21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Batı Sonrası Dünya

Ali Alsaç

Ali Alsaç

Gazete Yazarı

A+ A-

Bugün 22 Mayıs 2024 tarihli ve “Milli Devlet Bildirgesi ve fırsatlar manzumesi” başlıklı köşe yazımı tamamlayan bir anlatımı size sunuyorum.

22 Mayıs’ta şu şekilde yazmıştık; “Batı’nın dünyaya yön verdiği günler geride kalırken yükselen Asya tarih sahnesinde parlıyor. Yeni bir dünya kurulurken Avrupa’da da batı tarzı ulusalcı siyasetler öne çıkıyor. Macaristan örneği ortada. Fransa, Almanya, İtalya gibi güçlü devlet geleneği olan ülkelerde de “First USA” yerine kendi ülkelerinin çıkarlarını önceleyen siyasetler iktidar oluyor.” Avrupa parlamentosu için yapılan 9 Haziran seçimlerinde Amerikan düzenine itiraz eden Rusya, Çin, Türkiye ile uyumlu partiler yükselerek çok kutuplu dünyanın ilerlemesine katkı verdiler.

Bundan böyle hiçbir ülke dünyayı tek başına yönetemeyecek.

Milyarlarca insan Batı egemenliğini tarihteki geçici bir sapma olarak görüyor ve Asya’nın yükselişini normale dönüş olarak yorumluyor.

Batı diye yekpare bir bütünlükten de bahsetmek artık zor. Anlatım kolaylığı olması nedeniyle bütünselliği ifade eden “batı” ifadesi ise hala geçerlidir. Batı’nın kendi içinde ayrı bir hava estiren “Anglosfer” zihniyetine karşı alttan alta bir itirazın büyüdüğünü görmekteyiz.

Amerika’nın gerileyişi, Asya’nın yükselişi düzleminde yapılan tartışmalarda Batı’nın da Amerika’nın gerilemesini paylaştığına yönelik tespitler yapılıyor. Batı sonrası dünyada bizi neler bekliyor diye karalar bağlayan aydınlarımıza hatırlatırım; Çin, Türkiye, Hindistan, Rusya tarihsel kökleriyle birlikte tarihin her anında dünya ekonomisinin kalbini oluşturdular. Batı sonrası diye bir durum yok. Batı öncesi de yok. Çünkü tarihi Batı ile başlatmak bilimsel değil.

Tarih var. O tarihin içinde kadim devletler var. Devletlerin etki alanları, kurumları, genişleme rotaları, komşuları, sanatları, bilimleri, orduları ve daha bir çok yaşamsal faaliyeti tarih içindeki başarılarını daha doğrusu konumlarını oluşturmaktadır. Tarihin her döneminde üreten bir ekonomi olan Çin’i 1950’lerde tarih sahnesinden silmeye çalışan emperyalist işgaldi. 1900’ün başlarında Türkiye’yi parçalayanlar da batı emperyalizmiydi. Türkiye ve Çin tarihteki konumlarına tekrar ulaşmak için Devrim yaptılar.

Aşağıdaki grafik anlamlı. Takvim yılı 1 ile 2014 arasında dünyadaki üretici ekonomileri gösteriyor. Koyu siyah renkli parçalar Çin devletleri, gri tonlar Hint devletleri ve onları izleyen Türk, Japon, Rus devletleri grafikte yer alıyor. Yakın dönemde İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan devletleri de görülüyor. Bu örneği tarih sahnesine yeni çıkanlar için tarih kadar eski medeniyetleri ve bu medeniyetlerin kadim miraslarını hatırlatmak için paylaşıyorum.

Batı Sonrası Dünya - Resim : 1

Çin ve diğer yükselen güçler, Rusya, Hindistan, Brezilya, Türkiye, İran mevcut düzene karşı çıkma ya da katılma gibi basit uçlardan kaçınarak, günümüzün uluslararası kurumlarını tamamlayan ve yükselen güçlerin özerkliğini artıran bir "paralel düzen" inşa ediyorlar. BRICS-T dünyayı emperyalizmden arındırıyor. A. Dugin’in Rusya’nın askeri stratejisinin bir “şeytan çıkarma” kutsiyetinde olduğunu söylemesi de dünyanın emperyalizmden arındırılmasının önemli bir aşmasıdır. Metafor tam yerini bulmuştur.

Şimdilik ismi BRICS olan milyarlarca insanın yeni birliği için Türkiye çok önemli bir ülke. BRICS genişledikçe sonuna yeni üye ülkenin adı eklenmiyor ancak literatüre bakıldığında Türkiye’ye özel bir ilgi var. NATO’nun ideolojik prangası altındaki bir ülke resmen zincirlerini kırıyor. Bu nedenle BRICS-T isimlendirmesine tanık oluyoruz.

2023 yılında Arap gençleri arasında yapılan bir ankette hangi ülkenin Arap gençleri tarafından desteklendikleri inceleniyor. %82 ile Türkiye birinci sırada. Çin %80 ile ikinci. Bizim batı merkezciler kabul etmeseler de saygın bilim insanlarının evrensel çapta yaptıkları analizlerde Türkiye yükselen bir kuvvet. Bu yönüyle bir çekim alanına sahip. Şimdi sıra bu potansiyeli kullanmak için yapılacak atılımda.Batı Sonrası Dünya - Resim : 2

Kabuğumuzu Milli Demokratik Devrimle kıracağız. Milyarlarca insana ulaşacak, onlarla ortak insanlık projelerini başaracağız. Uzaklar yakın olacak. Devrimin bilimsel atılımını insanlıkla buluşturacağız. Ben bu satırları yazarken heyecanlanıyorum, biz yaparız çünkü bunu adım gibi biliyorum.

Temiz hava sahası istiyorsak, insan gibi dik bir yaşam istiyorsak, Natosferin dışına çıkmak zorundayız. Türkiye Natosfer’de nefes alamıyor, boğuluyor.

Türkosfer için uygun ortam, yeni yaşam, işte orada! Elimizi uzatsak kavuşacağız.

Yeter ki, işi ehline verelim.

Güvenelim, görmezden gelmeyelim.

Batı Çin Millî Devlet BRICS Aleksandr Dugin