22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bekçi kadar maaşımız yok ama oturup etik tartışıyoruz

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Bekçi kadar maaşımız yok ama oturup etik tartışıyoruz - Resim : 1

Efendim memur maaşları filan belli oldu ya ortalıkta bir liste dolaşıyor. İşte yaklaşık olarak lise mezunu bekçi maaşı 22.7 bin lira, üniversite mezunu olanı 24.7 bin lira, vaiz 27.5 bin lira, öğretmen 26.8 bin lira, polis 29 bin lira vs. Anadolu Ajansı’nın haberine baktığımda tutarlar aşağı yukarı doğru. Ama bekçi maaşı kısmını bulamadım. O da HaberTürk’te vardı aktarıyorum: “Sosyal Güvenlik Başuzmanı İsa Karakaş tarafından yapılan açıklamada, ‘En düşük memur maaş 22 bin lira olduğu zaman bir bekçinin maaşı da 27 bin 579 liraya kadar yükselecektir.” Bekçi arkadaşlar maaşlarını aldıklarında sorar öğreniriz artık. Ama bir öğretmen arkadaşım yayınlanan listelere itiraz etti: “O paraları alamıyoruz.” dedi. Aradım “Nasıl yani?” diye sordum. Zamlı maaş bordroları önümüzdeki ay ellerine geçeceği için mevcut maaş üzerinden anlattı: “Mesela zamlardan önce uzman bir öğretmenin maaşı tabelada 19 bin lira. Ama eline 16 bin lira geçiyor. Kademesine göre 6/1’de bir öğretmen 13.5 bin lira alıyor. Vergi dilimine girdiği için öğretmenlerin eline 2 ile 3 bin lira daha az para geçiyor. Yeni durumda 26-27 bin lira yerine 23-24 bin lira geçecek öğretmenlerin eline. Bekçi olayı ilk başladığında bizim maaşımız 5 bin lira iken 6 bin 500 lira maaş aldılar. Lise mezunundan söz ediyorum. Biz bir de gidip şark görevi yaptık.”

KOPYALA-YAPIŞTIR DÖNEMİ

Öğretmen arkadaşım ne kadar da haklı. Bugün İstanbul’da çocuklu bir ailenin oturabileceği düzgün evlerin kirası en düşüğünden 15 bin lirayı buldu. Öğretmen arkadaşım bir de medyadan şikayet etti. Dedi bana ki; “Her zamda o listeleri yapıyorlar. Çevremiz de bütün memurlar o maaşları alıyor sanıyor.”

Dedim ona ki; “Şu siteler çıktı çıkalı. Kopyala-yapıştıra döndü işler. Hepsi birbirinden kopyalıyor. Doğru mu yanlış mı sorgulamıyor. Bir gazetenin haber sitesi almış Çalışma Bakanı’nın açıklamasının altına başka bir haber sitesinde yer alan yukarıda da aktardığım sosyal güvenlik uzmanının bekçi maaşına yönelik ifadesini koymuş. Kopyalarken hata yapmış. Koskoca gazetenin haber sitesinde tırnak var, dedi var ama kimin söylediği belli değil. Bakan söylemiş gibi duruyor. Üç kuruşa insan istihdam etmeye kalkınca gazetecilik ve editörlükten bihaber kimseler sektörde kendine böylece yer buluyor.”

İşte böyle. Muhabir arkadaşlarımızın haberleri imzasız alınıp o siteden bu siteye dolaşıyor. Hatta a sitesi, c gazetesinin haberini alıp imzasız kullanınca ondan kopyalayan b sitesi habere a sitesini kaynak gösteriyor. TV’ler yeterince muhabir istihdam etmediklerinden gazetelerde çıkan haberleri aynı gün aynı kaynaklarla konuşup aynı şekilde bu kez gazete kağıdında değil de beyaz camda yeniden baskı yapıyorlar. Bunun adı esasen düpedüz haber hırsızlığı ama iş oraya gelene kadar.

AH SİZ YOK MUSUNUZ SİZ!

