gedikler temel bir mesele olarak raporun AB ile ilgili bölümünde tartışılıyor. “Küresel jeo-ekonomik dönüşüm, AB'nin geleneksel ekonomik modelinin altını oyma tehdidinde bulunmaktadır” denilen raporda AB’nin ciddi ekonomik sıkıntılar içinde olduğu belirtiliyor.
Raporda şöyle deniyor:
“Trump yönetiminin açıklamalarını ne ölçüde hayata geçireceği, AB’nin ABD ile ilişkilerini yeniden mi ayarlayacağını yoksa daha özerk bir kutup haline gelmek için Washington’dan kurtulmaya kadar mı gideceğini belirleyecektir.”
Sonuç olarak, Münih Güvenlik Konferansı raporunun “Atlantik Sistemi’nin çok kutuplulaşmaya teslim olduğu” gerçeğini ortaya koyduğu söylenebilir.