Maaş zamlarını içeren listeyi sosyal medyada “Lise mezunu bekçi bile gazetecilerden daha fazla maaş alıyor. Vaizi hiç saymıyorum bile. Sonra medya etiği filan yazar ‘tanrı gazeteciler’ köşelerinde. Bir kere de muhabir maaşı yazdınız mı?” diye paylaşınca, bilhassa meslektaşlarımdan oldukça fazla etkileşim aldım. Sabahtan akşama TV’lerde kimi iktidar, kimi muhalefet cephesinden vaaz verenleri kasdetmiyorum elbette. Onların kazandığı paralar vaiz maaşını katlar. Çünkü haber ve içerik üretmek dışında başka işleri de vardır. İsimleri yaptıkları işin önündedir. Hemen her dönem bir yerlerin başına getirilirler. Mesela yayın yönetmeni oldukları halde milletvekili aday adaylarına iletişim danışmanlığı teklifi filan götürürler. Bu sayede gazeteden aldıkları ücretten neredeyse bir kat fazla kirası olan evde oturabilirler. Verdikleri vaatler gerçekleşmeyip foyaları meydana çıkınca, isimlerini kurtarmak için o kurumda çalışan onlarca emekçi muhabir ve editörü de zan altında bırakacak şekilde yaygara koparırlar. Bazılarının da tuzu öteden beri kurudur. Kurumlarında muhabirler, editörler muhalif bir içeriği yayına verdikleri için işten çıkarılır ama onlar Maserati ile basın toplantılarına gelirler. Bazıları “beyaz Türk’tür”, o da ne demekse artık, vatandaş zeytine zor para bulurken onlar şarap, havyar, Yunanistan adalarını filan yazar, sayfalarını ve imzalarını bilmem kaç bin liralara “advertorial” satarlar. Büyük muhalifleri vardır bunların. Zamanında hepsi holding medyasının tezgahından geçmiştir ama hep sermayeye karşı işçi sınıfının yanında olmuşlardır, sözde yani! Seçim zamanı verirler mehteri. Sonra haberi kötü sundu diye kendinden 10 kat az maaşa çalışan muhabiri canlı yayında azarlarlar. İzleyici tepki koyunca teknelerine binip Ege sularına açılırlar.

TUZUMUZ KURU AZİZİM

Hatta zamanında gazetesinde sendikal örgütlenmeye karşı patronajdan yana tavır almış “tanrı gazetecilerimiz” vardır. Neyse, bu “tanrı gazeteciler” meselesine başka bir yazıda değiniriz. Basın emekçilerinin aldığı ücretlere, sabahtan akşama memura emekliye müjde haberi veren gazeteler değinmeyince, sağ olsun MEDYARADAR, “Açlık sınırındaki haberciler... Kendi söküğünüzü dikebiliyor musunuz?” diye sormuş. Medyadaki kameraman ve muhabir maaşlarından bir derleme yapmış. Başka yerlerden yüklü gelirleri olduğu için gazetelerde, dergilerde köşe vs. yazanları dışarıda tutarsak, basın emekçilerinin durumunu gayet iyi özetleyen bir haber olmuş. TV muhabiri arkadaşım haberi paylaşınca, “Medya etiği vs. tartışıyoruz ama esas tartışmamız gereken mesele bu. Gazetecilerin sosyal hakları ve medyadaki çalışan ücretleri o kadar düşük ki.” dedim. O da, “Havası çok parası yok’ bi meslek maalesef.” yorumu yaptı.

Gazetecilik para kazanmak için yapılmaz ama basın emekçilerinin de en azından bir bekçi veya vaiz maaşı kadar maaşı da olmalı. Herkes habere bedava ulaşınca, basılı gazeteler zarar edince, reklam ilişkileri ve “oltalama ve SEO haberciliği” işin içine girince bir yerlerden lağım kokuları geliyor ve biz etik tartışmaya başlıyoruz. Çünkü danışman yazar arkadaşımız soruyor köşesinden emekliliğin verdiği rahatlıkla, “Sesiniz neden çıkmıyor?” diye, medya denetçisi üstadımız kuşanıyor kalemini ve “Ekonominin tek aktörünün şirketler ve işverenler olmadığını” hatırlatıyor sendika üyesi bir dernek başkanına. Ama Olimpos Dağı’nda kimse konuşmuyor muhabirler ev kirasını ödeyebilecek kadar ücret alabiliyor mu diye!

Çoğumuzun bekçi kadar maaşı yok ama arkadaşımın dediği gibi “havamız çok olduğundan” oturup etik tartışıyoruz. Öyle de tuzu kurudur biz gazetecilerin.